Güncelleme Tarihi:
CHP’nin ev ödevi ‘Şu Çılgın Türkler’
TURGUT Özakman’ın ‘80 yıldır beklenen roman’ diye nitelenen Kurtuluş Savaşı’nı anlattığı ‘Şu Çılgın Türkler’ kitabı, eski Başbakan Bülent Ecevit’in Padişah Vahdettin’in hain olmadığına yönelik açıklamaları sonrası yok satmaya başladı.
Atatürk ve silah arkadaşlarına ilişkin çok bilinmeyen, ‘özel’ bilgilerin de yer aldığı kitabın yok satması aslında yadırganacak bir durum değil. Ancak siyasi kulislerde konuşulanlar, bunda CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın parmağı olduğuna işaret ediyor.
Nasıl mı? Çünkü Baykal, Parti Meclisi’nin son toplantısında üyelere ‘Bu kitabı mutlaka okuyun, okutun’ tavsiyesinde bulunmuş. Baykal’ın hararetle önerdiği kitabı ilk alanlardan biri de CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç olmuş. Gerçek belgelere dayalı olarak yazılan ‘duygu yüklü’ romanın Koç’u ağlattığı da arkadaşımız Şehriban Oğhan’ın ulaştığı fısıltılar arasında..
Hürriyet, kitapta Koç’un yanı sıra her okuyanı duygulandıracak bir paragrafı buldu. Halide Edip, Türk kadınını orduya yardıma çağırmak için, tarihin Türkü ateşle imtihanını şöyle anlatıyor:
‘Bir hafta önce Eskişehir’deydim. Gördüklerimden birini sizlere de anlatmak istiyorum. Uçakların gövdesi ve kanatları özel bir keten kumaşla kaplanırmış. Bulunamadığı için bizimkiler kaput beziyle kaplıyorlar. Özel yapıştırıcısı olmadığı için kaput bezini uçakların gövdelerine, kanatlarına nal mıhı ya da zamkla tutturuyorlar. Bezin gerginliği ve kayganlığı özel bir sıvı ile sağlanırmış. Getirtemedikleri için beze, kaynatılmış patates kabuğu ve paça suyuna tutkal, kola karıştırarak yaptıkları bir pelteyi sürüyorlar. Sonra da gözlerini bile kırpmadan bu uçaklara binip uçuyorlar...’
CHP’liler bu yararlı ‘ev ödevini’ yerine getirmek için bugünlerde harıl harıl okurken, Çankaya Belediyesi de geçtiğimiz günlerde düzenlediği ‘Lozan Konferansı’nda bütün katılımcılara bu kitabı dağıtmıştı.
Darısı okumayanların ya da okuduklarını hayata taşı(ya)mayanların başına...
Erdoğan’ın ‘sır’ tatili
GEÇEN pazartesi gecesi ‘ortadan kaybolan’ Başbakan Tayyip Erdoğan’ın tatili ile ilgili sır perdesi cuma namazı için Antalya’da ortaya çıkmasına rağmen hálá tam olarak aralanmadı. Erdoğan’ın kaybolduğu sürede tatilini nasıl geçirdiği konusunda iki rivayet vardı:
1) Kemer’e bağlı Tekirova’da Rixos Oteli’nde.
2) Aynı bölgede yatta.
Ama net olarak ulaştığımız bir şey var: Erdoğan’ın tatil rotasını, kendisine çok yakın isimler çizdi. Aynı isimler bu rotanın basından nasıl saklanacağını da belirledi. Sadece bir iki kişiden oluşan bir grup bu tatil için haftalar öncesinden hazırlık yapmaya başladı.
KARADA
Erdoğan’ın tatilinin görüntülenmesini istemeyen Başbakanlık, ilk olarak koruma ekibinin kullanacağı araçları hazırladı ve tatile gidecek koruma polislerini konuşmamaları için sıkı bir şekilde uyardı. Hatta polislere arabaya binene kadar nereye gidecekleri bile söylenmedi. Basından olayı gizlemek için Amerikan filmlerini bile aratmayacak plan yapıldı.
Erdoğan, cumartesi günü işadamı Kadir Has’ın oğlunun nikáh törenine CHP Lideri Deniz Baykal ile katıldı. Erdoğan bu törenin ardından cumartesi gecesi ATA uçağı ile Ankara’ya geldi ve pazar günü Gölbaşı’nda AKP’nin kuruluş yıldönümü törenlerine katıldı. Bunun ardından da ATA uçağı ile saat 23.30 sıralarında İstanbul’a gitti. ATA uçağı Erdoğan’ı İstanbul’a bıraktıktan sonra döndü.
HAVADA
Erdoğan, pazartesi Formula 1’in bağlantı yollarının açılış törenine katıldığı sıralarda ‘tatil operasyonu’ için düğmeye basıldı. ATA uçağı pazartesi akşam saatlerinde İstanbul’a çağrıldı. ATA, Atatürk Havaalanı’a uçuruldu. Ancak kısa bir süre sonra pilotlara Sabiha Gökçen Havaalanı’na uçuş talimatı verildi. Bu sırada Erdoğan da partisinin kuruluş yıldönümü törenlerinden ayrılıp, Üsküdar’daki evine geçti. Erdoğan, kapıda bekleyen gazetecileri atlatıp Sabiha Gökçen Havaalanı’na gitti. Erdoğan ve ailesini taşıyan ATA uçağı havalandığında 5 günlük ‘sır’ tatil de başlamış oldu.
KULAKTAN KULAĞA
ATA uçağı Antalya’da ortaya çıktı. Kimilerine göre Erdoğan, sahile yakın bir dağ evinde tatil yapıyordu. Fenerbahçe bayrak ve balonlarıyla süslenen bir yat, Tekirova’da kısa süreli alarm yaratsa da, Erdoğan’ın yatla denize açıldığı da doğrulanmadı. Gazeteciler ‘iğne ile kuyu kazmaya’ devam ettiler ve bütün Akdeniz sahil şeridinde Erdoğan’ın izine ulaşmaya çalıştılar. Sonunda Erdoğan, Tekirova’daki Rixos Oteli’nden cuma namazı için çıkış yaptı. Erdoğan kendisine neden kaybolduğunu soran gazetecilere, ‘Böyle basına, böyle başbakan’ diyerek, ‘sır’ tatile son noktayı kendi üslubuyla koydu.
Yastık gibi olacaksın
İyi bir yönetici olmak, bizim gibi kurumlarda aynı zamanda yastık gibi olmak demek. Size en sert muameleyi de yapsalar, yumruk da atsalar canınız yanmayacak. Ağlamak isteyen de başını size yaslayıp ağlayabilecek. (Devlet Bakanı Nimet Çubukçu)
Sağlam ve tutarlı bir yaklaşım üretmeyen Sayın Deniz Baykal, yarın kalkıp ‘Kürt sorunu vardır’ veya ‘Türkiye için en iyi yönetim şeriattır’ ifadesini kullanır ve siyasal İslamcı olursa kimse şaşırmamalıdır. (SHP Genel Sekreteri Ahmet Güryüz Ketenci)
Önümüzdeki aylardan itibaren artık hekimlerimize zorla helva yedirteceğiz. (Sağlık Bakanı Recep Akdağ)
Kızın sahibi çok nazlı, arkasında da IMF gibi bir dedesi var. (BASK Genel Başkanı Resul Akay)
Önce mayın, sonra kapkaç
TBMM İdare Amiri ve AKP Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibek, biraz talihsiz günler geçiriyor. Meclis’in tatile girmesi üzerine soluğu seçim çevresi Bingöl’de alan Berdibek, diğer milletvekili arkadaşları ve Bingöl Valisi ile birlikte il içinde seyahat ederken, PKK’nın yola döşediği mayına çarpmaktan son anda kurtuldu.
PKK terörü ile yeniden gerilen hava Berdibek’i çok rahatsız ediyordu.
Berdibek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın aydınlarla buluşmasını ve ardından Diyarbakır’a yaptığı seyahati bu nedenle de çok önemsedi.
Erdoğan’ı izlemek üzere soluğu Diyarbakır’da aldı.
Diyarbakır’a varır varmaz da, ‘Ne olur ne olmaz, para gerekir’ düşüncesi ile 1000 Euro’sunu bozdurarak cebine koydu.
Berdibek, Başbakan’ın o programından öbürüne koşturdu durdu.
Para harcayacak bir durum da olmadığı için elini cüzdanına hiç atmadı. Sonra program bitti ve Berdibek hemen THY uçağı ile Ankara’ya hareket etti.
Gezinin verdiği yorgunluk ve sıcağın etkisi ile uçağın içine girer girmez ceketini çıkardı, görevli hostese verirken bir hafiflik hissetti.
Elini ceketin cebine attığında, cüzdanın olmadığını görünce, başına geleni anladı.
Arkadaşlarına, ‘Bozdurduğumuz parayı harcayamadık; ama belli ki birisinin ilgisini çekmiş’ esprisini yaptı.
Diyarbakır’da Başbakan’ı dinlemeye gelenlerin 500 civarında olduğu belirtiliyordu.
Demek ki bunlar arasında dinlemeye değil de kapkaça gelenler de varmış; ama acaba 500 rakamından kapkaç için hangi sayıyı düşmek gerekir; artık Allah bilir.