Güncelleme Tarihi:
Financial Times’ta “China blurs bipolar view of the world” başlığıyla yayımlanan haber analizde, Çin’in dünya ekonomileri üzerindeki ağırlığını artırdığının dünya genelinde kabul edilmeye başladığına dikkat çekilirken, Çinli liderlerin ABD Başkanı Barack Obama’ya, Başkan’ın bu hafta Asya’ya düzenlendiği gezide sergiledikleri tavırların bu durumu oldukça net bir şekilde örneklediği belirtildi.
Haber analizde ayrıca insanların, kişi başına düşen milli gelirin 3 bin 200 dolar olduğu bir ülkenin ki bu oran Irak’ın kişi başına düşen milli gelirinden biraz daha yüksek bir rakama denk geliyor, her geçen gün belirli endüstri ve piyasalarda dünya liderliğine yaklaştığını fark ettiklerinin altı çizildi.
YENİ SÜPER GÜÇ ÇİN?
Çin’in ABD’nin en büyük kredi vereni olduğu biliniyor. Bununla birlikte, bu yıl Çin’de ABD’de satılandan daha fazla otomobil satıldı ve Çin Sanayi ve Ticaret Bankası (ICBC) piyasa değeri açısından dünyanın en büyük bankası haline geldi.
Bununla birlikte, bu yılın sonlarında ya da 2010 yılında Çin ekonomisi Japonya’yı geride bırakıp, dünyanın en büyük ikinci ekonomisine dönüşecek. İhracat açısından Çin yılın ilk yarısında Almanya’yı geride bırakıp, dünya lideri konumuna yükseldi. Piyasa değeri açısından, Çin borsaları, Tokyo Borsasını geçti ve New York Borsası’ndan sonra dünyada ikinci sıraya yükseldi. Yılın ilk yarısında, Çin dünyanın bir numaralı altın alıcısı unvanını Hindistan’ın elinden aldı.
Dünyanın en çok karbondioksit salınımı yapan ülkesi olduğu için Çin yenilenebilir enerji üretiminde de dünyanın bir numaralı ülkesi oldu. Çin aynı zamanda, ABD haricinde ar-ge çalışmalarına en fazla para harcayan ülke. Bununla birlikte telekomünikasyon ekipmanları geliştiren Çinli Huawei şirketi 2008’de Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’ne (WIPO) en fazla patent başvurusunda bulunan şirket oldu.
HÂLÂ GELİŞMEKTE OLAN ÜLKE Mİ?
Çin’in dünya sıralamalarında zirveyi zorladığı alanların listesi her geçen gün biraz daha artıyor. Bu durum güç tanımlarımızı sorgulamamıza neden oluyor. Halihazırda gelişmiş ülkelere yön veren bir ülke daha ne kadar gelişmekte olabilir?
Çin’in gücünü yeniden değerlendirmek, sadece yatırımcılar için değil diğer gelişmekte olan ülkeler içinde önemli. Küresel mali kriz de gelişmiş ile gelişmekte olan ülkeler sınırlamasının sorgulanmasına neden oldu. Kriz sürecinde birçok gelişmiş ülkenin ekonomik görünümleri büyük çaplı ulusal borçlanmalarla boğuşurken, gelişmekte olan birçok ülke krizden oldukça başarılı bir şekilde çıkmayı başardı.
Çin bu konu da liderdi; kriz sürecinde dünyanın diğer ucunda nasıl zengin bir ülkeye yaratabileceğini herkese gösterdi. Öte yandan Çin’in birçok Afrika ülkesiyle yakın ticari ilişkiler geliştirmesi, büyük Asya kıtasının ekonomik hareketlilik yaşanan bir kıtaya dönüşme potansiyelinin olduğunu gösteriyor.
Çin'in Afrika ile bu tür bir iş birliğine girmesi diğer BRIC ülkelerinin hareketleriyle birlikte, Afrika’nın dünya ekonomisinde etkin olmasını sağlayabilir.
Bu gerçekler, dünyanın artık bizim bildiğimizden farklı bir şekilde döndüğünü gösteriyor. Birçok gelişmekte olan ülke, dünyanın en fakir kıtasında dünya ekonomisinin büyümesini tetikliyor. Gelişmiş unvanına sahip ülkeler ise kendi ülkelerindeki sorunları çözmeye çalışıyor.
Uluslararası Para Fonu (IMF)’dan gelen rakamlara göre, Çin bu yıl Afrika’nın en büyük ticaret ortağı olma konusunda ABD’yi geride bırakabilir. 2009’un ilk yarısında, ABD ile Afrika’nın ticaret hacmi yüzde 35.64’lük bir daralmayla, 39.34 milyar dolara geriledi.
Geçen sene aynı dönemde iki ülke arasındaki ticaret hacmi 61.13 milyar dolardı. Çin’in Afrika kıtasıyla olan ticaret hacmi ise 2008’in ilk yarısında 48 milyar dolarken, bu yılın ilk yarısında 37.1 milyar dolara geriledi. Önümüzdeki beş yıl içinde, Çin’in Afrika ile ticaret konusunda ABD’yi geride bırakacağı söylenebilir.