Cinnah fısıltıları

Güncelleme Tarihi:

Cinnah fısıltıları
Oluşturulma Tarihi: Ocak 06, 2003 01:57

80 büyükelçi ipten döndü

Geçen perşembe günü yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış ile Maliye Bakanı Kemal Unakıtan arasında küçük çapta bir krize sahne oluyordu.

Maliye Bakanı, IMF ile yapılan anlaşma çerçevesinde kamuda yapılacak personel tasarrufu için hazırlanan çalışmayı Bakanlar Kurulu'na getirdi.

Buna göre, istisna olarak gösterilen bakanlık ve kamu kuruluşları dışındaki bakanlıklarda yaşı 60'ı tamamlamış olan kamu görevlileri otomatik olarak emekliye sevk edilecekti.

İstisna kuruluşlar arasında sağlık ve Milli Eğitim personeli, Emniyet örgütü ve Milli İstihbarat Teşkilatı personeli sayılmıştı.

Dışişleri Bakanlığı ise istisna dışı tutulmuştu.

Taslak aynen kabul edilirse ve yasalaşırsa, Dışişleri Bakanlığı'nda yaklaşık 80 büyükelçinin otomatik olarak emekli edilmesi gerekebilecekti.

Bu, Türk Hariciyesi'nin bütün kalbur üstü diplomatlarının tasfiye olması, neredeyse bütün önemli merkezlerdeki büyükelçilerin emekliye sevk edilmesi sonucunu doğuracaktı.

GÜL'DEN İNCE MESAJ

QDışişleri Bakanı Yaşar Yakış, bakanlığının istisna dışı tutulmasına oldukça kuvvetli ifadelerle itiraz etti, Dışişleri'nin Türk bürokrasisinde en özel uzmanlık gerektiren birimlerin başında geldiğini anlattı.

Başbakan Abdullah Gül, Yakış'ı dinledikten sonra Maliye Bakanı Unakıtan'a dönerek, ‘‘Sayın Bakan'ın görüşlerini dinlediniz herhalde’’ diye sordu.

Bu, ‘‘Yakış'a katılıyorum’’ mesajını içeriyordu.

Böylelikle 80 büyükelçinin tasfiyesi önlenmiş oldu. Bu durumda Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu, BM Daimi Delegesi Ümit Pamir ve Madrid Büyükelçisi Volkan Vural'ın emekli olmaları gerekmeyecek.

Yeni Londra Büyükelçisi Akın Alptuna, Londra'ya gidebilecek. Murat Sungar AB Genel Sekreterliği görevine başlayabilecek.

Müsteşar Uğur Ziyal'in bir yıl sonra emekli olması gerekmeyecek.


Milli Gazete’yi O da çağırmadı


GENELKURMAY Başkanlığı Genel Sekreteri Tümgeneral Aslan Güner'in çarşamba akşamı Gazi Orduevi'nde düzenleyeceği basın kokteylinde Genelkurmay'ın geleneksel akreditasyon uygulamasının sürecek olması İslamcı basında yine tepki yarattı.

İslamcı kesimin bazı etkin yazarları, ‘‘ayırımcılık yapılıyor’’ gerekçesiyle Genelkurmay'a yüklendiler.

Akreditasyon uygulamasından, Zaman, Yeni Şafak, Vakit ve Milli Gazete gibi yayın organlarının Genelkurmay'a davet edilmemesi anlaşılıyor.

Gelgelelim, Başbakan Abdullah Gül'ün geçen pazartesi günü gazetelerin genel yayın yönetmenleri için düzenlediği basın toplantısında da bazı özel tercihler kullanması bu eleştirileri boşlukta bıraktı.

Çünkü Gül, Necmettin Erbakan'ın liderliğindeki SP'nin yayın organı olarak bilinen Milli Gazete'yi de akreditasyon dışı bırakmıştı.

Keza tirajı Başbakanlık Konutu'na davet edilen gazetelerin çoğundan fazla olmasına karşılık Gözcü Gazetesi de muhtemelen hükümet aleyhindeki yayınları nedeniyle akreditasyon dışı tutulmuştu.

Asıl ilginç olan, Milli Gazete'nin davet edilmemesine çok alınması ve yaptığı yayınla Başbakan Gül'ü topa tutmasıydı.

NE FARKINIZ VAR?

Milli Gazete ‘‘Yasakçılardan ne farkınız var?’’ başlığını atarak, şöyle dedi:

‘‘Hükümetin icraatlarındaki yanlışları eleştiren tek yayın organı olan gazetemiz bu toplantıya davet edilmedi. Yıllardır Genelkurmay Başkanlığı'nın ‘akredite olmadıkları' gerekçesiyle çağırmadığı Vakit, Yeni Şafak gibi gazeteler toplantıya çağırılırken, aynı akrediteye tabi tutulan Milli Gazete bu defa Başbakan Gül'den veto yedi.’’

Milli Gazete, Gül’ün Genelkurmay ile aynı çizgiye geldiği sonucuna varmıştı.

Üstelik Abdullah Gül, Erbakan Hoca'nın müridi olduğu günlerde Milli Gazete'nin manşetlerinden inmezdi.


Batum’agelen yıldırım telgraf


TÜRKİYE'nin Batum Başkonsolosu Hüseyin Avni Karslıoğlu, Çankaya Köşkü'nün yeni hükümete vize verdiği 18 Kasım günü Batum'un 18 kilometre kuzeyindeki Pali Limanı'ndaydı.

Türk savaş gemilerinin limana yaptıkları ziyaret dolayısıyla düzenlenen törenlerde başkonsolos olarak başrolü oynuyordu.

O sırada Boşkonsolosluk'tan gelen bir telefonda, kendisine Ankara'dan bir yıldırım telgrafın geldiği ve danışmalar için hemen merkeze çağrıldığı bildirildi.

Önce Gürcistan'la ilişkilerde kritik bir durumun ortaya çıktığını düşündü Karslıoğlu.

Eşi ve iki çocuğunu Batum'da bırakıp, Sarp kapısından Türkiye'ye giriş yaparak Trabzon üzerinden Ankara'ya geldi.

Danışma çağrısının hikmeti de anlaşıldı.

Karslıoğlu, 19 Kasım Salı günü yeni Başbakan Abdullah Gül'ün Özel Kalem Müdürü olarak göreve başladı.

Başbakan Gül'ün hangi tercihle Karslıoğlu'na yöneldiği açıklık kazanmış değil.

Karslıoğlu Gül'ü, 1990'lı yılların başlarında kendisi dönemin Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin'in Özel Kalem Müdürlüğü'nü yaparken Gül'ün Bakan'a yaptığı ziyaretler sırasında tanımış.

ÇETİN'DEN ÖVGÜ

Bir de 1996 yılında Refah-Yol döneminde Gül Devlet Bakanı olarak görev yaparken, Karslıoğlu Doğu Avrupa Dairesi Başkanı olarak kendisine bir brifing vermiş. Ondan sonra da bir temasları olmamış.

Hatta, bu göreve getirildiğinde eski patronu Hikmet Çetin'i arayıp ‘‘Beni siz mi önerdiniz?’’ diye sormuş. Çetin'den ‘‘Hayır’’ yanıtı almış.

Çetin, eski Özel Kalem Müdürü Karslıoğlu için son derece övücü ifadeler kullanıyor ve ‘‘İşini çok ciddiye alan, çalışkan, iyi bir özel kalem müdürü idi. Sanırım 1.5 yıl kadar birlikte çalıştık. Hüseyin Avni, tam bir görev adamıdır’’ diyor.

Karslıoğlu (46), Dışişleri'ndeki çoğunluk gibi Mülkiye mezunu. Yozgat doğumlu olan Karslıoğlu, Ankara Cumhuriyet Lisesi ve ardından Mülkiye'yi bitirdikten sonra 1982 yılında Dışişleri'ne girmiş. İlk görev yeri, İstihbarat Dairesi.

Yurtdışı görevleri arasında Tahran, Sydney, Birleşmiş Milletler ve Oslo bulunuyor. Karslıoğlu, Osla Büyükelçiliği'nde ‘‘iki numara’’ olarak görev yaparken, 2001 yılında Batum Başkonsolosluğu'na atanmış.

SINIR ÖTESİ EĞİTİM

Batum Başkonsolosluğu'na atanınca, ilkokul yaşına gelen oğlu Mehmet Ali'nin okul durumu ciddi bir sorun olarak ortaya çıkmış.

Bulunan formülle, oğlu Mehmet Ali, her gün 23 kilometre yol kat ederek, Sarp sınır kapısını geçip Artvin'in Kemalpaşa Beldesi'ndeki ilköğretim okuluna gitmeye başlamış.

Karslıoğlu, Batum'da görev yaptığı sırada sık sık karavanına binerek Doğu Karadeniz'i dağ tepe demeden dolaşmış. En önemli hobileri, doğa fotoğrafçılığı ve kaligrafi.

Karslıoğlu, disiplinli bir özel kalem müdürü olarak dikkat çekiyor. En önemli çabası, Başbakan Gül'ün yoğun randevu trafiğini kontrol edip, Başbakan'a çalışabilmesi için süre yaratabilmek.

Ziyaretçiye verilen süre bittiğinde içeride kim olursa olsun girip sürenin bittiğini hatırlatacak kadar da inisiyatif kullanan bir özel kalem müdürü.

Şu anki en önemli önceliği sömestr tatili geldiğinde, 18 Kasım'da Batum'da bıraktığı eşi ve çocuklarını Türkiye'ye getirebilmek.


ANAP'ın kasası tamtakır


ANAP'ın yeni genel başkanı önümüzdeki hafta sonunda belli olacak.

Yeni ANAP liderinin partiyi toparlayıp toparlayamayacağı bilinmiyor.

Ancak, deyim yerindeyse kasası tamtakır bir parti devralacağı çok iyi biliniyor.

Çünkü, bir dönemler müteahhitlerin özel ilgisine mazhar olan Türkiye'nin en zengin partisi, bugünlerde tarihinin en büyük mali krizini yaşıyor.

Partinin seçimlerden önce 30 trilyon liraya kadar ulaştığı öne sürülen bütçesi, 1.5 trilyona kadar düşmüş durumda.

Üstelik, paranın nereye gittiği, nasıl harcandığı konusunda parti içinde büyük bir huzursuzluk yaşanıyor.

Partinin en son hazine yardımında 11 trilyon lira aldığı biliniyor.

Eski yönetim, bu yardımla birlikte bütün kaynağın 15 trilyona çıktığını ve bu paranın neredeyse tümünün seçimde harcandığını belirtiyor.

Ancak, bazı ANAP'lılar, bu yardımla birlikte partinin kasasındaki paranın 30 trilyona kadar çıktığını iddia edip, ortaya bazı sorular atıyorlar.

Para meselesini yeni yönetim halledecek.

Ancak ANAP'ın kadrolu 36 personelin işine son vermesi, genel merkezdeki telefonların şehirlerarası görüşmelere kapanması, fazla araçların satışa çıkarılması partideki mali krizin büyüklüğünü yeterince gösteriyor.

Galiba ‘‘müflis’’ ANAP'ın da sonunda Türkiye gibi IMF'ye gitmesi gerekecek.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!