Güncelleme Tarihi:
Almanya’ya ihraç edilen biberlerde zirai ilaç kalıntısı bulunmasıyla başlayan tartışmada her kafadan bir ses çıkıyor. Uzmanlar soframızdaki sebzelerin sağlığa zararlı ilaç kalıntıları içerdiğini belirtirken Tarım ve Köyişleri Bakanı ‘iddilar asılsız, bunu ortaya atan ithal şebekelerdir’ diyor.Antalya İhracatçılar Birliği Başkanı Ercan Boztepe’nin verdiği bilgilere göre yurtdışında ürün denetimleri şöyle yapılıyor:
İlgili kurumlara bağlı ekipler tarım ürünlerinin satıldığı dükkanlardan belirli bir miktar numune alarak laboratuvarlarda ilaç kalıntısı testlerinden geçiriyor. Yapılan analizlerde standartların üstünde ilaç kalıntısına rastlanırsa numenin alındığı dükkana geri dönülüyor. Eğer ürün hala tezgahtaysa toplanarak imha ediliyor, satılmış ve bitmişse ürünün nereden alındığı belirlenerek iz sürülüyor . Sırasıyla toptancıya ve üreticiye ulaşılıyor.
Zehirli ilaç tartışmasında kimse gerçeği bilmiyor çünkü Türkiye’de devlet tarım ürünleriyle ilgili denetim ve analiz yapmıyor.
Sadece yurtdışına ihraç edilen ürünler denetleniyor, daha doğrusu ‘gözden geçiriliyor’. İhraç edilecek ürünlerinşekil olarak standartlara uyup uymadığı Dış Ticaret Müsteşarlığı denetmenleri tarafından kontrol ediliyor. Ardından tarım il veya ilçe müdürlüğü tarafından sağlık sertifikası alınıyor.
Bu sertifika laboratuvarlarda analiz yapılmadan gözle yapılan inceleme sonucunda ürünlerde hastalık olup olmadığına bakılarak veriliyor.İthalatçı ülkenin istemesi durumunda bazı ilaç kalıntısı analizleri yapılıyor. Ancak Türkiye’de bulunan az sayıdaki laboratuvarların uluslararası standartta olmadığı belirtiliyor.
BAKANLIK TOPU ÇİFTÇİLERE ATTI
Tarım Bakanlığı yetkilileri, zirai ilaç ve hormon kullanımı konusunda eğitim programları düzenlediklerini ancak belirlenen kurallara uyulmadığını belirterek topu çiftçilere atıyor. Pamuk ya da tütün üretiminde kullanılması gereken bir ilacın domates üretiminde kullanıldığına dikkat çeken yetkililer uygulamada ne yapılabileceği sorusuna ise “tamamıyla çiftçinin vicdanına kalmış” yanıtını veriyor.
Bir başka yetkilinin sözleri ise soframızdaki tehlikenin boyutlarını tüm açıklığıyla ortaya koyuyor:
“Doğruyu söylemek gerekirse ben bu sene henüz çilek almaya cesaret edemedim.”
Antalya İhracatçılar Birliği Başkanı Ercan Boztepe,ihracat sırasında ortaya çıkan bu gerçeğin öncelikle halkının sağlığını tehdit etttiğini belirterek yaş meyve sebze üretiminin sadece yüzde 3’ünün ihraç edildiğini, yüzde 97’sinin Türkiye’de tüketildiğini vurguluyor.
Boztepe, Türkiye’de gerekli yasaların çıkarılması ve ilaç kalıntısı denetimlerinin yapılması gerektiğini belirterek acilen önlem alınmadığı takdirde hem ihracatın durma noktasına geleceğini hem de zehir yemeye devam edeceğimizi söylüyor.
İlaçlı sebze konusunda ilk uyarı 2001 yılında Antalya İhracatçılar Birliği tarafından yapıldı.
Aralık ayında bir basın toplantısı yapılarak Antalya İhracatçılar Birliği’ne üye bir firma tarafından Fransa’ya ihraç edilen biberlerin satışına Fransız yetkililer tarafından izin verilmediği duyuruldu.
Fransa’da analize tabii tutulan biberlerde ‘methamidophos’ adlı ilaç kalıntısı tespit edildiği belirtilerek hem kamuoyu hem de üreticiler uyarıldı ve AB ülkelerine ihracatın tehlikeye girebileceği belirtildi.
Yaşanan gelişmelerin ardından bu yıl Almanya’ya ihraç edilen biberlerde de kansorejen etkisi olan ‘methamidophos’ bulundu. Türk biberlerinde yapılan 15 gıda kontrolünün 14’ünde limitlerin üzerinde ilaç kalıntısı tespit edildi.
Üstelik kabul edilebilir limitlerin neredeyse 50 kat aşıldığı saptandı. AB’nin üst limit kabul ettiği ‘methamidophos’ miktarı 0.01mg/kg iken Türk biberlerinde bu rakam 0.04 ile 0.51 mg/kg olarak saptandı. Bu gelişmelerin ardından Almanya Meyve Ticareti Birliği kendi üyelerine bir uyarı yazısı göndererek Türk biberlerinde limitlerin üzerinde ilaç kalıntısı tespit edildiğini duyurdu.