Cinnah fısıltıları

Güncelleme Tarihi:

Cinnah fısıltıları
OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 24, 2003 00:00

Bakan Aksu’ya eÅŸi Emine Hanım’dan Sevgililer Günü sitemi İÇİŞLERÄ° Bakanı Abdülkadir Aksu, Kurban Bayramı'nda seçim çevresi olan Ä°stanbul'daydı. Bayram vesilesiyle BaÄŸdat Caddesi'nde dükkanı bulunan kuyumcuların kurduÄŸu derneÄŸin baÅŸkanı ile de bir araya geldi.Aksu, ‘‘İşler nasıl gidiyor?’’ diye sorunca, ‘‘Fena deÄŸil ama Sevgililer Günü'nde kapalıyız’’ yanıtı aldı. Sevgililer Günü, bayramın son günü olan cumaya denk geliyordu. Yanıtta biraz da sitem hissedince Aksu, kapalı olma gerekçesini sordu. BaÅŸkan, ‘‘Sanıyorum güvenlik gerekçesi... Emniyet, kuyumcuların açılmamasını istedi'' dedi.Aksu, aÅŸka saygısı olan bir bakandı; hemen telefona sarıldı ve Ä°stanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir'i aradı:‘‘Hasan Bey, Sevgililer Günü'ne karşı mısınız?’’Özdemir ÅŸaşırdı: ‘‘Hayır efendim, nerden çıktı bu?’’Aksu, hemen talimat verdi: ‘‘Kuyumcu dükkanlarının açık kalmasını istememiÅŸsiniz. Bırakın, millet Sevgililer Günü'nde sevdiklerine ne istiyorsa alsın...’’İşte Ä°stanbul'daki sevgililer, Sevgililer Günü'nde sevdiklerine kuyumcudan hediye alabilme imkánına İçiÅŸleri Bakanı'nın Ä°stanbul Emniyet Müdürü nezdinde yaptığı bu enerjik müdahale sonucu kavuÅŸtular.Bu olayı duyan Şükrü KüçükÅŸahin, Aksu'ya kendisinin Sevgililer Günü'nde eÅŸi Emine Hanım'a hediye alıp almadığını sordu.Aksu, ‘‘Vallahi, ben hem hanımın, hem çocukların doÄŸum günlerini unutmam, evlilik yıldönümünü hiç unutmam. Ama doÄŸrusunu söylemek gerekirse bu Sevgililer Günü konusunda fazla bir titizliÄŸim yoktur’’ Bakan, açık açık itiraf da etti:‘‘DoÄŸrusu hiç aklıma gelmiyor. Gazetede görünce, ‘Vay be, dün Sevgililer Günüymüş' derim.’’Peki, Aksu bugüne dek hiç mi eÅŸini Sevgililer Günü dolayısıyla hatırlamadı:Bir itiraf da o zaman geldi:‘‘Bir kere oldu. Galiba üç yıl önceydi... Eve gidiyordum, baktım yol kenarında kalp biçiminde kırmızı balonlar satılıyor. Sordum, ‘Sevgililer Günü nedeniyle' dediler. Bir tane alıp eve götürdüm. Kapıyı açan hanıma da hediyeyi verdim. Bizim hanım da ‘Bu balon da nereden çıktı?' diye sordu. ‘İşte Sevgililer Günü ya, sana hediye getirdim' dedim.’’ Aksu'nun aktarımına göre, Emine Hanım da ÅŸu tepkiyi verdi:‘‘Allah saÄŸlığını versin senin Kadir e mi... Bula bula bu balonu mu buldun. DoÄŸru düzgün bir ÅŸey bulamadın mı? Çocuk mu var karşında Allah'ını seviyorsan...’’ DışiÅŸleri piknik yeriABD'nin olası Irak operasyonu gündeme geldiÄŸinden beri, Ankara'da en yoÄŸun mesainin yapıldığı kamu kurumu, Balgat'ta bulunan DışiÅŸleri Bakanlığı olsa gerek. Türkiye ile ABD arasında mutabakat zaptı görüşmelerinin resmen baÅŸladığı 3 Åžubat'tan bu yana bakanlıktaki diplomasi trafiÄŸi her gün artan bir yoÄŸunlukla sürüyor.Bu yoÄŸun trafiÄŸi izleyen medya mensupları da, neredeyse 24 saat bakanlığın giriÅŸinde nöbet tutuyorlar.Bakanlığa gelen muhabir sayısındaki artış da bir dizi sıkıntı yaratmış bulunuyor. Bunların başında mekandan kaynaklanan pratik zorluklar var. ÖrneÄŸin, DışiÅŸleri'nin protokol giriÅŸinde, Fatin Rüştü Zorlu Salonu'nun bulunduÄŸu alanda özellikle de görsel medyanın bir sıra dizilen kameraları ve metrelerce uzunluktaki kabloları kaotik bir görüntü yaratıyor. Yabancı konuklar buradan geçip yukarı çıkıyorlar.Bu yetmezmiÅŸ gibi, her an bir geliÅŸmenin yaÅŸandığı bakanlıktan ayrılamayan habercilere, merkezlerinden gönderilen yemeklerin bu alanda yenmesi de, bakanlığın giriÅŸini tam bir piknik sahasına dönüştürüyor. Gönderilen yemeklerin çoÄŸunluÄŸu kebap türü olunca, DışiÅŸleri'nden içeri adım atan herkesi önce keskin, baharatlı bir koku karşılıyor. ÖrneÄŸin günde bir iki kez bakanlığa gelen ABD Büyükelçisi Robert Pearson öğle saatlerinde uÄŸrarsa, acılı Adana'nın insanı baÅŸtan çıkartan kokusunu almadan DışiÅŸleri MüsteÅŸarı Büyükelçi UÄŸur Ziyal'le Irak pazarlığına oturmuyor.Gelen yabancı konukları karşılayan yalnızca bu koku deÄŸil. Bir de saÄŸa sola savrulmuÅŸ yemek paketlerinin görüntüsü var...Bir sıkıntı da, kriz nedeniyle DışiÅŸleri'ne her zamankinden fazla sayıda muhabir ve kameraman gönderilmesi.Gelen genç muhabirlerin çoÄŸunun DışiÅŸleri tecrübesi yok ve ‘‘off the record’’, ‘‘background’’ gibi neyin yazılıp neyin yazılmayacağı konusundaki bakanlığın yerleÅŸmiÅŸ kurallarını bilmiyorlar.Ayrıca, bakanlığa gelen konukların üzerine topluca hücum edilmesi gibi sıkıntılar da yaratabiliyor.DışiÅŸleri'nin giriÅŸindeki bu kargaÅŸa artık o boyutlara gelmiÅŸ durumda ki, DışiÅŸleri MüsteÅŸarı Büyükelçi UÄŸur Ziyal geçenlerde çıkışta salondaki görüntü karşısında tepkisini kontrol edemeyerek, ‘‘Yeter artık. Burayı sirke çevirdiniz’’ diye patladı.Bu sirk görüntüsünü ortadan kaldırmak için DışiÅŸleri'nde yeni bir düzenlemenin hazırlığına baÅŸlandığı bildiriliyor. Ä°lk önlem acılı Adana'nın bakanlığa sokulmasının yasaklanması olabilir. Babalık öğütleriESKÄ° Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve CHP Ä°stanbul Milletvekili Kemal DerviÅŸ ile AKP'nin Ekonomi Bakanı Ali Babacan, geçtiÄŸimiz günlerde Ä°stanbul-Ankara uçağında yanyana oturdular.Araya giren Masum Türker'i saymazsanız, halef-selef sayılırlar.Ne de olsa, DerviÅŸ'in IMF ile sonuçlandırdığı istikrar programını bugün Babacan uyguluyor. Bu anlamda, aralarında IMF programından gelen özel bir iliÅŸki var.Gelgelelim, yol boyunca sohbet ekonomiden çok ikinci kez çocuÄŸu olan Babacan'ın adının da çaÄŸrıştırdığı ÅŸekilde babalık durumlarına kaydı.DerviÅŸ, genç halefine ekonomideki deneyimlerinden çok, kıdemli bir baba olarak babalık tecrübelerini anlattı ve ‘‘Aman iÅŸlere yoÄŸunlaşıp, bebeÄŸinin büyümesini ihmal etme’’ diye öğütte bulundu.DerviÅŸ'in verdiÄŸi öğütler arasında çocuÄŸun altının deÄŸiÅŸtirilmesi, gazının çıkartılması gibi sorunlara iliÅŸkin pratik öğütlerin bulunup bulunmadığı bilinmiyor.Ancak arkadaşımız Åžaban Sevinç'e aktardığına bakılırsa, DerviÅŸ bu uçak yolculuÄŸunda Babacan'a ÅŸu öğütlerde bulunmuÅŸ:‘‘Ben de uzun yıllar önce bu duyguyu iki kez yaÅŸadım. Bu duyguları çok iyi hatırlıyorum. Ä°nsan bebeÄŸi olunca müthiÅŸ bir duyguya kapılıyor. Ama insan ne kadar yoÄŸun olursa olsun daima ailesine, çocuklarına zaman ayırmayı bilmeli. Çocuklarının büyümesini yaÅŸamak, buna tanıklık etmek bir baba için yaÅŸanabilecek en güzel duygu.’’Konu, DerviÅŸ'ten açılmışken söyleyelim, uzun süredir sessizliÄŸini koruyan DerviÅŸ, önümüzdeki günlerde konuÅŸmaya hazırlanıyor.CHP'den siyasete girip milletvekili seçildikten sonra yeni konumuna uygun bir hazırlık dönemine ihtiyaç duyan DerviÅŸ, pek yakında ‘‘CHP vitrinini zenginleÅŸtiren’’ bir söylemle ortaya çıkacakmış. Ve DerviÅŸ'in ekonomik konularda Babacan'a vereceÄŸi öğütler, babalık konusundaki gibi pek ‘‘babayani’’ bir üslupta olmayacakmış.Belki IMF programını kastederek, ‘‘Baba oÄŸula bir baÄŸ bırakmış...’’ diye baÅŸlayan halk deyiÅŸini de Babacan'a hatırlabilir.Ne de olsa Babacan DerviÅŸ'in bıraktığı bağın sorumluluÄŸunu taşıyor.İçki yasağını nasıl protesto ettiGEÇEN hafta Ä°letiÅŸim Şûrası'nda yaÅŸanan bir olay, belleklerde, galiba iki günlük toplantının sonuçlarından daha fazla bir iz bıraktı. Bilkent Oteli'ndeki toplantının birinci gününün akÅŸamında konuklar, BaÅŸbakan Abdullah Gül'ün aynı otelde verdiÄŸi yemeÄŸe davetliydiler. YemeÄŸe, gazeteciliÄŸe edebiyat dünyasının içinden gelen ünlü ÅŸairlerden Hürriyet yazarı Özdemir Ä°nce de katıldı. Edebi serüveninin yanısıra gazetecilik alanında da çeÅŸitli konferans ve toplantılara katılmış olan Ä°nce, akÅŸam yemeklerinde içki servisi yapılmasını adetten bilirdi. Su bardaklarını görünce garsonu çağırarak, ‘‘İçki servisiniz yok mu?’’ diye sordu. Garson, ‘‘Hayır efendim, içki servisi yapılmayacağı talimatı verildi’’ karşılığını verince Ä°nce, ‘‘Peki ben isteyecek olursam da servis yapılmaz mı?’’ diyerek ısrar etti. Garson yanıtladı: ‘‘Talimatı çiÄŸneyemeyiz efendim...’’İnce, son çare olarak ‘‘Para vereyim, gidip bardan alın’’ önerisini getirdi, ancak bu öneri de kabul görmedi. Masada Hürriyet YazıiÅŸleri Müdürü Tufan Türenç ile eski Ä°stanbul Barosu BaÅŸkanı Turgut Kazan da oturuyordu. Ä°nce'nin tepesi atmıştı. Masadaki konuklara, ‘‘Benim günlük hayatıma, kimse kendi inanç ve düşüncelerini empoze edemez. Hiç uygar deÄŸil. Bunu kabul edemem. Ben kalkıyorum, kusura bakmayın’’ dedi. ‘‘Dur, bekle... Belki servis yaparlar’’ sözlerine karşın, Ä°nce, salondan çıktı ve otelin restoranına geçti.Tek başına oturduÄŸu masaya çağırdığı garsona bonfile ve salata sipariÅŸi verdi. Bir ÅŸiÅŸe Angora marka kırmızı ÅŸarap açtırdı. Ne de olsa Fransız ekolünden geliyordu.RTÃœK BaÅŸkanı: İçki vermeyin demedikÄ°LETİŞİM Şûrası nedeniyle verilen akÅŸam yemeÄŸindeki içki tartışmasını gazetelerden okumuÅŸsunuzdur. Yemekte içki servisi yapılmayınca, bazı konuklar talepte bulunmuÅŸlardı. RTÃœK BaÅŸkanı Fatih Karaca aradı ve şöyle dedi:‘‘İletiÅŸim Şûrası'yla ilgili tüm organizasyonu biz yaptık. Organizasyonla hükümetin bir ilgisi yok. Ancak yemekte kimseye içki verilmemesi diye bir ÅŸey sözkonusu deÄŸildi. Nitekim, yemek sırasında içki isteyenler olduÄŸu bize haber verilince, hemen müdahale ettik. Ä°steyene içki servisi yapılmasını saÄŸladık.’’Böylece konu açıklığa kavuÅŸtu.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!