Güncelleme Tarihi:
Çiçek, Kırşehir Adliye Sarayı'nın açılış törenine katıldı.
Çiçek, burada yaptığı konuşmada, hizmetin yürümesi adına hükümetin, adliye sarayları ve binaları yaptığını ifade ederek, “Biz bunları yapıyoruz ama açılışlarında, (Allah kimseyi buralara düşürmesin) diye dua ediyoruz. Adaletin tecellisi için bu binalara ihtiyacımız var; ancak buraların dolması değil, boş kalmasını diliyoruz” diye konuştu.
İnsan haklarının bir iç hukuk meselesi olmadığını, evrensel bir mesele olduğunun altını çizen Çiçek, “Yıllarca emek verip çalışarak Türkiye'nin vizyonu, reklamı için uğraşırsınız, belli bir noktaya gelirsiniz ama bir insan hakları davası nedeniyle bütün bu emekleriniz yok olur gider” dedi.
Son günlerde yaşanan terör olaylarına da değinen Çiçek, şunları söyledi:
“Eğer bu ülkede hak ihlali olduğunu söyleyen varsa, hak ve özgürlük talep eden varsa, bunun yolu meşru imkanları kullanmaktır. Türkiye'de hak ve özgürlük konusunda şikayeti olanlar varsa başvuracakları hukuki yollar açıktır. Daha da açık hale gelecektir. Bir taraftan hak diyeceksin, hukuk diyeceksin, sonra bunların hepsini molotofkokteylinin içine getirip koyacaksın. Demokrasi diyeceksin, barış ve özgürlük diyeceksin, bunları getirip C-4 patlayıcıya bağlayacaksın. Demokrasi, barış ve özgürlük diyeceksin, plastik patlayıcıları bu işin merkezine koyacaksın. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir demokrasi yok. Böyle bir özgürlük talebi de yoktur. Bunu söyleyişimin sebebi son zamanlarda yaşadığımız hıyanettir. Son zamanlarda demokrasi adına ortaya konulan alçaklıktır. Bunu herkesin iyi bilmesi lazım. Kan dökerek, kin kusarak demokrasi olmaz. Masum insanları katlederek barış ve özgürlük talebi olmaz. Siz, barış ve özgürlük diyerek ortaya koyduğunuz şey, masum insanları katletmektir. En evvel katlettikleri de hakkını korumaya çalıştığı sahtekarlığını yaptıkları Kürt vatandaşlarımızdır.”
Terör örgütünün 15 Ağustos 1984'te ilk öldürdüğü insanların Kürt kökenli vatandaşlar olduğunu anımsatan Çiçek, “Son öldürdükleri de onlardır. Dünyanın neresinde katliam üzerine, hıyanet üzerine, bu türlü vahşet üzerine demokrasi inşa ediliyor. Birinin bu ülkede devletin tasarruflarından şikayeti varsa, talebi varsa başvuracakları yer bellidir. Demokratik kanallardan giderek hukukun içinde kalarak bunları yaparlar. Eğer siz bunun dışında bir hak arayışına giderseniz, kimsenin hukukunu koruyamazsınız, kimseyi de temsil edemezsiniz” dedi.
Çiçek, “Peki bunlar kimi temsil ediyor. Kimin hesabına bu hıyanetleri işliyorlarsa, kimin hesabına organize olmuşlarsa, kim bunlara patlayıcı veriyor, kim bunlara lojistik destek sağlıyorsa, kim bunların başı sıkıştığında iltica imkanını veriyorlarsa, onların değirmenine su taşırlar. Biz bunları biliyoruz” diye konuştu.
Türkiye'nin, kendi coğrafyasında 40 yılı aşan süreden beri terörle mücadele ettiğini, 1980 sonrası en kanlı terör örgütünün Türkiye'de etnik ayrımcılık yaptığını, bunun için de zaman zaman herkesin yüreğini yakan eylemleri ortaya koyduğunu vurgulayan Çiçek, şöyle devam etti:
“Milletimizin sağduyusu ve sabırlı tavrı, güvenlik güçlerimizin ve yargımızın özverili çalışmalarıyla bugünlere geldik. Bundan sonra da hangi hıyanet şebekesi neyi ortaya koyarsa koysun biz sonuna kadar bu kararlılığımızdan vazgeçmeyeceğiz. Ama yeri geldiğinde Türkiye'de özgürlük yok, insan hakları konusunda Türkiye yeterli hassasiyeti göstermiyor diyen sözüm ona bir kısım dünyaya da buradan tekrar ifade etmek istiyoruz, terörle mücadele konusunda özellikle Batı dünyası çifte standartlıdır. Bunların terörle mücadele adına Türkiye'ye verdikleri destek, üzücü bir olaydan sonra taziye mesajları göndermekten ibarettir. Onun dışında şu ana kadar verdikleri hiçbir destek yok. Suçluların iadesi anlaşmaları çalışmıyor. Türkiye'den kaçanlar kolaylıkla sığınmacı statüsü elde edebiliyorlar. Hatta vatandaş oluyorlar. Bu örgütün ilk eylem koyduğu tarih 15 Ağustos 1984, bu hıyanet şebekesinin terör örgütü olarak tanımlandığı tarih 2002. 1984'ten 2002'ye kadar hayır kurumu muydu? Bu çifte standartlı Batı dünyası, aradan geçen 18 sene içerisinde 30 binden fazla insan hayatı terör sebebiyle feda edildikten sonra mı bunun terör örgütü olduğunu kabul etmeleri gerekiyordu. Terörle mücadelede iş birliği yok, dayanışma yok, sadece çifte standart var. Türkiye, bu belayı aşacak. Yargısıyla, demokrasisiyle, güvenlik güçleriyle aşacaktır. Onun için millet olarak böylesine sıkıntılı bir sınavdan geçiyor. Biz bu sınavı geçeceğiz, bu engelleri aşacağız.”
Konuşmanın ardından Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Kırşehir Valisi Mehmet Ufuk Erden, AK Parti Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan ve Kırşehir Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Şahin ile birlikte Adalet Sarayı'nın açılış kurdelesini kesti.