Cinnah fısıltıları

Güncelleme Tarihi:

Cinnah fısıltıları
Oluşturulma Tarihi: Ekim 04, 2004 01:39

Batı politikasında saz değil, caz var

ULUSLARASI
literatüre yerleşmiş bir tanımlama artık: "Caz, müziğin demokrasisi"dir...

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün geçen hafta BM Genel Kurulu için gittiği New York'ta açılışını yaptığı "Made in Turkey" caz festivali, bu anlamda Türk müzisyenlerinin cazın evrensel serüvenine yapmaya başladıkları katkıları da ortaya koydu.

Bir yanda piyanist Aydın Esen, tenor saksafoncu İlhan Erşahin gibi kendilerini ABD caz sahnesinde kabul ettirmiş isimler, diğer yanda ney ustası Kudsi Ergüner, gitarist Erkan Oğur ve vurmalı çalgılarda Okay Temiz gibi Türkiye'nin geleneksel seslerini dışarıya taşıyan isimler...

MODERN YÜZÜMÜZ

Ve bu isimlerin yanında sahneye çıkan trompetçi Greg Osby, alto saksçı Eddie Henderson ve tenor saksafoncu Joe Lavano gibi ABD'nin "krem de la krem" caz müzisyenleri... New York'un en önemli kültür merkezlerinden biri olan Lincoln Center'da üç gün süren ve Türk müzisyenleriyle Amerikalı cazcıların bir araya geldikleri festivalin organizasyonunda başı Atlantic Records'un sahibi Ahmet Ertegün çekti.

Ayrıca Arif Mardin, İlhan Mimaroğlu ve Serdar İlhan da organizasyonda önemli rol aldılar.

Festivali kısa bir konuşmayla açan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, "Bu festival Türkiye'nin modern yüzünü, aynı zamanda da asırların içinden gelen zengin müzik mirasını ve uluslararası caza yaptığı katkıları gösteriyor" diye söze girdi.

Festivale eşi Hayrünisa Gül ile birlikte gelen Gül, "Türk müziği bir sentezdir" dedi ve devam etti:

"Bizim müziğimiz pek çok uygarlığın karşılıklı etkileşimi ile ortaya çıkmıştır. Bu etkileşimde artık caz da önemli bir etkide bulunuyor. Bu festival süresince Türkiye'de kuvvetli bir caz geleneği olduğunu göreceksiniz."

Ve ardından sahneye uluslararası alanda en çok tanınan Türk caz piyanisti olan Aydın Esen çıktı. Esen, sahnede önce solo olarak bazı modern caz yorumları icra etti, ardından New York'un en avangard alto saksafoncularından, The Kneeting Factory geleneğinden yetişme Greg Osby sahneye çıkarak Esen'le düet yaptı.

KAYSERİ HAVASI

Galiba konserin bu bölümü Türk heyeti için biraz fazla avangard kaçtı. Neyse ki, biraz sonra sahneye Okay Temiz'in vurmalı çalgılar grubu ve onun ardından da İstanbullu Romanlar'dan kurulu Laço Tayfa'nın çıkmasıyla birlikte Lincoln Center bir hayli şenlendi. Bir de Abdullah Gül için caz yorumuyla karışık bir Kayseri havası çalıverselerdi hiç de fena olmayacaktı.

Erbakan Hoca, Gül'ün New York'ta caz festivali açtığını öğrendiğinde "Bu çocuklara bunca yıllık emeğim gitti boşa. Bizim Abdullah bunu da yapacaktı demek. Eyvahlar olsun ki, eyvahlar olsun... Bunlar tam Batı kulüpçüsü oluverdiler. Milli Görüş'te vardır saz, nereden çıktı bu caz" diye küplere binerse hiç şaşırmayın.

VE GÜNÜN SORUSU:

Başbakan Tayyip Erdoğan, Brüksel'deki tarihi basın toplantısında söze kendisinin başlamak istediğini izah etmek için AB Komiseri Günter Verheugen'a İngilizce ne dedi?

Yanıt: "I first, you second..." (Ben önce, sen ikinci.)

Play it again Kürşad

ASLINDA
Fas'a ihracat seferberliği için gitmişti Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen.

Kaldığı Hyatt Regency Oteli'nin barına indiğinde bir de ne görsün; Kazablanka filminin unutulmaz sahnelerinin çekildiği barın aynı tasarımı karşısındaydı.

Üstelik, piyanonun hemen arkasında fonda filmin yıldızı Humprey Bogard'ın dev bir posteri asılıydı.

Bu barda Tüzmen'e hangi rol yakışırdı?

Barın bir köşesine çekilip sigarasından derin bir nefes çekerek serin bir efkarlılık hali içinde Ingrid Bergman'ı beklemek mi...

Yoksa, Bogard'ın "Play it again Sam" (Bir daha çal Sam) diye seslendiği piyanistin yerine geçmek mi?

Sporcu kimliği nedeniyle sigaralı mizanseni kendisine uygun bulmayan Tüzmen, Humprey Bogard'ın manevi huzurunda dokunuverdi piyanonun tuşlarına.

Bir çay bile içmediler

TÜRKİYE
ile Hollanda iki NATO müttefiği. Türk ve Hollanda orduları da elli yılı aşkın bir süredir aynı savunma örgütü içinde müttefiklik ilişkisi içindeler. Yıllarca NATO'nun askeri planlamasında Sovyet tehdidine karşı işbirliği yaptılar. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ve Hollanda'nın havacı Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dick Berlijn, NATO Genelkurmay Başkanları toplantılarında bir araya geliyorlar.

REFORM ÖNERDİ

Gelgelelim Orgeneral Berlijn'in geçenlerde Ankara'ya yaptığı günü birlik ziyaret, Türk ve Hollanda Genelkurmay karargahlarının arasına bir kara kedi sokmuş olabilir. Berlijn, Ankara’daki "Türkiye'nin AB Tam Üyeliği Beklentileri ve Silahlı Kuvvetler'in Rolü" başlıklı sivil toplum konferansında, TSK’ya reform çağrısında bulundu.

DÜZEY DÜŞÜRÜN

Orgeneral Berlijn, Genelkurmay Başkanı'nın devlet hiyerarşisindeki konumunun daha alt düzeye çekilmesi gerektiğini ve Başbakan'a değil pek çok AB ülkesinde olduğu gibi Milli Savunma Bakanı'na bağlanması gerektiğini önerdi. Hollanda Genelkurmay Başkanı, bununla da yetinmedi, "AB Türk ordusunun siyasette artık farklı bir konuma hazırlanmak zorunda olduğunu düşünüyor" diye konuştu.

HABER VERMEMİŞ

Berlijn'
in konuştuğu Hilton Oteli ile Genelkurmay Başkanlığı karargahı arasındaki mesafe taş çatlasa 1 kilometre ya var, ya yok. Peki Ankara'da olduğu sırada Orgeneral Berlijn ile Genelkurmay arasında herhangi bir temas oldu mu? Örneğin Hollandalı komutan, bir çay içmeye olsun Genelkurmay'a uğramadı mı? Yaptığımız araştırmaya göre, hiçbir temas olmamış. Berlijn, özel bir program olduğu için Genelkurmay'a haber vermemiş.

TEMAS KURULMADI

Genelkurmay da, organizasyondan haberdar olduğu halde kendisi ile herhangi bir temas kurmamış. Zaten, geldiği sırada Orgeneral Özkök de Ankara dışındaymış. Özel uçağı ile Ankara'ya gelip, akşam başkentten ayrılmış uçan Hollandalı. Sizin anlayacağınız, Türk ve Hollanda Genelkurmay karargahları arasında galiba dışarı vurulamayan bazı hassas durumlar yaşanıyor bugünlerde.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!