Güncelleme Tarihi:
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmada, tutuklu sanıklar Albay Dursun Çiçek, avukat Serdar Öztürk, Ufuk Akkaya ve Mehmet Deniz Yıldırım hazır bulundu.
“İrtica ile Mücadele Eylem Planı” davasının tutuklu sanığı Dursun Çiçek, çapraz sorgusunda psikolojik harekat ile ilgili yöneltilen sorular üzerine “Psikolojik harekat; Mehmetçiklere, subay ve astsubaylara yönelik yıpratma çalışmaları var. Bunlara karşı gerçekleri açıklamak yanlış izlenimleri önlemek için bilgilendirme, bilinçlendirme görevi” dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada üye hakim Hüsnü Çalmuk, çapraz sorgusu yapılan Çiçek'ten mesleki hayatına ilişkin bilgi vermesini istedi.
Çiçek de, öncelikle hafta sonu bazı gazetelerde “Çiçek suçu itiraf etti” diye haberlerin çıktığını belirterek, “Ben suçsuzluğumu itiraf ettim. Böyle bir sahte planı hazırlamadığımı ifade ettim. Malum medya bildiğini yazmaya devam ediyor. Hukuk devletinde karşınızda sanık olarak bulunuyorum. Mahkemenin yapabileceği varsa yapmasını istirham ediyorum” dedi.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görev yaptığını, 6 bin kişilik alaya 3 yıl komuta ettiğini, Arnavutluk'ta halkla ilişkiler subayı olarak çalıştığını, 2004 yılında da Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesinde şube müdürü olarak çalıştığını belirten Çiçek, 17 Hazirandan sonra bu birimden ayrıldığını, 7 Eylül 2009'dan itibaren de Deniz Kuvvetlerinde görev yaptığını kaydetti.
Biriminde yaptığı bazı çalışmalarını anlatan Çiçek, Şubat Soğuğu adlı dizide İrtica ile Mücadele Eylem Planı belgesindeki her maddenin bölüm halinde yer aldığını tespit ettiklerini ifade etti.
Çiçek, dindar insanlara baskı yapıldığının temalar halinde dizide işlendiğini, bunları internetten indirerek komutanlarına arz ettiklerini söyledi.
Hüsnü Çalmuk'un sorusu üzerine NATO'yla ilgili görevleri nedeniyle her yıl bir kez yurt dışına çıktığını belirten Çiçek, psikolojik harekatla ilgili seminerler için Türkiye'yi temsilen 2 kez ABD'ye, bir kez Almanya'ya son olarak da Kanada'ya gittiğini bildirdi.
Eğitim gören oğlunu ziyaret için ailesiyle birlikte ABD'ye, yeğeninin düğünü için de Almanya'ya gittiklerini ifade eden Çiçek'e Ergenekon davası sanıklarından herhangi biriyle aynı uçakta seyahat edip etmediği soruldu. Çiçek de, hiçbiriyle tanışmadığını, uçakta da karşılaşmadığını dile getirdi.
PONTUS-ERMENİ İDDİALARI
Çiçek, Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesinin isminin 2005 yılına dek Psikolojik Harekat Daire Başkanlığı olduğunu ifade etti.
Hakim Çalmuk'un “Psikolojik harekattan ne anlamamız gerekiyor?” şeklindeki sorusuna Çiçek, “Mehmetçiklere, subay ve astsubaylara yönelik yıpratma çalışmaları var. Bunlara karşı gerçekleri açıklamak yanlış izlenimleri önlemek için bilgilendirme, bilinçlendirme görevi. Komutanlarımızın bu konularda yapacağı konuşma metinlerini hazırlamalarında yardımcı oluruz” yanıtını verdi.
Psikolojik harekat konusunda yaptığı son çalışmayı anlatan Çiçek, “Ermeni, Pontus sorunu var. Asker olarak Afganistan ve NATO'da temsil ediliyoruz. Buralarda görev alacak personele eğitim verdik” dedi.
Hüsnü Çalmuk'un “'Somut olarak size görev verildi mi?” sorusuna Çiçek, “İçişleri Bakanlığı ile yapılan Pontus iddialarına karşı çalışma grubu var. Üç ayda bir toplanırlar. Subay olarak ben katıldım. Ermeni iddialarına ilişkin iç ve dış medyayı takip ettim. Devletin daha doğru politika yapması için destek verdik” yanıtını verdi.
“BEYAZ PROPAGANDA YAPIYORUZ”
İddianameye konu olan internet siteleri hakkında bilgi veren Çiçek, internet sitelerinin altyapısının Milli Savunma Bakanlığının ihalesiyle kurulduğunu söyledi.
Görevli olduğu şubenin 'Türkses' adlı bir sitesi olduğunu, sitede Ermeni iddialarına ilişkin gerçek bilgilerin belgelerle yayınlandığını ifade eden Çiçek, bu sitelerin yayıncısının Ortadoğu Bilişim Şirketi olduğunu söyledi.
Çiçek, sitede Pontus ve Ermeni konularındaki gerçekleri açıkladıklarını dile getirerek, bu görevlerin devletin ilgili kurumları tarafından kendilerine verildiğini anlattı.
Çalmuk'un “Psikolojik harekat uzmanlığınız nedir?” sorusuna da Çiçek, Psikolojik harekat diye bir sınıfın olmadığını, oryantasyon kursundan sonra bu alanda çalışmaya başladıklarını belirtti.
Eğitimi, rütbesi ve dünyayı takip ettiği için bu bölüme atandığını söyleyen Çiçek, “Psikolojik harekat sanki mikrop, virüs. Dağa çıkmanın kötülüklerini anlatmak da psikolojik harekattır” dedi.
Psikolojik harekatın bilgilendirme anlamına geldiğini ifade eden Çiçek, psikolojik harekatta yüzde yüz doğru bilgileri verdiklerini, “beyaz propaganda” yaptıklarını kaydetti.
“Bu birimin üstüne gittiler, dağa çıkışlar artıyor” diyen Çiçek, “Genelkurmay bu işe meraklı değil. Okuma yazma, sağlık taramaları yapıyor. Silah eğitimini bırakıp, askere okuma yazma kursu veriyoruz” diye konuştu.
Çiçek, psikolojik harekattaki görevinin yurt dışıyla ilgili olduğunu ifade etti.
Çiçek'in avukatı Celal Ülgen bu yöndeki sorulara itiraz ederek, “Bu sorular savcılar tarafından gerektiğinde Genelkurmay Başkanlığına gizli olarak sorulabilecek şeyler. Ülke gerçekleriyle ilgili olabileceğinden müvekkilim bir çoğuna yanıt veremeyebilir. Bu soruların muhatabı Genelkurmay Başkanlığıdır” dedi.
Çalmuk da, Çiçek'in Genelkurmay Başkanlığının sözcüsü olmadığını belirterek, “Ben şahsi fikrini soruyorum. Bu işin uzmanısınız çünkü” dedi.
"HEDEF SEÇİLMENİZ KİMİN İŞİNE YARAR?”
Çalmuk, Çiçek hakkında bir ihbar yazısı olduğunu hatırlatarak, “Bunun kurum içinden çıktığı değerlendirilirse sizin hedef seçilmeniz kimin işine yarar?” diye sordu.
Çiçek de, şunları kaydetti:
“İnsan olarak hiç kimseye kötülük yapmadım. Kimsenin de beni hedef alacak komplo içine gireceğini sanmıyorum. Dursun Çiçek görevlerinden dolayı sevilen biri. Araştıran, okuyan, yurt dışı basını bilen, bu bilgilerini en icra köşede görev yapan subaya dağıtmaya çabalayan bir subay. Silahlı Kuvvetleri içinde bilinen ilk 3 albayın içine girerim. Kara Harp Okulundan gelen deniz piyadeyim. Kara ve Deniz Kuvvetlerinde de beni tanımayan çok azdır. İrtica konusu Dursun Çiçek'in konusu değil. Bunu herkes biliyor. Niye böyle yanlış yapılıyor? Bilgi Destek Dairesinde denizci olan tek şube müdürü Dursun Çiçek. Tutuklananların yarısı denizci. Denizcilerin güncel şeylerden haberi yoktur. Gemilerde seyir halinde olduklarından siyasi gelişmelerden bihaberler. Karadeniz'de, Doğu Akdeniz'de milli duruş sergileyen denizcilerdir. Hasdal'da bulunan 18 kişiden 13'ü denizci. Bu senaryoyu yazanlar denizcileri hedefe koymuşlardır.”
Çiçek, 28 Şubat sonrasında belge sızdırdığı gerekçesiyle yargılanan Onbaşı Kadir Sarmusak'a dikkat çekerek, “28 Şubatta yaşananlar var. Bir kurumun tepkisini çekmiş, yargılanan istihbarat başkanın yazdığı kitaplarda intikamın alınacağı yazıyordu. Bunlara yorumluyorum. Tek denizci benim. İsmimin maksatlı yazıldığını düşünüyorum” diye konuştu.
Taraf gazetesinde yer alan sivil toplum örgütleriyle ilgili “Andıç” konusuna ilişkin de Çiçek, “Böyle bir çalışma yapılmadı. Emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt da konuyu takip etti. Böyle bir çalışmanın yapılmadığını söyledi. Soruşturuldum ve hakkımda işlem yapılmadı” şeklinde konuştu.
ÖZTÜRK’E 54, AKKAYA’YA 55,5 YIL
Silivri Cezaevi'nde tutuklu olan Avukat Serdar Öztürk'ün “Açıklanması yasaklanan gizli ebilgileri temin Etme, devletin savaş imkanlarının tehlikeye sokulması, silahlı terör örgütüne üye olma, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme amacı dışında kullanma, hile ile alma çalma, ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurmaö suçlarından 27 yıldan 54 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması isteniyor. Yine Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Ulusal Kanal istihbarat şefi Ufuk Akkaya'nın “Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, silahlı terör örgütüne üye olma, hukuka aykırı olarak kişiler verileri kaydetmek, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma hile ile alma, çalma, kayda alınan konuşmaların basın, yayın yoluyla yayınlanmasıö suçlarından 27 yıl 3 ay'dan 55,5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep ediliyor.
MİTÇİ ÖZEL’E 15 YIL
İddianamenin, tutuklu sanıklarından Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Deniz Yıldırım'ın “Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt etmek, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek, devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak, silahlı terör örgütüne üye olma, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme amacı dışında kullanma ve hile ile çalmaö suçlarından 27 yıldan 57 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması isteniyor. İddianamede Bedrettin Dalan'a operasyon konusunda bilgi verdiği öne sürülen MİT İzmir Bölge Başkanı Özel Yılmaz, Dalan'ın özel kalem müdürü İlhami Ümit Handan'ın “Silahlı terör örgütüne üye olmakö suçundan 7,5'şar yıldan 15'er yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları talep ediliyor.