CIA hakkında herşey

THE GOOD SHEPHERD

Sinemada dakika başı CIA ajanı izliyoruz ama örgüt hakkında pek birşey bilmiyoruz diyenlerdenseniz işte size fırsat. CIA'in kuruluşunu anlatan ve o arada örgütün pek çok bilinmeyenini de ortaya döken sağlam bir film girdi bu hafta vizyona.

Kirli Sırlar, işinde titizliğiyle ünlü Robert De Niro'nun yıllar süren uzun çalışmasının ürünü. De Niro, A Bronx Tale'den sonraki bu ikinci yönetmenlik denemesinde Amerikan Gizli Haber Alma Teşkilatı'nın derinlerine iniyor ve ailesi ile CIA arasında seçim yapmakta zorlanan bir ajanın üzerinden örgütle ilgili pek çok gerçeği ve bilinmeyeni perdeye yansıtıyor.

CIA'yi kuranların Yale üniversitesinde okuyan bir grup özel genç olduğunu öğreniyoruz. Birbirleriyle görüşen seçkin ailelerin çocukları olan bu gençler Yale Üniversitesi'nde geleceğin liderlerini yetiştiren bir kardeşlik cemiyeti olan Kurukafa ve Kemikler'e katılıyorlar. Duyarlı bir vatansever olarak yetiştirilen Edward Wilson da örgüte girenler arasında. Sağlam karaker özellikleri, güvenilirliği ve zekası Wilson'u örgütte kilit bir noktaya getiriyor. Bu idealist genç adam, II. Dünya Savaşı sırasında Strateji Servis Ofisi'nde (CIA'nin öncüsü) çalışmaya başlıyor ve Wilson'ın elde ettiği başarılar, CIA'in oluşumunun temellerini atıyor.

Bu arada Domuzlar Körfezi'nde yapılan yanlışlardan, diğer ülkelerin haber alma servisleriyle girilen tekinsiz ilişkilere kadar pek çok detay da filmde kendine yer buluyor.

ANGELINA JOLIE SEVİLMEZ Mİ!

Buraya kadar yazdıklarımdan yola çıkarak filmin belgesel havasına sıkıcı bir yapım olduğunu düşünmeyin. Kirli Sırlar, CIA'in köklerine inerken konuya paralel olarak bir aile dramı da yansıtıyor perdeye.

Edward Wilson'ın sevmeden evlendiği Clover (işte filmin inandırıcı olmayan tek özelliği; sevilmeyen, beğenilmeyen kadın rolünde Angelina Jolie var!) ve işi nedeniyle bir türlü yakın ilişki kuramadığı oğluyla olan ilişkisi filmin temel taşlarından birini oluşturuyor.

Zamanda bir ileri bir geri giderek ilgiyi ayakta tutan Kirli Sırlar, aile fertleri arasındaki ilişkiyi ele alırken duygusallığa yer veren dokunaklı bir film haline dönüşüveriyor. CIA ajanı olarak yeri geldiğinde 'poker face' olmasını bilen Edward Wilson, ailesine hep soğuk, donuk yüzünü gösteren biri. Baba oğula arasındaki sevgi eksikliliğini perdeye yansıdığı bir kaç sahne var ki, gerçekten dokunaklı. İnsanın Edward Wilson'a "bırak örgütü de elden giden oğlunla ilgilen" diye haykırası geliyor.

İYİ BİR İSTİHBARAT FİLMİ

Kirli Sırlar hem politik gerilim hem de aile draması olarak algılanılabilecek çok boyutlu bir film. Belki diğer ajan filmleri kadar aksiyon, kan, kavga dövüş barındırmıyor içinde, ama sadece tarihe ışık tutmakla kalmayıp, hem bir örgütün hem de bir ajanın karmaşık hikayesini sindire sindire anlatmayı başarıyor. Üstelik de perdede görmesi büyük keyif veren yıldız oyuncular eşliğinde (hem Matt Damon hem de Angelina Jolie baştan sona abartsız, istikrarlı, sağlam bir oyunculuk sergiliyorlar) hiç sıkmadan yapıyor bunu. Kirli Sırlar, temposuna ayak uydurabilirseniz size müthiş bir istihbarat ve aile hikayesi sunacak, iyi bir film.

HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ

MAVİ GÖZLÜ DEV
Yön: Biket İlhan
Oyn: Yetkin Dikinciler, Dolunay Soysert, Özge Özberk, Uğur Polat
Tür: Dram-Politik
Nazım Hikmet sinemayla buluştu

Büyük şair Nazım Hikmet’in hayatı ilk kez beyazperdede. Mavi Gözlü Dev, ünlü şairin hapishane yıllarını, acılarını, özgürlük mücadelesini ve hayatındaki kadınları perdeye yansıtıyor. Bugüne dek pek konuşulmayan gerçeklere değinen ve özellikle final sahnesiyle izleyenlerde derin bir iz bırakan film başta Nazım Hikmet’i canlandıran Yetkin Dikinciler olmak üzere rollerinin hakkını veren oyuncuları, Metin Belgin’in özenli senaryosu ve Biket İlhan’ın başarılı yönetimiyle övgüyü hak ediyor.

THE LIVES OF OTHERS

Alman sineması 'duvar' hikayeleri anlatmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde En İyi Yabancı Film Oscarı ile ödüllendirilen Başkalarının Hayatı, Berlin Duvarı’nın yıkılışından beş yıl önce Doğu Berlin’de başlayan ve izleyiciyi duvarın ötesine götüren etkileyici bir çalışma.

Hikaye, 1980'lerde, herkese şüpheyle bakıldığı, potansiyel suçlu olarak görüldüğü Demokratik Alman Cumhuriyeti'nde geçiyor. Bir oyun yazarını gözetlemekle yükümlü gizli polisin görevi başında yaşadığı çelişkileri, zaman içindeki değişimini ve bunların sonuçlarını izliyoruz. O arada rejimin getirdikleri ve Berlin Duvarı ile birlikte yıkılan hayatlar da perdeye yansıyor.

 ALPHA DOG
Yön: Nick Cassavetes
Oyn: Ben Foster, Justin Timberlake, Bruce Willis , Anton Yelchin
Tür: Dram-Suç
Süre:122 dk.

Gençlik ve uyuşturucu

Genç, aile, arkadaş üçgeninde geçen, gençlerin uyuşturucu ve suça eğiliminde aile ilişkilerinin önemini vurgulayan Alpha Dog, FBI'ın en çok arananlar listesine giren en genç suçlu Jesse James Hollywood'un hikayesini taşıyor perdeye. Gerçek olaylardan esinlenen ve üç günlük bir zaman diliminde geçen filmin yönetmeni John Q ve The Notebook'dan hatırlayacağınız Nick Cassavetes. Suç dünyasına sert ve gerçekçi bir bakış atan Alpha Dog kadrosunda Justin Timberlake, Bruce Willis ve Sharon Stone gibi ünlü isimleri barındırıyor.

BİR İHTİMAL DAHA VAR

Yön: Uğur Uludağ
Oyn: Hülya Avşar, Müjdat Gezen, Mustafa Alabora, Savaş Dinçel, Osman Yağmurdereli, Volkan Severcan
Tür: Duygusal-Komedi

Türk sanat müziği beşlisi

3. Türden Yakın İlişkiler, 27 Numara gibi tiyatro oyunlarının yaratıcısı Uğur Uludağ yine esprili bir projeyle karşımızda. Bir İhtimal Daha Var, yıllar sonra bir araya gelen ve pop müziğin altında ezilen, unutulmaya yüz tutan Türk sanat müziğini dünyaya tanıtmaya ant içen 5 kafadarın hikayesi. Yıllar sonra bu amaç uğruna bir araya gelen bu 5 arkadaş Madonna’nın İstanbul’daki konserini basıp Türk sanat müziğini dünyaya duyurmayı planlıyorlar. Ama bunun için bir soliste, eski dostları Alev'e (Hülya Avşar) ihtiyaçları var. Tabii kabul ederse.

Bir İhtimal Daha Var sezonun sahne başına en çok ünlü düşen filmi herhalde. Başroldekiler bir yana, karşımıza her karesinde bir başka ünlü sima çıkaran film, Türk sanat müziği eşlikli bir komedi izlemek isteyenlere göre.

18’LER TAKIMI

Yeni bir gençlik komedisi

Neşeli Gençlik'te gençlerin milli olma hikayelerini perdeye taşıyan Mesut Taner şimdi de askere gitme korkusundan yola çıkan bir gençlik filmiyle karşımızda.

18'ler Takımı, üniversite sınavını kazanarak askerlikten yırtma telaşına düşen bir grup gencin aralarına özel bir amaçla giren bir kız yüzünden başlarına gelen olayları anlatıyor.