Bahri KARATAŞ / DHA
Oluşturulma Tarihi: Mart 14, 2011 00:00
İzmir’de, asistan doktor Tuğba Yılmaz ve babasını bıçaklamaktan ağırlaştırılmış ömür boyu ve 13 yıl hapis cezası istemiyle yargılanan Mehmet Barış Baş’ın ruh sağlığı raporu, akli dengesinin yerinde olduğunu gösterdi. Baş, aşkına yanıt vermeyen Yılmaz’ın çalıştığı hastaneyi basmak ve ‘zincirleme tehdit’le de suçlanıyor.
İZMİR Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli, 25 yaşındaki asistan Dr. Tuğba Yılmaz ve emekli öğretmen babası, 57 yaşındaki Cengiz Yılmaz’ı bıçakladığı iddiasıyla tutuklanan 31 yaşındaki Mehmet Barış Baş, ağırlaştırılmış ömür boyu ve 13 yıl hapis cezası istemiyle yargılanmaya başlandı. İlk duruşmada, Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nden mahkemeye gönderilen raporda, Baş’ın akli dengesinin yerinde olduğu belirtildi. Tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüs ile zincirleme tehdit ve hakaretle suçlanan Baş, İzmir 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk ifadesinde, Tuğba Yılmaz’ı, babasının bıçakladığını öne sürdü.
‘Para istedim nişanı bozdu’
Hakime kantin işlettiğini, aylık gelirinin 9 bin TL ve bekar olduğunu, ilk eşinden 8 yaşında bir kızı olduğunu belirten Mehmet Barış Baş, şunları anlattı: “Tuğba Erzincan’da görev yaparken Facebook’ta tanıştık. İzmir’de göreve başladıktan sonra görüştük ve sadece öpüştük. Daha sonra yüzük taktık. Kazandığım paraları lüks lokantalarda Tuğba ile harcadım. Ben para isteyince nişanın bozulduğunu söyledi, telefonlara çıkmadı. İki şişe rakı içtim. Evlerinin çatısında sızdım. Cengiz Bey’le, Tuğba evden çıktı. Cengiz Bey, kırmızı maket bıçağı çıkardı. Elinden alıp attım. Cengiz Bey, tahta saplı bir bıçak daha çıkardı. Solak olduğu için, bizi ayırmaya çalışan Tuğba’nın sol koltuk altına sapladı. Tuğba yere düştü. Bıçağı almaya çalıştım. Bıçağı refleksle sallarken Tuğba’nın karnına geldi. Bıçağı da alıp kaçtım.”
‘Devlet beni korumadı’
Tuğba Yılmaz ise, Baş’la ilişkisini kollarında gördüğü ve “Anti sosyal kişilik bozukluğu bulunanlardakine benzer” dediği çizgiler ve yalanları üzerine bitirmek istediğini belirterek, şunları anlattı: “5 ay sürekli tehdit etti. Hastaneyi bastı. Şikayetçi oldum, fakat devlet beni korumuyordu. Korkudan hastaneye babam götürüp getiriyordu. Söz kesme olayı baskısıyla, zorla oldu. Olay günü elinde sarı saplı büyükçe bir bıçak vardı. Beni sol omuzumdan tutup bıçağı sapladı. Midem tamamen dışardaydı.
‘Ailemiz mahvoldu’
Yere düştüm. Boğuşma sırasında babam da bıçaklandı. İkinci kez bana bıçağı sapladı. Sonra, ayağı ile kafama bastı. Polis sirenini duyunca kaçtı. Post travmatik stres bozukluğu hastası oldum. Babam da aynı hastalıktan tedavi görüyor. Ailemiz mahvoldu.”