Oluşturulma Tarihi: Eylül 22, 2003 01:44
Millet yürüyüşüne hasta
GEÇEN pazartesi günü Altındağ'daki Sıdıka Kınacı İlköğretim Okulu'nun açılışına katılan Başbakan Tayyip Erdoğan, ilginç bir pankartla karşılandı.
Bir vatandaşın uzun süre, ısrarla elinde tuttuğu dövizde, koca koca harflerle şu satırlar yazılıydı:
‘‘Başbakanım, biz senin yürüyüşüne hastayız.’’
Erdoğan nasıl yürüyordu ki, vatandaşın sevgisi minibüs-kamyon yazılarındaki ‘‘Rampaların ustasıyım, gözlerinin hastasıyım’’ içtenliğiyle pankarta yansımıştı?
KOSTAK DELİKANLIDAN ANKARALIMA FİDAYDA
Başbakan'ı izleyen muhabirler ve TV görüntüleri yardımıyla Erdoğan'ın yürüyüşü kelimelerle şöyle çizilebilir:
‘‘Göğüs ileride, omuzlar geride, sol omuz hafif yukarıda, kollar hafif açık, yere sağlam basan ama sallantılı, serbest-rahat ve ‘dökülen' ağır ritmde bir yürüyüş.’’
Erdoğan’ın yürüyüşünde, gençliğinde Kasımpaşa deyişiyle ‘‘topçu’’ yani futbolcu oluşunun eklediği bir stil de var.
Yani özetle, tipik bir ‘‘kostak delikanlı’’ yürüyüşü. Bu yürüyüş de, halk oyun(un)da ‘‘Fidayda da Ankaralım’’ misali ‘‘Ankara tavrı kostak ritim’’e ve Seymen salınışına ayarlı, Altındağlıyı yakalıyor kuşkusuz. Üstelik Altındağ da, bitirimlikte Kasımpaşa'yı fazla aratmayacak bir ilçe. Haldun Taner'in ‘Keşanlı Ali Destanı’ oyununa konu olan Altındağlı Kürt Cemali, Kör Abidin, Arnavut Rıza bu ilçenin namlı, efsanevi kabadayılarından sadece birkaçı.
Erdoğan'ın yürüyüşünün Altındağlıyı etkilediği kesin. AKP'nin ‘‘iktidar yürüyüşü’’ne etkisi ise kuşkusuz sosyolojik bir araştırma konusu.
Biz, seçimlerde aralarında Altındağ İlçesi'nin de bulunduğu Ankara 2. Bölge'de 14 milletvekilinden 9'unu AKP'nin aldığını hatırlatmakla yetinelim.
Afet işleri afetzede oldu
YAĞMUR İstanbul kadar olmasa da, Ankara'nın da trafiğini etkiler. Ama bu kez damlalar dam çökertti. Hem de Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'na bağlı Afet İşleri Genel Müdürlüğü'nün çatısını...
Geçen hafta 15 dakika yağan yağmurun ardından çatısı çöken Afet İşleri'nin ana görevlerden birisi de olası risklere karşı ‘‘tedbir’’ almak.
209 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Değişik 180 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 11. maddesine göre Afet İşleri Genel Müdürlüğü'nün görevleri arasında, şu cümleler de geçiyor:
‘‘Afete uğramış veya uğraması muhtemel yerlerin imar ve geçici yerleşmeleriyle ilgili hazırlık, her türlü plan, proje, uygulama, yönetim ve denetim işlerini yapmak ve yaptırmak. Afetlerin önlenmesi için gereken tedbirleri almak.’’
Afet İşleri ‘yağmur afeti'ne uğrayınca Hürriyet muhabiri olay yerine gitti. Afet İşleri Genel Müdür Yardımcısı Zafer Topşir de çatının çökmesi konusunda şu yorumu yaptı:
‘‘Çatı yarım bir çatıymış. Basit bir şekilde yaptırılmış, çok önemli bir şey değil. Afet İşleri Genel Müdürlüğü'nün çatısı olması dikkatleri çekti.’’
Afet İşleri daha sonra çatıyı kendi imkánlarıyla onardı. Ama bu traji-komik rastlantı kubbede baki kaldı.
İngilizce balans ayarı
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, İngilizce'den ürkmeyen siyasiler arasındadır. İngilizce'yi sular seller gibi konuşmasa da, vakti, mekánı geldiğinde İngilizce kelimeler söylemekten, cümleler kurmaktan çekinmez.
Erdoğan geçen hafta Hindistan Başbakanı Atal Bihari Vajpayee'ye İngilizce müdahale etmek durumunda kaldı.
İki yıl önce dizkapaklarından geçirdiği ameliyat nedeniyle yürüme zorluğu çeken Vajpayee için Ankara'da uygulanan tören protokolü kısaltıldı. Konuk başbakanlar daha önce milli marşlardan sonra yürüyerek tören kıtasını denetlerken, bu kez yürüyüş yapılmadı.
ECEVİT'TEN SONRA İLK KEZ ASANSÖR
Bülent Ecevit'in rahatsızlığı sonrasında Başbakanlık binasının yan tarafına yaptırılan asansör de geçen hafta ilk kez Vajpayee için kullanıldı. Erdoğan konuğuna her aşamada yakın ilgi göstererek, onunla birlikte törenin ardından asansöre kadar yavaş yavaş yürüdü.
Vajpayee ile baş başa görüştükten sonra da ortak basın toplantısı düzenledi. Ancak Erdoğan'ın ardından Vajpayee, adımlarının tersine hızla ve kesintisiz konuşmaya başladı.
İngilizce konuşan Vajpaaye konuşmayı Türkçe'ye çevirecek tercümanı beklemeden cümlelerine devam edince, Erdoğan, ‘‘Excuse me’’ diyerek tercümanı gösterdi. Erdoğan tercüman çevirisini bitirince de, Vajpaaye'ye ‘‘Please’’ diyerek konuşmasına devam edebileceğini söyledi.
Erdoğan yine net, kısa bir ‘İngilizce balansı' da 14 Eylül Pazar günü, Bozüyük'te bölünmüş yol temel atma töreninde yaptı.
Törene katılanlar arasında yer alan Japon maslahatgüzar, temel atma sırasında nerede duracağı konusunda tereddüt yaşadı. Başbakan Erdoğan da bunun üzerine Japon konuğunun kolundan tutarak sıcak bir biçimde ‘‘Left, left (sol sol)’’ diyerek, solunu gösterdi.
Tiryaki raconunda liberal eğilimler
AKP'den önce iktidarı paylaşan DSP, MHP ve ANAP liderlerinin kamuoyunun dikkatinden kaçan ortak bir özellikleri var: Sigara tiryakiliği...
Gerçi Bülent Ecevit rahatsızlığı nedeniyle sigarayla arasına mesafe koysa da, onun da eski ortakları Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz gibi sigara ile uzun bir geçmişi, yüklü bir mesaisi var.
İDEOLOJİK FARK
Ancak Bahçeli sigara konusunda da, iki ortağından ‘‘ideolojik' olarak ayrılıyordu.
Bahçeli sigara içerken de muhafazakár, geleneksel bir tutum göstererek, ne Ecevit'in yanında, ne de protokol sıralarına oturduğunda ağzına sigara sürüyordu.
Günde iki pakete yakın Tekel 2000 içen Bahçeli, Ecevit'in, yani bir büyüğünün yanında sigara içmemesini de şu sözlerle açıklamıştı:
‘‘Baba kültürümüz böyle, böyle gördük, yetiştik...’’
Ancak Bahçeli belki yaklaşan MHP kurultayının da efkárı nedeniyle, bu geleneğin ikinci bölümünü bozdu.
Söğüt'te 14 Eylül'de yapılan Ertuğrul Gazi'yi anma törenlerine katılan Bahçeli, protokol tribününde yerini aldı.
PROTOKOLDE DERİN NEFES
Ardından da geçmişte protokolde hiç yapmadığı bir şeyi yaparak, cebinden çıkardığı sigarayı yaktı ve derin nefesler çekti.
Bahçeli sigarasını içerken, objektiflerin pek alışık olmadığı bir görüntü daha sergiledi ve yanında oturan BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile sohbet ederken sık sık gülümsedi.
Geçmişte sert yüz ifadesi ile dikkat çeken, güldüğü pek sık görülmeyen Bahçeli'yi gülümseten neydi?
Kadim dostu sigaranın tadı mıydı, yoksa yolları uzun zaman önce ayrılan eski ülküdaşı Yazıcıoğlu mu?
Bu çözülemedi...
Halkla buluşmada in cin top oynadı
GEÇEN pazartesi günü akşam saatlerinde yargı muhabirleri alışılmadık bir konuda ‘‘hareketlilik’’ yaşadılar. Hareketliliğin nedeni, Adalet Bakanlığı'nın 45 sayılı 15 Eylül tarihli duyurusuydu. Bakanlığın duyurusunda Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in saat 18.10'da ‘‘Halk buluşma toplantısı’’ yapacağı belirtiliyordu. Yargı ve foto muhabirleri hemen harekete geçtiler. Çünkü Çiçek ‘‘halkla buluşma’’ programı ile Adalet Bakanlığı geleneğinde eşine az rastlanır bir uygulamaya imza atıyordu. ‘‘Halkla buluşma’’ mekánı da ilginçti. Buluşma yeri alışılmışın aksine, pazar yeri, miting alanı, spor salonu değil Çankaya Yıldız'da yeni açılan bir mağazanın terasıydı.
Medya mensupları tam saatinde buluşma yerine geldiler. Ama ne Çiçek vardı, ne de halk. Mağaza yöneticilerinin de gayreti ile halkı temsilen gelip sandalyelere oturan şık görünümlü üç beş kişi de bakan gecikince sıkılıp, Ankara'nın sonbaharının etkisiyle de üşüyünce kalkıp gittiler. Gazeteciler de telefonlarına sarılıp Bakan Çiçek'in nerede olduğunu bulmaya çalıştılar. Özel kalemi bakanın nerede olduğu bilmiyordu. Basın müşavirliği ise, ‘‘Biz programını geçtik’’ yanıtını veriyordu. Bir saatlik bekleyişin ardından Bakan Çiçek'in gelmeyeceği sonucuna varan haberciler de terastan ayrıldı. Bakanın programa zamanında gelememesinin nedeni daha sonra ortaya çıktı. Çiçek, göreve geldiğinden beri yaşadığı yoğun çalışma temposu yüzünden ayağından daha doğrusu topuğundan rahatsızlanmıştı.
Ağrı veren bu rahatsızlık nedeniyle Çiçek hastaneye gitti ve halkla buluşmak için ‘‘teras’’a çıkamadı. Ama hastaneden ayrıldıktan Kimlik Mağazası'na bir süre uğrayıp, ardından da Fenerbahçeliler Derneği'ni ziyaret etti.