Güncelleme Tarihi:
- “Karantina sürecinin herkes için zorlayıcı etkileri olabilir. Bu durum çok doğal. Ancak tam kapanma döneminde, evdeki zamanı nispeten daha rahat ve keyifli geçirmemiz de mümkün.
AYNI ANDA YEMEK, UYUMAK ŞART DEĞİL
- Kapalı kalma psikolojisiyle çiftlerden biri, kendi bireysel alanına daha çok ihtiyaç duyarak sosyalleşmeden, iletişimden kaçınabilir. Diğeri ise tam tersi davranarak daha yoğun iletişime, paylaşıma ihtiyaç duyabilir. Doğrusu, yanlışı olmayan bir konu bu.
- O yüzden çiftler, ihtiyaçlarını açıkça belirtmeli, birbirlerinin taleplerine saygılı olmalı. Örneğin herkes aynı anda uyanmak ya da yemek zorunda değil. Ancak çiftler, 'Ben çok istemesem bile, eşim buna ihtiyaç duyduğu için bir öğünümü onunla yiyebilirim’ düşüncesiyle hareket edebilmeli.
- Her gün çok verimli geçmeyebilir. Böyle bir durumda, 'Ben hayattan geri kalıyorum’ kaygısı yaşanmamalı. Elbette bu durum sürekli bir hal alırsa, o zaman sorun var demektir.
- Uyanma, iş ve yemek saatleri gibi konularda bedenin alıştığı düzeni sürdürmek; aşırı yorgunluk, halsizlik, uykusuzluk gibi zorlukların önüne geçebilir. Bu nedenle alışılan rutine mümkün olduğunca devam edilmeli. Örneğin her gün spor yapan bir kişi, ev içinde de kendisine hareket aktivitesi oluşturmalı. Bedenin alışkın olduğu düzene devam etmek, ruhsal olarak koruyucu bir faktördür.
ÇOLUK ÇOCUK AKTİVİTE
- Karantina sürecinin en gerekli unsurlarından biri ‘paylaşımda bulunmak’. Çocuk sahibi çiftler, bu konuda daha fazla alternatife sahip. Çocuğu da dahil ederek hep birlikte oyun oynamak, ortak zevke hitap eden aktivitelerde bulunmak, aile içindeki ilişkiyi güçlendirir. Hamur işi ya da boya yapmak, evdeki fazla eşyaları ayrıştırmak, oyuncakların artık oynanmayanlarını birlikte ayırmak gibi aktiviteler faydalı olacaktır.
- Hayatın koşturmacası içinde en yakın dostlardan uzak kalındığı da düşünülerek, günün bir kısmını onlarla iletişim kurmaya ayırmak da psikolojiye iyi gelecektir.”