Fazıl Say'ı dinlerken...Geçen cuma akşamı Türk-Japon Kültür Merkezi konser salonunda bütün konuklar yerlerini almıştı. Ön sırada ABD Büyükelçisi
Robert Pearson, yanında Japon Büyükelçisi
Shiego Takenaka, biraz ileride de eşi
Gülden Taşar'la birlikte Turizm Bakanı
Mustafa Taşar oturuyordu.
Ve dünyaca ünlü piyanistimiz
Fazıl Say, alkışlar arasında sahneye çıktı, piyanonun başına geçti.
Say, Japonya'da Türkiye yılı ilan edilen 2003 yılı hazırlıklarına katkıda bulunmak üzere düzenlenen konserin ilk bölümünü
Bach ve
Ravel'in eserlerine ayırmıştı.
Say önce
Bach'ın La Minör Prelüdü'nü çaldı. Bu eser
Liszt tarafından piyanoya uyarlanmıştı. Ve
Fazıl Say'ın sihirli parmaklarının piyanonun tuşları üzerinde dolaşmaya başlamasıyla birlikte, salonu büyülü bir müzik kaplayıverdi. Herkes kendisini bu büyüye bıraktı.
İşte tam bu sırada ön sırada oturan Turizm Bakanı
Mustafa Taşar'ın gözleri kapandı.
Fazıl Say'ın müziğinin büyüsü,
Bach'ın matematik armoni dizileri ile birleşince
Taşar'ın gözkapaklarını düşürüvermişti.
Ve salondaki konuklar bir taraftan pür dikkat
Fazıl Say'ı dinlerken, diğer taraftan göz ucuyla ön sırada uyuyan Bakan'ı izlemeye başladılar.
Büyük bir konsantrasyonla piyanosuyla bütünleşen
Fazıl Say, Mustafa Taşar'ın hemen yanı başında uyuduğunu fark etmiş miydi?
Bu sorunun yanıtı açıklık kazanmadı. Ancak fark ettiyse, bu görüntü
Fazıl Say'a
‘‘Uyuyan Bakan’’ adlı bir piyano sonatı bestelemesi için ilham vermiş olabilir.
Peter Ilych Tchaikovsky'nin
‘‘Uyuyan Güzel’’ balesi müziğinden sonra bu kez
Fazıl Say'dan
‘‘Uyuyan Bakan’’ sonatı... Muhtemelen minör değil, majör bir
makamdan.
Ve Türkiye'nin yurtdışındaki tanıtım atağında fon müziği olarak kullanılmak üzere...
Baraj kahkahasıHER 23 Nisan Ulusal ve Egemenlik Bayramı'nda olduğu gibi, bu yıl da çocuklar devlet büyüklerinin, siyasilerin koltuklarına oturdular ve bir hayal gerçek oldu.
Çok kısa bir süre için de olsa Türkiye'nin yönetimi çocukların eline geçti.
Bu kısa süreli devir teslim törenleri sırasında en ilginç ve komik olanı, ANAP Genel Merkezi'nde yaşandı.
Henüz ilkokul beşinci sınıf öğrencisi olan 11 yaşındaki
Batuhan Geçit, törenle
Mesut Yılmaz'ın koltuğuna oturdu ve birden koltuktan aldığı iktidar duygusuyla karşısındaki gazetecilere ilk demecini patlatıverdi:
‘‘Tek başına iktidar olursam, yeşil saha ve oyun parkları yapacağım. Bütün okullarda bilgisayar sistemi kuracağım. Tüm öğrencilere yabancı dil imkánı sağlayacağım. Sokak çocuklarının sorunlarına çözüm bulacağım.’’
Geçit, tam bu noktada birden durdu. Belli ki kafasına takılan bir düşünce vardı. Bir süre kafasındaki düşünceyi tarttıktan sonra devam etti:
‘‘Eğer barajı geçersek tabii...’’
Mesut Yılmaz da gülüyordu gülmesine ama bu baraj meselesinin yine gündeme gelmesine iyice canı sıkılmıştı.
Yılmaz, Geçit'in kulağına eğilerek bir şeyler söyledi. Ne dediği anlaşılmadı.
Geçit, Yılmaz'dan gelen uyarı üzerine durumu düzeltmek üzere şöyle konuştu:
‘‘Yüzde 30'luk barajı demek istemiştim...’’ Galiba partilerimizin durumlarını okuyabilmek için kamuoyu yoklamalarına bakmaya ihtiyaç yok.
Çocuktan al haberi, yeter...
ABD'li kızlar İVAN’ları dağıttıARTIK ne soğuk savaş, ne casuslar savaşı... Artık futbol savaşı yapıyor ABD ile Rusya başkentin halı sahalarında... Ankara, yaklaşan Dünya Futbol Şampiyonası finali öncesinde iki dev arasındaki ‘‘Erken final’’e tanıklık etti dün. Ankara'da oluşturulacak ‘‘diplomatlar ligi’’ çerçevesinde ABD ve Rusya Büyükelçilik personeli halı saha futbol maçında karşı karşıya geldi. Her iki takım oyuncularının da kendi ülkelerinin milli formaları ile sahaya çıktığı müsabakada, sonuç beklenenin aksine, futbolda dünyada pek bir varlık gösteremeyen ABD takımının lehine oldu. Üstelik kadrosunda iki de kadın futbolcu bulunduran ABD, Rusya'ya karşı 4-1'lik bir zafer elde etti.
Rıza EZER / ANKARAFener’i ‘duymama’ sorularıGenelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral
Yaşar Büyükanıt, Fenerbahçe'ye tutkuyla bağlı bir komutan. Fenerbahçe Ankara'ya geldiği zaman maçları kaçırmıyor. Hafta sonları Fenerbahçe'nin maçları olduğunda tabii televizyonun başından kalkılmıyor. Orgeneral
Büyükanıt'ın Fenerbahçe aşkı, onu bulunduğu ortamlarda sıkça Fenerbahçe ile ilgili sohbetlerin de içine itiyor. Geçenlerde dost bir ülkenin büyükelçilik konutunda verilen oturmalı resmi bir protokol yemeğinde olduğu gibi... Olay şöyle gerçekleşti:
Masada oturan ve Fenerbahçeli olmayan bir davetli,
Büyükanıt'ın hemen yanında oturan yabancı bir sefireye şu soruyu yöneltti:
‘‘Bir yıldır Türkiye'desiniz. Herhalde bu süre içinde ülkemizi yeterince tanımışsınızdır?’’
‘‘Tabii... Elimizden geldiği kadarıyla tanımaya çalışıyoruz’’ diye yanıtladı sefire.
‘‘Peki Fenerbahçe'nin adını hiç duydunuz mu?’’ diye sordu davetli.
Sefire, bu soruya boş gözlerle baktı,
‘‘Hayır’’ anlamında başını salladı.
‘‘Hiç mi, bir kere bile mi duymadınız Fenerbahçe'nin adını’’ diye üsteledi konuk.
‘‘Hayır, hiç duymadım’’ diye yanıtladı sefire.
Davetli,
‘‘Nasıl duymazsınız, Türkiye'nin en büyük futbol takımı’’ diye yineledi.
‘‘Duymadım ki...’’ diye yanıtladı sefire.
KULAK MİSAFİRİ
Sefire, Fenerbahçe konusunda neden bu kadar üstüne gelindiğine bir anlam verememişti. Haksız da sayılmazdı. Çünkü, bu tuzak sorularla verilmek istenen mesaj, sefirenin hemen yanında oturan ve diyaloğa ister istemez kulak misafiri olan Orgeneral
Büyükanıt'a gidiyordu.
Orgeneral
Büyükanıt'ın gözlerinde
‘‘Bu yaptığınızı yanınıza koymayacağım’’ ifadesini taşıyan acı bir tebessüm vardı ve kaşları fena halde kalkmıştı.
Avrupa Birliği brifingine katıldıGazetemiz yazarı Emin Çölaşan Avrupa Birliği'ne genellikle eleştirel bir çizgide yaklaşır, AB'nin özellikle PKK'yı terörist örgütler listesine dahil etmemesini eleştirir. Basına sızan e-mail'lerinde kullandığı dikkatsiz ifadelerle büyük eleştiri toplayan AB'nin Ankara'daki Büyükelçisi Karen Fogg da sıkça Çölaşan'ın köşesinde misafir edilmiştir. Geçenlerde AB Genel Sekreteri Büyükelçi Volkan Vural'ın Ankara basını için AB konularında verdiği davetin en sürpriz konuğu Emin Çölaşan'dı. Çölaşan, Türkiye-AB ilişkilerinin genel bir dökümünün yapıldığı, Kopenhag siyasi kriterlerinin masaya yatırıldığı bu brifingi dikkatle izledi, sorular yöneltti. Şimdi yanıtı aranan soru, AB Temsilcisi Karen Fogg'un Çölaşan'ın AB Genel Sekreterliği'nde brifinge katılmasını nasıl yorumladığı ve bu durumu e-mail'lerinde Brüksel'e nasıl rapor ettiği. Fogg'un yorumu, Büyükelçi Vural'ın Ankara Koleji'nden sınıf arkadaşı olan Çölaşan'ı tam üyelik konusunda ikna ettiği şeklinde olabilir.
Haftanın soru ve yanıtları Genelkurmay ile AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında müşterek olan tek şey nedir?
Fenerbahçe...
Denizcilikten Sorumlu MHP'li Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu, yüzmeyi nerede öğrendi?
Kırşehir Kaman'da köyün hemen yanından geçen derede...