Cinnah fısıltıları

Pentagon'un Irak plancısı Türkiye'nin eski lobicisiABD Senatosu Dış Ä°liÅŸkiler Komitesi'nin geçen hafta Irak'ı konu alan özel oturumuna Bush yönetimini temsilen iki üst düzey yetkili katıldı. Birincisi, Türk kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim olan ABD'nin Ankara'daki eski büyükelçisi, ÅŸimdiki DışiÅŸleri Bakanlığı Siyasi MüsteÅŸarı Mark Grossman. Ä°kincisi Türk kamuoyu tarafından pek tanınmıyor olsa da, Türkiye ile çok yakından ilgili bir isim olan Savunma Bakanlığı (Pentagon) MüsteÅŸarı Douglas Feith.Feith, savaşın ne kadar süreceÄŸi, ABD'nin Irak'ta ne kadar kalacağı gibi sorularına net yanıtlar vermediÄŸi için senatörlerin bir hayli tepkisini çekti. Pentagon yetkilisi, her seferinde ‘‘Çok büyük belirsizlikler var. Planlama için bu aÅŸamada yapabileceÄŸiniz ÅŸey, belli konseptler geliÅŸtirmektir. Pek çok ÅŸey savaşın ne ÅŸekilde geliÅŸeceÄŸine, ne kadar zarar ortaya çıkacağına baÄŸlı’’ diyerek iÅŸin içinden çıkıverdi. PENTAGON’DA 3 NUMARAFeith, Bakan Donald Rumsfeld ve Bakan Vekili Paul Wolfowitz'den sonra Pentagon hiyerarÅŸisinde en yetkili üçüncü kiÅŸi konumunda.Savunma politikalarının geliÅŸtirilmesi, ayrıca Pentagon'un dış iliÅŸkileri Feith'den soruluyor. Peki Feith'ın Türkiye ile ilgisi var mı? Var, hem de çok var.Birinci baÄŸlantı Reagan döneminde ABD yönetiminde Türkiye'nin en hararetli savunucularından biri olarak tanınan ve kendisi gibi Musevi kökenli olan eski Savunma Bakan Yardımcısı Richard Perle'ün en sıkı müritlerinden birisi olması. Feith, Reagan döneminde Beyaz Saray'da OrtadoÄŸu uzmanı olarak görev yaptıktan sonra Pentagon'da 4 yıl süreyle Perle'ün yardımcısı olarak çalışmıştı.Feith, yalnızca yönetimde iken görevi gereÄŸi Türkiye ile ilgilenmiÅŸ bir isim deÄŸil. Aynı zamanda Türkiye'nin resmi lobiciliÄŸini yapmış, Feith, 1980'li yılların sonuna doÄŸru Pentagon'dan ayrıldıktan sonra avukatlık mesleÄŸine dönmüş, bu arada Richard Perle'ün başını çektiÄŸi bir giriÅŸim olan ‘‘IAI-International Advisers Incorporated’’ adındaki lobi ÅŸirketinin ortağı olmuÅŸtu.ÖZAL’I Ä°KNA ETTÄ°Perle'ün 1988 yılı sonunda Ankara'ya gelip Turgut Özal'ı ikna ettikten sonra 1989 yılı başında kurdurduÄŸu ve danışmanlığını yaptığı bu lobi ÅŸirketi, Türkiye için hem Kongre hem de yönetim nezdinde lobi faaliyeti yürütüyordu.Feith, o dönemde Hürriyet'e yaptığı bir açıklamada IAI'ın mesaisini savunurken, ‘‘Bir farklılık getirdik. Kongre üyeleri için Türkiye'ye saldırmak artık kolay ve maliyetsiz bir egzersiz deÄŸildir. Türkiye, bugün Kongre'de iyi bilgilenmiÅŸ, aktif savunuculara sahiptir’’ demiÅŸti.Ancak dönemin Washington Büyükelçisi Nüzhet Kandemir’in yıllık 875 bin dolarlık lobi ücretini fazla bulması ipleri kopardı. Sonradan seçimi Demokrat Bill Clinton kazanınca daha çok Cumhuriyetçilere yakın olan IAI ile Türk BüyükelçiliÄŸi'nin de yolları ayrılmıştı.Clinton döneminde avukatlığa devam eden Feith, Cumhuriyetçi Bush'un seçimi kazanmasından sonra Savunma Bakanlığı'nın üç numaralı koltuÄŸuna oturdu.Bu görevlendirmede kuÅŸkusuz Savunma Bakanlığı'na baÄŸlı Savunma Danışma Konseyi'nin başına getirilen Richard Perle'ün perde arkasından büyük rolü vardı.Feith, bugünlerde Irak'ın geleceÄŸini planlamakla meÅŸgul.Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren bu görevde Türkiye'nin eski lobicisi bulunuyor.AÄŸabeyi istifa edecek mi?HÃœKÃœMETÄ°N bürokrasideki atamalarına karar veren kurulun en önemli isimlerinden biri BaÅŸbakan Yardımcısı Abdüllatif Åžener. Bakan Åžener, aynı zamanda aÄŸabeyi Abdullah Åžener'in, kendisine baÄŸlı ÖzelleÅŸtirme Ä°daresi eliyle Erdemir Yönetim Kurulu üyeliÄŸine atanmasına onay veren isim. AKP Lideri Tayyip ErdoÄŸan, Davos'ta gazetecilerin soruları üzerine bu atamayı doÄŸru bulmadığını belirterek, ‘‘Yakında istifa edeceÄŸini düşünüyorum’’ demiÅŸti. Abdüllatif Åžener, partililerden gelen iÅŸ taleplerini hak edilmiÅŸ görmediÄŸinde ‘‘Olmaz’ diye geri çevirebilen bir bakan. Ä°ÅŸte bu özelliÄŸe sahip Åžener'e ErdoÄŸan'ın, aÄŸabeyi ile ilgili sözlerini anımsatıldığında, Åžener yine kararlı ve net bir yanıt verdi: ‘‘Karar aÄŸabeyimin, ben karışmam.’’Kurtların zirvesi ANKARA'daki Neva Palas Oteli, geçenlerde AP ve DYP çizgisinin önemli isimlerinden olan ve uzun zamandır aralarına giren kara kedi yüzünden küs duran iki dev siyasetçinin aralarındaki buzları eritmesine sahne oldu. DYP Genel BaÅŸkanı Mehmet AÄŸar, DTP yöneticilerinin yanı sıra DYP'nin eski isimleri olan ve aktif politikadan çekilen Necmettin Cevheri ile Ä°smet Sezgin'in de katıldığı bir yemek verdi. YemeÄŸin gündemi merkez sağın toparlanmasıydı. Yemekte Ä°smet Sezgin ile Necmettin Cevheri yaklaşık 10 yıl süren bir küslük döneminden sonra karşı karşıya geldiler. Küskünlüğün nedeni bu iki 40 yıllık dost ve dava arkadaşının arasına giren bir kara kediydi. Kara kedi, Tansu Çiller'den baÅŸkası deÄŸildi. DYP'nin ünlü 1993 kongresinde Cevheri, yaşça kendisinden büyük olduÄŸu için hep ‘‘İsmet Abi’’ diye hitap ettiÄŸi Sezgin'i deÄŸil, Tansu Çiller'i desteklemiÅŸti. Sezgin, Çiller'i destekleyen Cevheri'yi hiç affetmemiÅŸ, her seferinde ‘‘Necmi beni sattı’’ diye konuÅŸmuÅŸtu. Ä°ki kurt AÄŸar’ın yemeÄŸinde karşılaşınca birbirlerine öyle bir sarıldılar ki, buzların hemen o an eridiÄŸi hissedildi. Sanki hiçbir ÅŸey olmamış gibiydi. Ancak Sezgin, yine de Cevheri'yi iÄŸnelemeden yapamadı: ‘‘Necmi, seni iyi gördüm. Ama saçların iyice beyazlaÅŸmış oÄŸlum. Benim saçlarıma benziyor neredeyse...’’ Cevheri'nin yanıtında sanki saçlarını boyayan politikacılara bir taÅŸ vardı: ‘‘İsmet Abi, tabii bizim boyayla iÅŸimiz olmadığı için böyle beyazlıyor...’’Sezgin ve Cevheri, o akÅŸam geçmiÅŸin kırgınlıkları unutup artık geleceÄŸe bakmak konusunda mutabakata vardılar.Artık ortada ‘kara kedi Çiller’ kalmamıştı. Saçlar artık beyazdı, üstelik DYP baraj altındaydı ve Genel BaÅŸkan da Mehmet AÄŸar'dı. Piyanistten AB Genel Sekreteri olunca1950'li yılların sonlarıydı. Rock and Roll dönemi baÅŸlamıştı. Ankara'nın ilk Rock and Roll gruplarından ‘‘Sweaters’’ Ankara'yı sallıyordu. Basta Caner Tunaman, bateride Durul Gence, gitarda Burak Gürsel, solist olarak Alpay'ın yer aldığı grupta piyano çalan henüz Ankara Koleji'nde okumakta olan lise 3 öğrencisi Murat Sungar'dı. Mülkiye'ye girdiÄŸinde de profesyonel müzik hayatı devam etti, Sweaters'daki arkadaÅŸlarının yanı sıra Lale Akat, Erkut Taçkın, Emin FındıkoÄŸlu gibi sanatçılarla da çalıştı. Ancak arkadaÅŸlarının çoÄŸu profesyonel müzikte karar kılarken, o Mülkiye'yi ve ardından DışiÅŸleri Bakanlığı'nı seçti, ama piyanosuyla gönül bağı hiç kopmadı.DışiÅŸleri'nde NATO, Ä°slamabad, Washington gibi merkezlerde görev yaptı, New York BaÅŸkonsolosu oldu (1985-89), ardından merkeze dönüşünde DışiÅŸleri Sözcülüğü'nü (1989-91) üstlendi. Ä°lk büyükelçiliÄŸi 1991 yılında gittiÄŸi ve 4 yıl kaldığı Yeni Delhi oldu. Murat Sungar, 1995'ten itibaren dönemin baÅŸbakanları Tansu Çiller, Mesut Yılmaz ve Necmettin Erbakan'ın danışmanlığını yaptı. Ä°STÄ°KRAR SEMBOLÃœO dönemde, birbirlerine her bakımdan taban tabana zıt olan bu üç baÅŸbakanla nasıl çalışabildiÄŸini soran bir yabancı meslektaşına, ‘‘Ben dış politikada sürekliliÄŸi simgeliyorum’’ yanıtını verdi. Sungar, bu çalkantılı dönemin ardından 1998 yılında Türkiye'nin Cenevre'deki BM ofisi nezdindeki daimi delegeliÄŸine gitti. Geçen sonbaharda 3 Kasım seçimleri sırasında Ankara'ya döndü. Refah-Yol döneminden kendisini tanıyan BaÅŸbakan Abdullah Gül, Volkan Vural'dan boÅŸalan AB Genel SekreterliÄŸi'ne Sungar’ı getirdi. Sungar'ın yeni görevi Türkiye'deki mevzuatın AB müktesebatına uygunluÄŸunu saÄŸlamak olacak. Bir baÅŸka deyiÅŸle, Türkiye'deki farklı bürokratik birimler arasında AB'ye dönük ortak tavırların geliÅŸtirilmesi, uyumun saÄŸlanmasına çalışacak, bunu AB ile de ortak bir düzlemde kurgulayacak. Sözün kısası, mesele harmonizasyonda düğümleniyor. Yıllarını bir piyanist olarak notaların harmonizasyonuna vermiÅŸ biri olarak bakalım bu kez armoniyi tutturabilecek mi? AKP'li bakanlıklar arasındaki eÅŸgüdümde yumuÅŸak, mutedil minör tonlarda sorun çıkmaması bekleniyor. Hükümet ile ordu arasındaki seslere gelince, galiba daha kuvvetli yükseliÅŸler gösteren majör akorlara kulak vermek gerekecek.Â