Cinnah fısıltıları

Güncelleme Tarihi:

Cinnah fısıltıları
Oluşturulma Tarihi: Şubat 16, 2004 01:14

Türklerle uğraştı 6 ayda yaşlandı

Türkiye Odalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun başkanlığındaki Türk işadamları heyeti Bağdat'taki Amerikan karargáhında ABD'nin Irak'taki Genel Valisi Büyükelçi Paul Bremer ile görüşüyordu.

Bremer, bir ara sözü Ankara'daki ABD Büyükelçisi Eric Edelman'a getirerek, hakkında övücü ifadeler kullandı, ‘‘Bir dönem maiyetimde çalışmıştı. İyi bir memurdur’’ dedi.

Sözlerinde ‘‘Onu ben yetiştirdim’’ gibi bir ima vardı.

BREMER DAHA GENÇ

Bremer,
1981-82 yıllarında Başkan Reagan'ın ilk döneminde Dışişleri Bakanlığı yapan Alexander Haig, ardından halefi George Schultz'un yürütme direktörü olarak görev yaparken, maiyetinde çalışan genç diplomatlardan biri de Edelman'dı.

Hisarcıklıoğlu da Büyükelçi Edelman'ı övdü, ancak bir konuda merakını gideremeyerek Bremer'a sordu: ‘‘Sizin maiyetinizde çalışmış, ama siz sanki ondan daha genç duruyorsunuz. Bu nasıl oluyor?’’

SİZİN YÜZÜNÜZDEN

Bremer,
bir Amerikan esprisi patlatarak karşılık verdi:

‘‘Hayır, o benden çok gençtir. Ama Türklerle uğraştığı için herhalde yaşlı gözüküyor olmalı...’’

Ve işin gerçeği: Bremer, Edelman'ın ağabeyi olur. Çünkü 1941 doğumlu, Edelman ise 1951. Aralarında 10 yaşlık koskoca bir fark var.

Peki bu fark nasıl olup da Edelman'ın aleyhine dönüyor. İşte olasılıklar:

İMAJ DEĞİŞİKLİĞİ ŞART

Hisarcıklıoğlu, Bremer'
a kompliman yapayım derken ölçüyü kaçırdı,

Hisarcıklıoğlu'nun göz doktoruna gitmesini gerektiren bir durum var,

Bremer saçlarını boyuyor ve kendine çok iyi bakıyor,

Bremer haklı: Edelman Ankara'ya ayak basalı henüz 6 ay oldu, ama Türklerle uğraşmak o kadar yorucu ki, koskoca sefir 6 ayda göçüverdi.

Her halükárda Edelman'ın işi sağlama almak için bir imaj değişikliğine gitmesinde fayda var.

Paranın dini imanı olmazmış

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan'ın yurtdışı gezilerine katılan işadamları üye oldukları örgütlerin tüzel kişilikleri altında gruplandırılıyorlar. Gezi öncesi, bu örgütlere Başbakanlık'tan yazı yazılıyor, örgütler üyelerine duyuruda bulunuyorlar ve sonuçta talepte bulunan işadamları heyete dahil ediliyorlar.

MÜSİAD MESAFELİ

Bunlar arasında itikadı kuvvetli işadamlarının yoğunlaştıkları derneklerin durumu Erdoğan'ın gezilerinde özel bir ilgi yaratıyor. Hükümete en yakın işadamı örgütü olarak görülen MÜSİAD (Müstakil İşadamları Derneği) ilginçtir ki, Erdoğan'ın yurtdışı gezilerine biraz mesafeli davranıyor. Örneğin MÜSİAD, ABD gezisinde 3 üyeyle temsil edilirken, Başbakan'ın son Güney Kore gezisine yalnızca bir üye gönderdi. Üstelik her iki gezide genel başkanları Ali Bayramoğlu yoktu.

ABD'YE ‘NUR’ YAĞDI

Fethullah Gülen
Cemaati'ne yakınlığıyla tanınan İŞHAD (İş Hayatı Dayanışma Derneği) ise ABD gezisine başkanları Rızanur Meral de dahil olmak üzere toplam 14 kişilik bir grupla katıldı. Kore gezisinde ise 10 kişiyle temsil edildiler.

Necmettin Erbakan'ın başbakanlığı döneminde kurdurduğu ASKON (Anadolu Aslanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği) ise ABD gezisinde genel başkanları Mustafa Koca da dahil olmak üzere 9 üyeyle yer aldı. Bu sayı Güney Kore gezisinde 5 oldu.

HOCACILAR BÖLÜNDÜ

ASKON'cular başlangıçta Erbakan Hoca'nın manevi önderliği altında örgütlenmiş olmakla birlikte, bugünlerde AKP ile SP karşısında eşit mesafede durmaya çalışıyorlar. Biraz arada sıkışmış bir durumdalar sizin anlayacağınız.

Gelgelelim, Erdoğan'a da saygıda kusur etmezken, yurtdışı pazarlara açılma hedefinde MÜSİAD'dan çok daha atak ve hırslı bir çizgi izliyorlar. Anadolu Aslanları ne de olsa daha işin başında yola çıkarken Erbakan Hoca tarafından kutsanmışlar...

Diyet kıskacı

TBMM Bakanı Bülent Arınç'ın kilo sorununa evde eşi Münevver Arınç, Meclis'te ise danışmanları el koydu. Diyet ve spor yapma konusunda isteksiz olan Arınç, bu şekilde ‘kıskaca’ alınarak ikna edildi. Son üç aydan beri programı izin verdiği sürece her sabah yürüyen ve diyet menüsüne dikkat eden Arınç'ı eşi yalnız bırakmıyor. Münevver Arınç, yoğun kar yağışı nedeniyle dışarda yürüyüş yapamayınca, eşini en yakın spor salonuna götürmekten de geri kalmadı. Spor serüveni, yemeyi seven ve 93 kiloya çıkan Arınç'ın kolestrolünü düzenlemek ve aşırı kilonun yarattığı rahatsızlığı ortadan kaldırmak için üç ay önce TBMM'nin diyetisyenine gitmesiyle başladı. Arınç'ın diyet programını Hürriyet Gazetesi Parlamento Şefi Nuray Babacan'a anlattılar.

HEDEF 13 KİLO

Arınç'a her ay üç kilo olmak üzere toplam 13 kilo vermesini sağlayacak bir diyet programı hazırlandı. Diyet programının bir örneği özel kalem müdürüne, bir örneği ise eve gönderildi. Arınç'ın yurtdışı gezileri öncesinde de diyet listesi fakslanarak, buna göre hazırlık yapılması istendi.

Başlangıçta oldukça istekli olan Arınç, forma girmeye ve istediği kiloları vermeye başladı. Ancak Ramazan ve bayram nedeniyle diyeti biraz aksatan Arınç, Anadolu gezilerinde kendisine ikram edilen yiyecekleri de ‘Yemezsem ayıp olur. Yanlış anlarlar’ diye geri çevirmemeye başladı. Arınç'ın çeşitli bahanelerle diyet programından saptığını gören Münevver Arınç ve danışmanları olaya yeniden el koydular. Arınç, zaman zaman aksattığı diyet listesine geri döndü. Eşi de sabah yürüyüşlerine eşlik ederek, kendisini spor konusunda zorladı. Arınç da, eşine ve danışmanlarına verdiği her ay üç kilo verme sözünü yerine getirmek için yolları arşınlamaya başladı.

CHP’nin protokol ayıbı

CHP Lideri Deniz Baykal, geçen perşembe günü İsrail İşçi Partisi lideri Şimon Peres için Sheraton Oteli'nde fiyakalı bir öğle yemeği verdi. Ankara'daki kordiplomatik, bilim adamları, Dışişleri'nin üst kademesi ve köşe yazarları salonu doldururken, hükümeti de Adalet Bakanı Cemil Çiçek temsil etti.

Gelgelelim, Çiçek salona girdiğinde kendisini karşılayan CHP'nin protokol görevlisi bakanı şeref konuğunun bulunduğu ana masaya değil, arkadaki masalardan birine götürdü. Çiçek, görevliye şeref masasını göstererek, ‘‘O masada kimler oturuyor?’’ diye sordu. Görevli, ‘‘Peres, Deniz Bey, Onur Öymen ve Şükrü Elekdağ’’ diye yanıtladı.

ÇİÇEK GERİ DÖNDÜ

CHP milletvekilleri şeref masasına oturtulurken, hükümetin tek temsilcisinin bu masada ağırlanmamasında vahim bir protokol gafı söz konusuydu. Çiçek, görevliye ‘‘O zaman kusura bakmayın’’ dedi ve salonu terk etmek üzere kapıya doğru yürümeye başladı.

Uzaktan durumu izleyen Deniz Baykal, tatsızlığı fark ederek tam kapıda Çiçek'i yakaladı ve ‘‘Bir yanlışlık olmuş, kusura bakmayın’’ diyerek kalması için ricacı oldu. Çiçek, Baykal'ın özür dilemesi üzerine yemekte kaldı ve şeref masasına oturtuldu.

Bu arada, salondaki yerleşim düzeninin protokol bilmeyen alt kademe bir parti memuru tarafından yapıldığı, ne Baykal ne de dış ilişkilerden sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Büyükelçi Onur Öymen'in plana önceden göz atmadıkları ortaya çıktı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!