Çınarlılar patlama anını anlattı

Güncelleme Tarihi:

Çınarlılar patlama anını anlattı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 15, 2016 16:45

Çınar’da bir ton bomba ile gerçekleştirilen saldırının ardından ilçe yaralarını sarmaya çalışıyor. Saldırının gerçekleştiği mahallede yaşayanları patlamanın yaşandığı 'kıyamet anı'nı anlattı.

Haberin Devamı

Al Jazeera'den Abdülkadir Konuksever, Diyarbakır Çınarlı'yı savaş alanına çeviren saldırının ardından bölgede yaşayanlarla konuştu. O patlamanın ardından yaşanan çatışmayı, komşularıyla birlikte binanın merdivenlerinin bulunduğu boşlukta savuşturan Sabiha Özcan, gözünden yaralanmış eşi Erkan ile birlikte 40 dakika çıkamamış dışarıya.

“Eşim yaralanmıştı ve kanaması vardı. Evin duvarları çöktüğü için kalamazdık. Çıkıp merdivenlerin üzerine çöktük. Komşularım da gelmişti ve çatışmaların dinmesini bekledik. Sesler kesilince dışarı çıktık. Her taraf alt üst olmuştu, gelen ambulanslara koşarak eşimi hastaneye yetiştirdik. Bakın evime, her şeyim ortada ve parçalanmış durumda. Bakın bu perdedeki kan eşime ait. Bir tek evladıma bir şey olmadığı için şükrediyorum. Allah aşkına yeter artık, artık yeter, gerçekten yorulduk, bunaldık ve kaldıramıyoruz. Bu işi yapanları kınıyorum, bizlere de günah, bizlere de...” 

Haberin Devamı

‘Polis ve eşi alevler içinde aşağı atladılar’

Nuran Öztepe saldırıya uğrayan polis lojmanlarına bakan evde yaşıyor. Hayatta kalmasını sağlayan, evlerinin taştan yapılmış duvarları. Patlamanın şiddeti büyük hasar verse de taş duvarları yıkılmamış. Öztepe polis lojmanlarında gördüğü şey ile şoka girmiş. 

“Bir şeyler atıştırmak için mutfağa girmiştim. Patlama ile birlikte yere yığıldım. Pencere yerinden çıkıp kafama düştü. Başımdan yaralandım. Deprem oluyor zannettim. Tüp patlamış da olabilirdi. Her taraf karanlık olduğundan bir şey de göremiyordum. Bağırmaya başladım, ‘anne kurtarın beni’ dedim. Zorlayarak mutfak kapısını açtım, annemin olduğu tarafa gittim. Birden lojmanların olduğu tarafı gördüm. Alev içindeydi, polislerin eşleri yardım çığlıkları atıyordu. Bir polis ve eşini gördüm, ikisi de alevler içindeydiler. Önce söndürmeye çalıştılar, sonra ikisi birden birinci kattan kendilerini aşağıya attılar. Kendimizden çok onların durumuna üzüldüm, şoka girdim olanlar karşısında. Ambulans sesleri gelmeye başlayınca çıkarak onlara ulaşıp, hastaneye gittik. Lütfen yüzümün fotoğrafını çekmeyin, yüzümden de yaralandım.”

Haberin Devamı



‘Yetmedi mi artık, daha ne kadar ölecek insanlar?’

Mehmet Nuri Kopçak saldırıda yaralananlardan. 58 yaşındaki Kopçak, saldırı olduğunda torunu ile birlikte televizyon izliyormuş. Duvar üzerlerine yıkılmış. 'Evde çocuklarım ve torunlarımla televizyon izliyorduk. Patlamayı duymadan önce duvarlar patladı. Üzerimize geldi. Sarılıp torunumu korumaya çalışırken kafamdan yaralandım. Dışarısı yatışınca, çıktım. Savaş alanı gibiydi. Her taraftan çığlıklar, sesler yükseliyordu. Yazık, günah daha ne kadar ölecek insanlar, daha kaç kişi ölecek? Kimseler ölmesin artık.”

‘Belâ gelip bizi buldu’

Şeyhmus Açıkgöz, patlamada çöken evinin altından kendi çabasıyla çıkmış. O şanslı, ancak ağabeyi ve iki yeğeni için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Açıkgöz: “Patlama ile birlikte her taraf karardı. Evimiz olduğu gibi başımıza çöktü. Benim bulunduğum taraf tam çökmemişti. Sağımı solumu kontrol ettim, yaram yoktu. Sürünerek dışarı çıktım. Baktığımda ağabeyimin olduğu tarafın tamamen çöktüğünü gördüm. Ağabeyim bakkal, kendi halinde insanlarız, siyasetle falan işimiz yok. Ama belâ gelip bizi buldu. Ağabeyim Lokman ve yeğenlerim Murat Alper ile Ecrin öldüler. Sadık Efe hâlâ hastanede. Biz de cenazemizi defnettikten sonra taziyemizi kurduk. Perişan durumdayız, üç günlük dünyanın kime ne faydası var ki bu kadar kan döküyorlar? Olan hep bize oluyor."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!