Oluşturulma Tarihi: Kasım 11, 2001 00:00
Nurhan Atasoy: Yaptığı her araştırma, yazdığı her kitap dünya çapında Prof. Dr. Nurhan Atasoy (68), bütün bilim insanları gibi tuhaf biri. 42 yıl her gün Topkapı Sarayı'na gidip Osmanlı hayatı ile ilgili araştırma yapan birine tuhaf denmez de ne denir? ‘‘Sanat tarihçisi demek hamal ve fotoğrafçı demektir’’ diyen, babasının ona bıraktığı evi satarak araştırmalarına konu olabilecek her türlü tarihi parçanın fotoğrafını çekmek için fotoğraf makinesi alan, padişahların giydiği kaftanların üşenmeyip patronlarını çıkaran, Edebiyat Fakültesi'nin dekanlığını yapan, Anadolu Medeniyetleri sergisini açan o. Kapısını çalmayan yok. Ferzan Özpetek
film yaparken, Orhan Pamuk kitabını yazarken kendisinden feyz almışlar. Arada da dünya çapında 15 kitap çıkarmayı başaran bir çılgın profesör. Kitapları sadece bilgide değil kiloda da ağır: En az 4-5 kilo. İznik, Otağ-ı Hümayun en bilinen kitapları. Nurhan Atasoy eskilerini aratmayacak yeni bir kitap çıkarttı. Adı, İpek. Tam 11 yılda hazırlanmış. Çünkü bütün dünyadaki Osmanlı kumaşlarına ulaşmak hiç de kolay olmamış. 20 ülkede, 70 müze, 30 manastır ve kiliseyi gezip Osmanlı kumaşlarına ulaşmış. Bu araştırmayı yaptığını öğrenenler Türk motifleri olan kumaşları fiyatı artacak diye toplamaya başlamışlar. Türkiye Ekonomi Bankası (TEB)'nın sponsorluğunu yaptığı bu kitap İngiltere'de İngilizce ve Türkçe olarak basıldı. Ve hálá bilime kazandıracak o kadar çok malzemesi var ki.. Yeter ki bu çalışmaları destekleyecek bilimseverler ortaya çıksın.
ATATÃœRK KÃœTÃœPHANEDEN KÄ°TAP ÖDÃœNÇ ALIRMIÅžFatih çok kültürlüymüş. OkuduÄŸu kitaplar insana dehÅŸet veriyor. Bu yüzden Fatih'le Atatürk'ü birbirine çok benzetiyorum. Atatürk'ün kütüphaneden aldığı kitapların listesini görünce aÄŸzım açık kaldı. Åžimdi benim diyen bilim adamının yeni yeni keÅŸfettiÄŸi kitapları o zamanlarda okumuÅŸ. Ãœstelik cumhurbaÅŸkanı olarak kitapları ödünç alıyor sonra geri veriyormuÅŸ kütüphaneye.Osmanlı'nın süsüne en düşkün padiÅŸahı kimdi?- Deli Ä°brahim ve Kanuni en süslüsüydü. Deli Ä°brahim bir yıl içinde 70 kaftan ısmarlamış kendisine. Kanuni'nin ise 90'a yakın kaftanı varmış. Ama onun padiÅŸahlık dönemi uzun sürmüştü.Osmanlı'daki seks hayatı hakkında çeÅŸitli tevatürler var. Saraydaki seks hayatının temeli neydi?- Büyük ölçüde eÅŸcinsellik var. Geçen gün yazmalardan birine bakıyordum. Ä°htiyar bir adam gencin yanağını sıkıyor. Gencin yüzü de pembe pembe olmuÅŸ. Bir hocamla Nuruosmaniye kütüphanesine gitmiÅŸtik. At meydanı ile ilgili bir yazmayı okumasını rica ettim. Hoca okumaya baÅŸlayınca, ‘‘ne olur yavaÅŸ okuyun’’ diye yalvardım. O kadar açık saçıktı ki kütüphaneden kovulmaktan korktum. At meydanının güzel delikanlılarını anlatıyor, ‘‘Bir güzel vardı ki dudakları içki masasına meze olurdu’’ diyor. PadiÅŸahların çok kadını var ama erkeklerden de hoÅŸlanıyorlar. Mesela 3. Osman ayakkabılarının altına yürürken çok ses çıkarsın, haremdeki kadınlar ayak seslerini duyup kaçsınlar diye demir çaktırmış. O kadar nefret edermiÅŸ kadınlardan. Bu iliÅŸkileri herkes kabul etsin. Bingo! Nurtopu gibi milliyetçi düşmanlarınız olacak artık. Onlar buna çok karşı çıkıyorlar biliyorsunuz deÄŸil mi?- Karşı çıkanlar gelsin göstereyim minyatürleri. Onlar bir ideal belirliyorlar, bu idealin arasına hiç acabayı sokmuyorlar. Gerçekleri kabul etsinler. Beni en cezbeden padiÅŸah Fatih Sultan Mehmet'tir. Sizin ki kim?- Fatih müthiÅŸ bir sultan. Düşünsenize Ä°stanbul gibi bir ÅŸehri fethediyor ama portresini gül koklarken yaptırıyor. 16.yy'daki düğmeler saÄŸdan sola mıydı, soldan saÄŸa mıydı diye sorsam bilirsiniz ama Tarkan'ı Sibel Can'ı biliyor musunuz?- SaÄŸdan solaydı. Tarkan'ı torunlarımdan dolayı biliyorum.Ama siz evli deÄŸilsiniz, nasıl torunlarınız oluyor. Hem niye evlenmediniz? - Ablamın üç çocuÄŸuna da ben baktım. Bir elimde kızım daktiloda makale yazardım. Elimin sallantısından mışıl mışıl uyurdu. Benim gibi deliye kimse tahammül etmezdi ki evleneyim! Çocuk derseniz hazır var. Türkiye'de bilimle uÄŸraÅŸanlar niçin para kazanamıyor?- Para kazanabilir. O ayrı bir yol. Kafanızı ya bilime tam vereceksiniz ya da nasıl para kazanırım diye düşüneceksiniz. Ä°kisi birarada olmuyor.Bunun için isyan etmediniz mi hiç?- Arada bir isyan ediyorum. Yazdığım kitaplardan küçük telifler aldım ama hepsi geldiÄŸi gibi yine bilim için gitti. Siz hiç eÄŸlenmez misiniz?- EÄŸlenirim. Sinemaya gidiyorum. ÅžiÅŸkoluÄŸuma bakıp bir iliÅŸki kurmayın ama Çikolata filmi harikaydı. Postacı çok güzeldi. Sizce siz sizden sonra nasıl anılacaksınız?- Oturdu, çalıştı çalıştı kitap yazdı. Bir de torunlarıyla uÄŸraÅŸtı diyecekler. Bir tanesi okula baÅŸlamıştı, Ali ata bak yazıyor. Bir yazdı, iki yazdı, sıkıldı. Birden kafasını kaldırdı Çadır kitabıma baktı. ‘‘Nene o kitabı sen nasıl yazdın ya?’’ dedi. Takdir etti beni. Bir de ünlü müyüm diye çok merak ediyor. Emirgan parkında gidiyoruz bağırıyor bana, ‘‘Nurhan Atasoy, Nurhan Atasoy.’’ Ne oluyor dedim. ‘‘Nene sus mahsus bağırıyorum. Seni duysunlar gelip senden imza alsınlar diye baÄŸrıyorum’’ dedi. Fakat kimse aldırış etmeyince çok bozuldu. ÅžAH’IN ELÄ°NÄ° SIKAN ZÄ°BÄ°DÄ° BENDÄ°MÄ°ran sanatı kongresi yapılıyordu. Çok gençtim, kılkuyruktum. Bütün büyük hocalar da davetliydi. Åžah ve Åžahbanu bir resepsiyon veriyordu. Almanya, Hollanda, Ä°ngiltere her yerden çok meÅŸhur bilim adamları vardı. Türk heyetine sıra geldi. Hocalarım kendisine Farsça bir ÅŸeyler söyledi. Åžah zaten herkese sadece gülümsüyor hiç konuÅŸmuyordu. Sıra bana geldi. Elini sıktığımda, aÄŸzımdan bir ÅŸey çıktı. Adam durdu. Siz Ä°stanbul'dan mı yoksa Ankara'dan mısınız, ne çalışıyorsunuz, diye sordu, sonra gitti. Millet nasıl haset ve merakla bakıyor. Sonra bir arkadaşıma itiraf ettim. Herkes reverans verirken ben elimi uzattım, nasılsınız dedim. Åžah da kim bu zibidi diye merak etti herhalde. O yüzden konuÅŸtu benle. Ben de kimseye söylemedim. Sır olarak sakladım bu zamana kadar. OSMANLI DESENLERÄ°NÄ° KEŞİŞE ÇEKTÄ°RDÄ°MPolonya'da, Osmanlı kumaşından yapılmış elbiselerin olduÄŸunu öğrendiÄŸim erkekler manastırına gittik. Ama kesinlikle sokmuyorlar. Genç bir keÅŸiÅŸe ‘‘FotoÄŸraf çekmeyi bilir misin’’ dedim. ‘‘Hayır’’ dedi. ‘‘Öğrenmek ister misin’’ diye sorup hemen öğretmeye baÅŸladım. İçerisi karanlıktır diye eline bir de fener verip, ‘‘Işığı bir elinle tut sonra da bas makineye’’ dedim. Gitti 45 dakika sonra hiç elbise yok diye geldi. Bu sefer sen duvarın tamamını çek diye yalvardım. Bir saat sonra geldi, makineyi verdi. Bastırmak için koÅŸtum. Bir baktım kumaşı duvar kağıdı gibi kaplamışlar. Aynı desenden sonsuz miktarda film çekmiÅŸiz yani.KRALİÇE ELÄ°ZABETH'Ä° NASIL ÇİŞE GÖNDERDÄ°M?Kraliçe Elizabeth Türkiye'ye gelmiÅŸti, Topkapı Sarayı'nı ben gezdiriyorum. Kadıncağız hep gülümseyen bir maske. Bir ara ‘‘yazık, ÅŸimdi bu kadıncağızın çiÅŸi gelse söyleyemez. Ne zor bu iÅŸler’’ diye aklımdan geçirdim. Geziden sonra Konyalı Restaurant'ta bir ziyafet verilecekti. Kraliçe'ye nazikçe ‘‘elinizi yıkamak ister misiniz’’ diye sordum. Kadın o anda maskeyi attı. Etrafında ne kadar düşes varsa çağırdı ve tuvalete gitti. Kadını çok mutlu ettim. Â
button