Güncelleme Tarihi:
Her hikayenin ardında farklı gerçekler olabilir. Acaba gerçekler her zaman ‘‘medyanın sunduğu’’ gibi midir?
Medya günümüzde gerçekten de çok önemli bir güç... Bazen çıkması muhtemel savaşları engelliyor, bazen hükümet deviren skandalları ortaya çıkarıyor. Artık medyanın kanlı savaşları naklen yayınlaması bile alışıldık bir durum haline geldi.
Yunanlı usta yönetmen Costa Gavras'ın son filmi Mad City (Çılgın Şehir) medyanın çok tartışılan bu 'güc'ü üzerine etkileyici bir çalışma. Ölümsüz, Kayıp gibi siyasal içerikli yapımlara imzasını atan Gavras bu kez medya dünyasına çevirmiş kamerasını.
Çılgın Şehir, sadece konusuyla değil oyuncu kadrosuyla da ilgi çekici bir yapım. Başrollerdeki Dustin Hoffman ve John Travolta filmi deyim yerindeyse 'sürükleyip götürüyorlar.'' Onlara Alan Alda, Mia Kirshner ve Robert Prosky eşlik ediyor.
Dustin Hoffman filmde, aşırı hırsı yüzünden New York'taki işini kaybedip küçük bir kasabada çalışmak zorunda kalan yetenekli TV muhabiri Max'i canlandırıyor. Tek isteği Madeline adlı bu küçük kasabadan kurtulup, New Yok'a geri dönmektir. Bunun için de yapması gereken şey mesleği gereği 'bomba gibi' bir haber yakalamaktır.
Bunun için fazla beklemesi gerekmez. Günün birinde gerçekten de 'bomba gibi' bir haber yakalar. Üstelik sadece yakalamak değil haberin içinde bulur kendini. Röportaj için Doğal Tarih Müzesi'ne gider Max. Tesadüf eseri işini geri isteyen bir başkası, müzenin eski güvenik görevlisi Sam de oradadır. Patronuyla konuşmayı başaramaz ve bir anda silahını çıkarır. Bu Max için bulunmaz bir haberdir. Hem Sam'in hem de Max'in kafasında tek bir düşünce vardır 'bu kez doğruyu yapıp, oyunu kazanmak.'
SENARYO GAZETECİLERİN
Olayı canlı olarak yayınlayan Max, kaybettiği kariyerini yeniden yakalayacak, Sam da silahı elinde tuttuğu sürece herkes onu dinleyecektir. Ama araya televizyon kameraları girer. Hem Max, hem de Sam, olayı kendi doğrularına göre yorumlamaya başlarlar. Bu noktadan sonra, kameranın yansıttığının ne kadar gerçek olduğu tartışması ortaya çıkar.
Çılgın Şehir'in senaryosu iki gazeteciye, Tom Matthews ve Eric Wiliams'a ait. İkili, senaryoyu yazmaya 1993 yılında başlamış. Amaçları, medyanın, geçeğin ne kadarını yansıttığını tartışmakmış. ‘‘Biri kameranın önünde durur, dünyada olup biteni anlatır. Biz de öylece dinleriz. Kameranın önündeki şahıs hakkında ne biliriz? Bize gerçekleri mi veriyorlar yoksa öyküyü sulandırıp saptırıyorlar mı? Elbette her öykünün ardında farklı gerçekler vardır ve biz sadece bize sunulanı görürüz’’ diyor Matthews...
Gazeteci Max'i canlandıran Hoffman, rolüne hazırlanmak için pek çok haberciyle ilgili onlarca video seyretmiş ama tam olarak hiçbirini örnek almamış. ‘‘Televizyonlar bugün gazetelerle yarışıyor. Bu nedenle onlara izleyici sağlayacak haberlere ihtiyaçları var’’ diyor Hoffman.
Travolta da rolünün zorlu hatlarını çizebilecek önemli bir oyuncu. Kendisi de senaryoyu okuduktan sonra ‘‘Bence tüm insanlar özünde iyidir ama bazen kötü sonuçlar doğuran davranışlarda bulunabilirler. Bu, hepimizin içindeki ahlak ve ahlaksızlık. Sam'in kafası karışık. Bakması gereken bir ailesi var ve işinden kovuluyor. Tabii, tepkisi çok büyük oluyor.’’ diyor rolü hakkında.
Çekimler öncesinde Hoffman, Gavras ve Kopelson TV muhabiri olarak 20 yıl CBS'de görev yapan Roberta Hollander ile çalışmış. Mia Kirshner ise haftalarca Los Angeles KCAL haber kameramanı Kris Smith ile çalışmış.
Acımasız doğada aşk
Bu yılın en çok konuşulan filmlerinden biri olan Altı Gün Yedi Gece ülkemizde de gösterime giriyor. Yönetmenliğini Ivan Reitman'ın yaptığı filmin bu kadar tartışma konusu olmasının sebebi ise başroldeki Anne Heche. Bir hemcinsine deliler gibi aşık olduğunu, Hollywood'un acımasız ve basmakalıp yapımcılarından bile korkmadan açıklayan Heche... Cinsel tercihi yüzünden daha da önemlisi bunu açıkça ortaya koyduğu için rolünü kaybetme tehlikesiyle karşılaşan Heche, Altı Gün Yedi Gece'de beyazperdenin en çekici erkek oyuncularından biri olan Harrison Ford'la birlikte oynuyor.
Tüm söylentiler bir yana, filmin konusu da oldukça sürükleyici. Altı Gün Yedi Gece acımasız doğa koşullarının biraraya getirdiği bir kadınla bir erkeğin öyküsünü anlatıyor. Bir adadan ötekine yolcu taşıyarak kolay para kazanma yolunu seçmiş bir kargo pilotu...Bu tropikal cennette harika bir tatil yapma umutlarıyla adaya gelmiş New York'lu bir dergi editörü... Doğa bir gün bu iki insana öyle bir oyun oynar ki, hayattan beklentileri tümüyle farklı olan bu erkekle bu kadın ansızın patlayan bir fırtına sonucunda kargo uçağının düşmesiyle birlikte kendilerini ıssız bir adada başbaşa bulurlar. Birbirlerine karşı gösterecek sabırları yoktur ve kendilerini bekleyen tehlikelere göğüs germek zorundadırlar.
DOĞAL PLATO
Senaryosunu Michael Browning'in yazdığı filmin çekimleri, sessiz sinema döneminden bu yana pek çok filmin doğal seti olan Hawaii'deki Kauai adasında yapılmış. Yapımcılar, White Heat, South Pacific, Blue Pacific, Blue Hawai, Jurrasic Park, The Lost World, Outbreak ve Mighty Joe Young'ın da bulunduğu 50'nin üzerinde dev prodüksiyona evsahipliği yapan bu adanın, tropikal bir mekan gerektiren 6 Gün 7 Gece filmi için ideal bulmuşlar.
Dumanlar arasında can pazarı
DEAN Semler'in yönetmenliğini yaptığı Ateş Fırtınası, sıcak yaz günlerinde bu kez de yangın ateşiyle yakacak seyirciyi. Film, ABD itfaiyesinin özel bir birimi olan ve 'Dumana Atlayanlar' olarak adlandırılan bir grup insan üzerine kurulu. Özellikle heyecanlı aksiyon filmlerinden hoşlananların keyifle izleyeceği Ateş Fırtınası'nda Howie Long, Scott Glen, William Forstyhe, Suzy Amis ve Christianne Hirt önemli rolleri paylaşıyor.