Cinnah fısıltıları

Güncelleme Tarihi:

Cinnah fısıltıları
Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2003 02:05

Saddamcı Atatürkçüler

IRAK
savaşıyla birlikte Türk kamuoyunda tartışılan yayın organlarından biri de ‘‘Türk Solu’’ gazetesi.

Bu gazete, Atatürkçü Düşünce Kulüpleri Federasyonu adına çıkartılıyor.

Türk Solu, olabilecek en kuvvetli ifadelerle ABD'nin Irak'a karşı saldırısına tavır koyuyor.

Buraya kadar tamam. Türk halkının da ezici çoğunluğu bu saldırıyı onaylamıyor.

Ancak ABD'ye tavır alınırken, bazı garip görüşlerin bu dergide Atatürkçülük adına savunuluyor olması, Atatürkçülük adına açıkça Saddam Hüseyin'e sahip çıkılması, dikkat çekici.

Türk Solu, Irak halkının ‘‘Saddam Hüseyin'e sahip çıktığını’’ ve‘‘Batı tipi bir demokrasi istemediğini’’ belirtiyor.

Bu noktada, Batı tipi parlamenter demokrasiye dönük ağır eleştirilere yer veriyor, bu tip demokrasinin ‘‘özünde sömürgeci ve diktacı olduğunu’’ öne sürüyor Türk Solu.

BATILI DEMOKRASİ İSTEMEK APTALLIK

Daha da ileri giderek, ‘‘Irak halkının Batı tipi bir demokrasiyi istemesinin aptallık olacağını’’ savunuyor.

Sizin anlayacağınız, Batı tipi demokrasi diktacı, ama Saddam Hüseyin rejimi diktacı değil ve demokrat... Ancak en ilginci, dergide ‘‘Saddam Hüseyin rejiminin Irak halkını hiç rahatsız etmediğinin’’ öne sürülebilmiş olması.

Türk Solu, Irak'ta gizli servis merkezlerinde ortaya çıkartılan yüzlerce insana ait iskeletleri herhalde fark etmemiş.

Saddam Hüseyin'in geçmişte kendi halkına karşı kimyasal gaz kullanmış olmasını da muhtemelen unutmuş.

Bir şık daha var: ‘‘Türk Solu’’, galiba bu tür cinayetleri ‘‘rahatsız edici faaliyetler’’ kategorisinde görmüyor.

ATATÜRK YAŞASA SADDAM’I DESTEKLERMİŞ

Saddam Hüseyin
rejimini bu ölçüde sahiplenen Türk Solu, Atatürk ile Saddam Hüseyin arasında paralellikler de kurabiliyor.

Örneğin, ‘‘Saddam, Atatürk'ün değiştirdiği bir dünyada elinden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyor. Atatürk bugün hayatta olsa Saddam'ın yanında olurdu’’ diyor.

Bu görüşlerin aktarılabildiği derginin son sayısına katkıda bulunanlar arasında eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, ünlü şair-yazar Attila İlhan, Prof. Erol Manisalı ve şair Sunay Akın da var.

Neyse ki, Atatürk bugün hayatta değil ve kendisi adına kaleme alınan bu yazıları okumak durumunda kalmıyor.


DERGİDEN İNCİLER

Demokrat Saddam (!)

Saddam kime ne baskı uygulamış söylesenize? Sosyalizmin temel teorisinde devletin varlığı halktan bağımsız bir silahlı ordu gücü ile belirlenir. Ama bakın Saddam halkı silahlandırıyor.

Seçeneği yokmuş

Peki Atatürkçüler? Saddam'ın alternatifi yok, bunu bilin. O da bir Ortadoğulu, siz de! Bugün Saddam'ın alternatifi Irak halkı değil, ABD ve Ortaçağ Kürt aşiretleri!

Iraklılar memnun

Irak'ta hiç de liderinden memnun olmayan bir halk yok. Hele hele Amerikalıları hoşgeldin diye karşılayacak bir halk hiç yok.

Onunla eş tuttular

Doğu'nun demokrasi standartlarını Batı ile karşılaştırırsak yanılırız. Doğu'nun demokrasilerinde liderler, tıpkı Atatürk gibi, tıpkı Arafat gibi ölene kadar başta kalabilirler, bu demokrasi olmamasının değil demokrasi olduğunun kanıtıdır.


Karakalem Selahattin Bey'in Meclis albümü


TEZKERE, bütçe, Anayasa değişikliği derken, TBMM'nin yoğun çalışma temposundan bunalan, Genel Kurulu'nda bazen gece geç saatlere kadar oturmak zorunda kalan milletvekilleri kendilerine nefes aldıracak meşgaleler bulma arayışına giriyorlar. AKP Kars milletvekili Selahattin Beyribey de sıkıntısını karakalem portreler yaparak atmaya çalışıyor. Asıl mesleği itibarıyla ürolog doktor olan Beyribey, Genel Kurul'a bir elinde yasa metinleri, diğer elinde ise kurşun kalem ve resim defteriyle giriyor.

Bir portreyi en fazla beş dakikada çiziyor. Ancak Beyribey'e göre, hazırlık dönemi portreyi çizmekten daha çok zaman alıyor. Önce salonda karakteristik bir sima arıyor. Işık ve kişinin bulunduğu mekán uygunsa yüz hatlarını inceleme süresi 15-20 dakika sürebiliyor. Ardından karalama faslı başlıyor ve en çok 5 dakika sürüyor.

HASSAS ÇİZİM

‘‘Karakalem Beyribey’’
çizimlerde iktidar-muhalefet ayırımı yapmıyor. Beyribey, çalışmasını odaklandığı milletvekiline çaktırmadan yapıyor. En çok kadın milletvekillerini çizmekte zorlanıyor. Çünkü çizim için gerekli inceleme aşamasında, kendi ifadesiyle ‘‘yanlış anlaşılmaktan’’ çekiniyor. Ne de olsa o bir AKP'li...

Beyribey, ‘‘Beni de çiz’’ şeklinde gelen siparişler üzerine çizim yapmaktan hiç mi hiç hoşlanmıyor. Çünkü o zaman çizme özgürlüğünün elinden alındığını düşünüyor.Beyribey, geçenlerde Hürriyet Parlamento Bürosu muhabiri Şehriban Oğhan'la sohbet ederken, ‘‘Neden resme başladınız?’’ sorusunu şöyle yanıtlıyor:

‘‘Ben kendimi ressam olarak görmüyorum. Herkes birini dinlerken elindeki kalemle önündeki káğıda bir şeyler çiziktirir. Kimisi daire yapar, kimisi kare yapıp, içini doldurur. Ben boşu boşuna karalamayayım diye portrelere başladım. Ressam falan da değilim. Sadece kalemi iyi kullanıyorum.’’

Kendisini ressam olarak nitelemese de Beyribey, çalışmalarını bu yıl sonunda TBMM'de sergilemeye hazırlanıyor.

Beyribey, ayrıca herkese hobi geliştirme çağrısında bulunarak, şöyle sesleniyor:

‘‘Hobisi olmayan insan çabuk yaşlanır...’’


Başkan ve adamları


BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan bir ekip adamı. Her yere ekibiyle gidiyor. Ekip halindeki hareket şekli dışarıya da muazzam bir iktidar havası veriyor. Başbakanlık’ta her akşam bu tür görüntüler yaşanıyor. Milletvekilleri, grup başkanvekilleri, korumalar, özel kalem görevlileri, müşavirler hep birlikte iç içe geçerek bir iktidar bütünü oluşturuyor.


Bu simitler kimin


BAŞBAKAN olduktan sonra kendini yoğun bir gündemin içinde bulan Tayyip Erdoğan, bazen kahvaltı yapmaya bile zaman bulamıyor. Oradan oraya koştururken acıkabiliyor. Bu nedenle makam aracında her zaman bir torba içinde Ankara simidi bulunduruluyor. Yukarıdaki simitler geçen cuma Erdoğan Tes-İş Genel Kurulu'na katılırken, makam aracının arka koltuğunda kendisini bekliyordu.


Yerel seçimlerde birlik önerdi


YTP
Genel Başkanı İsmail Cem, 2004 yılında yapılacak yerel seçimlerde sosyal demokrat-demokratik sol parti ve birikimlerin işbirliği yapmasını önerdi. Cem, önerisine gerekçe olarak son seçimlerin galibi olan AKP'nin yerel seçimlerde de şehirleri, ilçeleri, beldeleri de ‘‘egemenliği altına almasına’’ imkan verilecek olmasını gösterdi.

Cem'in önerisine göre ortak bir slogan ve yeni bir tanım altında birleşecek partiler, her seçim bölgesinde tek bir belediye başkan adayı çıkaracak. Aday olan belediye başkan adayı kendi partisi adına seçimlere katılacak ancak ortak paydayı ifade eden ortak bir tanımla toplumun önüne çıkacak ve propagandalarını bu ortak tanım için yapacak.

Belediye meclisi adayları da tüm parti ve bağımsızların katılımıyla belirlenebilecek. Ayrıca halen belediye başkanlığını yürüten bir kişi işbirliği içindeki bir partidense, kural olarak adaylığa yine aynı kişi gösterilecek.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!