Çiçek'ten Bakanlar Kurulu sonrası açıklama

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Toplantıda ilk olarak, dünyadaki ekonomik krize paralel olarak Türkiye'deki gelişmeleri ele aldıklarını belirten Çiçek, muhtelif zamanlarda da yapıldığı üzere konuyu yakinen takip ettiklerini söyledi. Çiçek, “Bunu iş dünyasının, vatandaşlarımızın bilmesi için ifade ediyorum. Daha bu kriz lafları telaffuz edildiği günden beri bu konuyu biz ilgili arkadaşlarımız, sayın Başbakanımız yakinen takip etmektedir” dedi.

Bu tür krizlerin bir psikolojik boyutu olduğunu belirten Cemil Çiçek, “Her olayı kendi çerçevesi ve hudutları içerisinde değerlendirmediğinizde olduğundan çok daha fazla olumsuz tesir vatandaşa yansır” diye konuştu. Çiçek, o nedenle bu tür toplantıların bazen basına kapalı yapıldığını anlattı.

Bundan sonra bu konuyu daha açık, daha yakın takip etmiş olacaklarını belirten Çiçek, “En başta iş dünyamız olmak üzere herkesin, kimsenin başka türlü bir değerlendirme veya başka türlü anlamalara yol açabilecek hususlardan kaçınmasında fayda var” diye konuştu.

TERÖR

Toplantıda ikinci olarak yine Türkiye'nin en önemli gündem maddelerinden terör konusunu ele aldıklarını ifade eden Çiçek, yine hükümetin yakından takip ettiği, gündeminde tuttuğu ve devletin ilgili birimleriyle beraber sık sık gündeme aldıkları bir konu olduğunu kaydetti.

Çiçek, “Bundan sonra şöyle bir yöntem takip edeceğiz; Bakanlar Kurulu toplantısını 15 günde bir yapacağız. Bakanlar Kurulu'nun yapılmadığı hafta da Sayın Başbakanımız başkanlığında her iki konuyla ilgili bakanların ve ilgili birimlerin katıldığı, daha dar kapsamlı daha verimli bir çalışma imkanı bulabilmek için bu toplantılar yapılmış olacaktır. Hem ekonomi hem de terör” diye konuştu.

Zaten terörle ilgili toplantılar yapıldığını, ekonomiyle ilgili yapılan toplantılar da olduğunu söyleyen Çiçek, “Bunları daha düzenli, periyodik hale getirmiş olacağız” dedi.

GİRİŞİMCİ BİLGİ SİSTEMİ

Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, toplantıda ayrıca Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan'ın, iş dünyasının uzunca bir zamandan beri dile getirdiği, “Sanayi Envanteri” yeni adıyla “Girişimci Bilgi Sistemi” konusuyla ilgili bilgi verdiğini aktardı.

Bu konudaki çalışmaların 1 yılı aşkın süredir devam ettiğini anlatan Çiçek, Bakan Çağlayan'ın Bakanlar Kurulu'na bu konuda taslak bir bilgi sunduğunu kaydetti. Çiçek, Türkiye'de yatırım yapacak, iş kuracak kişilere lazım olan bilgilerin bütün yönleriyle verilmesi gerektiğini vurguladı.

Çiçek, bu bilgilerin, şu bakanlıkta veya bu genel müdürlükte bulunduğunu, ancak bilgilerin hepsinin derlenip girişimcinin hizmetine sunulması için bu envanter çalışmasının yapıldığını anlattı. Çiçek, “İlk defa olarak böylece, Türkiye'nin sanayi kapasitesi, envanteri girişimcinin hizmetine sunulmuş olacak” diye konuştu.
Sonuçlarla ilgili değerlendirme yapıldığını, çalışmaların devam ettiğini ifade eden Cemil Çiçek, akabinde bir kısım yasal ve kurumsal düzenlemeler yapılması gerekeceğini de söyledi.

Hükümet Sözcüsü Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, “En başta Merkezi Irak Hükümeti olmak üzere yetkililerden taleplerimiz var, beklentilerimiz var. Daha yakın bir işbirliği yapılmasını arzu ediyoruz. Verilen sözlerin sözde kalmamasını arzu ediyoruz” dedi.

Cemil Çiçek, “Bugün Kuzey Irak kaynaklı basına yansıyan haberler oldu.

Mesut Barzani ile yarın Türk Dışişleri'nden bir heyetin görüşeceği şeklinde. Bu

görüşmelerde hangi mesajlar verilecek?” sorusu üzerine şunları söyledi:

“Tüm dünyada tabiatıyla bu terör saldırıları büyük ölçüde Irak'ın kuzeyinden vuku bulduğu için en başta merkezi Irak Hükümeti olmak üzere yetkililerden taleplerimiz var, beklentilerimiz var. Daha yakın bir işbirliği yapılmasını arzu ediyoruz. Verilen sözlerin sözde kalmamasını arzu ediyoruz. Çünkü bu terör örgütü hem Irak'la ilişkilerimize zarar veriyor hem de bölgenin istikrarı açısından olumsuz tesirler icra ediyor. O nedenle beklentilerimizi biz kamuoyu önünde açıkça ifade etmeye çalıştık. O talepler çerçevesinde kiminle görüşüyorsak görüşmelerimiz onunla ilgilidir. Ümit ederiz ki ortaya çıkan gelişmeler bu taleplerimizin ne ölçüde haklı olduğunun anlaşılmasına yardımcı olur. Beyandan çok eyleme dönük tedbirleri Türkiye görmek istiyor.”

BAKANLAR KURULU 15 GÜNDE BİR TOPLANACAK

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının 15 günde bir yapılmasına ilişkin bir soru üzerine, “Bakanlar Kurulu'nun yapılmadığı hafta Sayın Başbakan hem ekonomik konularla ilgili, hem terörle mücadele konusunda ihtiyaç hasılında sadece ilgili bakanların katılacağı toplantılar yapacak” dedi.

Böylece bu konuların daha yakından takip edileceğini belirten Çiçek, toplantılara katılacak yetkililerin ise ihtiyaca göre belirleneceğini söyledi.

Bazen kurumun en başındaki yetkili kişinin bazen de kurum adına bir başka temsilcinin toplantılara katılabileceğini ifade eden Çiçek, “Bunu şimdiden sınırlamanın bir önemi yok. Kimlerin katılacağından ziyade konunun önemi sebebiyle konuya vurgu yapıyoruz. Demek ki ekonomi de terör de bundan sonra bizim açımızdan daha yakın bir takip altında değerlendirme konusu olacaktır. Şahıslara takılıp kalırsak doğru olmaz. Herkesin başka türlü faaliyetleri de var” diye konuştu.

Cemil Çiçek, yarın yapılacak Terörle Mücadele Değerlendirme Toplantısı'nda yeni bir yol haritası belirlenip belirlenmeyeceğine ilişkin soruyu yanıtlarken de şunları söyledi:

“Bu işlerde 'ille de karardır, şu tarihte bitsin, bitecek' diye bir sınırlandırma yapmak bence doğru değil. Önemli bir konu. Geçtiğimiz hafta bu değerlendirmeleri yaptık. Yarın da gündemimizdeki konuları katılanlar biliyor bu çerçevede bir değerlendirme daha yapacağız. Bitiyorsa mesele yok, bitmiyorsa bu toplantıları sürdürebiliriz. O yarın ki gelişmelere bağlı.”

“BAZEN MERHAMETTEN MARAZ DA ÇIKAR”

Çiçek, ekonomik kriz konusunda iş dünyasına brifing verilmesinin söz konusu olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine de şunları kaydetti:

“Zaten iş dünyasıyla değişik platformlarda bir araya geliniyor. Bugün Dış Ticaret Haftası nedeniyle bir araya gelindi. Ekonomik ve Sosyal Konsey önümüzdeki günlerde bir araya gelebilir. Dolayısıyla Türkiye'de platform çok. Karşılıklı değerlendirme yapmak için imkan da çok, fırsat da çok, ama şunu unutmamak lazım; bu türlü krizlerin psikolojik bir boyutu vardır. Sayın Başbakan'ın da bizim de belirli kavramlara itirazımız, bu işi olduğundan çok daha fazla tetikleyici bir rol kimse üstlenmemelidir. İyi niyetle de bu konuşmalar yapılabilir, ama bazen merhametten maraz da çıkar. Herkesin buna dikkat ediyor olması gerekir.

Biz zaten belli bir süreden beri önemli reformları yaptık. Mali reformları yaptık.

Mali disiplin bizim için önemlidir. Geriye dönük seçim tarihlerine baktığınızda da Türkiye'de seçim yaklaştığında her zaman seçim ekonomisi uygulanır. Yeterli kaynak olmadığı halde bir kısım vaatler verilir, harcamalar yapılır. Seçim bittiğinde de milletin önüne çok büyük bir fatura çıkar. Biz iktidara geldiğimiz günden beri seçim ekonomisi uygulamadık, uygulamıyoruz, bundan sonra da uygulamayacağız.

Türkiye'de mali disiplini sürdürebilmek büyük bir maharet ister. O nedenle biz işbaşına geldiğimiz günden beri mali disiplin konusunda hiç taviz vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz.”

“İŞKENCE BİR İNSANLIK SUÇUDUR”

Çiçek, “Metris Cezaevi'nde Engin Ceber adlı mahkumun işkenceden öldüğü iddiaları var. Bu konuda Hükümet'in bir girişimi olacak mı? Adalet Bakanı bu konuda size bir bilgi verdi mi?” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Bir başka erkin görev alanına giren sorular bile hükümete soruluyor. Böyle bir suç varsa bu suçu sorgulayacak olanlar da yargı mercileridir. Yani Cumhuriyet savcılarıdır. Cumhuriyet savcısının yerine kendimi koyarak benim ne söylemem lazım? Olsa olsa 'savcılar görevini yapsın' dememiz gerekir. dolayısıyla bunu söylemeye bile gerek yok. Zaten Anayasa ve yasalar böyle bir sorumluluğu, böyle bir yetkiyi, görevi Cumhuriyet savcılarına yüklediğine göre basında çıkan ve suç olduğu iddia edilen her konuyu soruşturmak yargı mercilerinin görev alanına giriyor. Ve bu tür suçlar da kimsenin iznine tabi değil. Hatırlayacaksınız, bu Hükümet'in en çok yaptığı düzenlemelerin başında işkence konusu geliyor. 2002'den bu tarafa çıkardığımız gerek uyum yasaları gerekse münferit olarak düzenlediğimiz yasalarda işkence konusunda çok önemli adımlar atıldı, cezalar artırıldı, daha süratli bir yargı sistemi getirildi. Çünkü işkence bir insanlık suçudur. Bizim anlayışımız bu. Beş yılda bu konuda büyük çabalar gösterilmiştir, ama tüm bunlara rağmen bu hassasiyetleri göstermeyen kamu görevlileri varsa bunları takip etmek de yargı mercilerinin görevidir. Biz de tabii böyle bir beklenti içerisinde oluyoruz.”