"Çilenin coğrafyası"

Güncelleme Tarihi:

Çilenin coğrafyası
Oluşturulma Tarihi: Mart 08, 2007 00:00

Kadın üzerine araştırmalar yapan eğitimci-yazar Neşe Doster'in kadınların tacizden dayağa, fuhuştan namus cinayetine kadar yaşadıkları çeşitli sorunları konu alan “Çilenin Coğrafyası Yok” adlı kitabı piyasaya çıktı.

Daha önce de “Öğretmenin Günlüğü”, Fransız bilim adamı Dr. Bernard Caporal'la yazdığı “Kemalizm'de ve Kemalizm Sonrası Türk Kadını” ve “Kadınlara Dair Akılda Kalanlar” adlı kitaplarıyla kadın sorunlarına eğilen Doster,  kitabında sömürü, baskı, töre ve şiddetin kıskacındaki kadınları anlatmaya çalıştığını söyledi.

30 yıldır kadın sorunlarıyla uğraştığını anlatan Doster, “Kadınların sorunları bir türlü çözülemedi. İşsizlik, açlık, yoksulluk, umutsuzluk, kaynamayan tencere ve yanmayan ocak kol kola girip, kadının göğsünün tam ortasına çöktüğü sürece, bu sorunun dumanı hep tütecek, bu ve benzeri kitaplar hep yazılacaktır” dedi.

Son kitabında da, kadınların dünyada ve Türkiye'de yaşadığı sorunları yer yer anı, tanıklık, izlenim şeklinde, yer yer de bilimsel veri ve istatistiklere dayandırarak ortaya koyduğunu belirten Doster, şunları kaydetti:

“Kadın bazen erken bir ölümün ardından yaktığı ağıtlarla seslenir insanlığa. Bazen isyan çığlıklarıyla çevrenin suskunluğunu bozar. Bazen işkence, savaş ve yoksulluk onu sokaklara döker.

Bazen de iletişimsizliğe, ilgisizliğe, sevgisizliğe tepkisini dönüşü olmayan bir yolu seçerek ifade eder. O, Afrika'nın ilkelliğinde, Afganistan'ın yoksulluğunda, Anadolu'nun çaresizliğinde hep aynı acıyı çeker. Adını da, yolunu da, dilini de bilmediği hem cinsleriyle birlikte. Acı çeken kadının milliyeti yoktur.”

KİTAPTAN

Yaşamları bir, dünyaları ayrı kadınların; her yerde tacize uğradığı, dayak yediği, fuhuşa zorlandığı, namus uğruna can verdiği, sağlıksız ortamlarda doğum yaptığı, istenmeyen gebeliği sonlandırmak için ilkel yollara başvurduğu, doğum öncesi ve sonrası sağlık hizmeti alamadığını ortaya koyan kitapta, aile içi şiddete dikkat çekildi.

Dünyada her 2 kadından 1'inin dövüldüğü, Türkiye'de kadınların yüzde 97'sinin aile içi şiddet gördüğü vurgulanan kitapta, “Türk erkeklerinin yüzde 45'i, itaat etmemesi halinde kadına dayağı hak olarak görüyor” denildi.

Dünyadan da örneklerin verildiği kitapta, aile içi şiddetin yoğun yaşandığı bir ülke olan Fransa'da, 1 yıl içinde 113 kadının eşi veya sevgilisi tarafından öldürüldüğü dile getirildi.

Türk toplumunun ana dertlerinden birinin de töre cinayetleri olduğuna işaret edilen kitapta, töre ve namus cinayetlerini araştırma komisyonlarında cinayet nedenleri olarak “açık giyinme, erkeklerle konuşma, ailenin istemediği kişilerle evlenme, izinsiz dışarı çıkma ve dilin uzun olması”nın yer aldığı belirtildi. Kitapta, konuyla ilgili şunlar kaydedildi:
“Türkiye'de 2000-2005 yılları arasında 1091 töre cinayeti işlenmiştir. Şüphelilerin doğum yerleri dağılımına göre ilk sırayı, yüzde 24 ile Güneydoğu Anadolu bölgesi almıştır. Dünyada bu sayı yılda 5 bin kişi civarındadır. Töre cinayetleri sadece Güneydoğu Anadolu'nun sorunu değildir. Bu cinayetler İspanya, Brezilya, Hindistan ve İsrail'de de işlenmektedir.”

Son yıllarda Türkiye'de kadın intiharlarında artış görüldüğü, “15, 34 ve 45 yaşın en çok intihar edilen yaş olarak dikkati çektiği” ifade edilen kitapta, ”İntiharı seçenler aile baskılarına, koca tekmelerine, kardeş yumruklarına göz açan, borçlu doğan ve borçlu ölenlerdir. İntihar, bir bakıma kadının sesini ölümle duyurmaya çalışmasıdır” denildi.

KADINLAR İŞE, ERKEKLER GÜZELE BAKIYOR”

Türkiye'de kadınların yaklaşık yüzde 95'inin evleneceği erkeğin “işinin olmasına” önem verirken, bekar erkeklerin yarısının “kadında güzellik” aradığına vurgu yapılan kitapta, evlilikte görücü usulünün de hala yaygın olduğu kaydedildi.
Dünyadaki işlerin 3'te 2'sini kadınların yaptığı, buna karşın dünya gelirlerinin yüzde 15'ine, mülkiyet haklarının ise yüzde 5'ine sahip olduğu ifade edilen kitapta, Türkiye'de çalışabilir her 4 kadından 1'inin çalıştığı, bu oranla AB ülkeleri arasında son sırada yer aldığı dile getirildi.

Kitapta, “Yıllar önce Duygu Asena 'kadının adı yok' diyordu. Oysa yanılıyor, kadının adı var. Ücretsiz aile işçiliğinde yüzde 53 ile var. Yoğun emek ve az getiride, aile işletmelerinde ücretsiz çalışmada ve tarımda var” ifadelerine yer verildi.

ATASÖZLERİNDE DÜNYA TURU

Gelişmiş batı ülkelerinde bile bazı atasözlerinin kadını horladığı ve aşağıladığı vurgulanan kitapta, İtalya'dan “Kadınlara, eşeklere, cevizlere insafsız bir el gerekir”, Almanya'dan “Kadınların şekli melek, kalbi yılan, kafası da eşek gibidir”, Yunanistan'dan da “Üç büyük kötülük vardır; deniz, yangın, kadın” şeklindeki atasözlerinden örnekler verildi.

Ayrıca Türkiye'de de aşağılanma taşıyan “eksik etek, kan ayak, kız kurusu, ev yıkan, kaşık düşmanı” gibi sözcüklerin de hep kadınlara gönderme yaptığı ifade edildi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!