Güncelleme Tarihi:
BAŞBAKAN SİYASETİ BIRAKTIKTAN SONRA NE YAPACAK
Arınç, NTV'de yayımlanan Seçimin Ardından programında gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.
Arınç, tutuklu milletvekillerinin durumunun hatırlatılarak, “Bu iş nasıl çözülecek?” yönündeki bir soru üzerine, “Yasalar belli, mevzuat belli bunu herkes bilir, bildiği kabul edilir. Buna rağmen tribünlere oynamaktan vazgeçmeli insanlar. Sayın Kılıçdaroğlu, seçim meydanlarında sayın Erdoğan için 'dişlerini sökeceğim' dedi. Bu güzel bir benzetme değil, bugün İsa Gök de diyor ki 'Diz çöktüreceğiz bunlara'... Şimdi bu ikisini yan yana getirdiğimizde bu mantıkla CHP'nin ne bir şey yapması mümkün, ne bir şey söylemesi mümkün, ne bir şey teklif etmesi mümkün. Kime diz çöktürüyorsun, bütün bu olan bitenlerde AK Parti'nin sorumluluğu nedir? Ne yaptı ki bu sonuç ortaya çıktı? Aday gösteren sizsiniz, talepte bulunan talepleri reddedilen sizsiniz, mahkemeye kızabilirsiniz hakimleri savcıları eleştirebilirsiniz...” diye konuştu.
Bu konuda AK Parti'nin, Hükümetin veya Başbakan'ın bir sorumluluğun olmadığının altını çizen Arınç, şunları söyledi:
“Siz şunu söylemek istiyorsunuz, 'Onlar istiyor, yargı da tutukluyor'. Böyle bir şey yok. Öyle bir şeyi düşünmek de doğru değil. Dolayısıyla biz Hükümetsek bize düşen nedir? 'Siz iktidar grubusunuz, çoğunluk sizde gelin bunları değiştirin'. Neyi değiştirelim? Niçin değiştirelim, bunu söyleyecek olan onlar. Hukukçuları konuşsun, laf ebeleri değil. Öyle diz çöktürmek bilmem ne yapmak, bize böyle gelirseniz biz bunları duymayız, görmeyiz bile. 'Kem söz sahibine aittir' deriz. Sen bana hukuktan bahset. Siz hukuk içerisinde, parlamento içerisinde, yargıya karşı mı, anayasa değişikliği mi, Ceza Kanunu mu? Bütün bunlar konusunda, 'şunlar olursa iyi olur” deyin... Adalet komisyonunu çalıştıralım, oradan çıkacak sonuca hep beraber katkı sağlayalım.”
HATİP DİCLE KONUSU
Milletvekilliği düşürülen Hatip Dicle ile ilgili bir soru üzerine Arınç, şöyle konuştu:
“YSK'nın kararı kesin. Anayasa Mahkemesi'ne gitmek mümkün değil. Çünkü Anayasa Mahkemesi 85. maddedeki yani milletvekilliği düşürülen, ama Anayasa Komisyonu'nda, karma komisyondan gelerek, dokunulmazlığı kaldırılan milletvekillerinin, yani Meclis'in yaptığı bir eyleme karşı Anayasa Mahkemesi'ne itiraz yolu başvuruyor. Eğer bireysel başvuru diyorsanız, o 2012'de, bilmem hangi ayında yürürlüğe girecek. Şimdi başvurdular ben sonucunun olumsuz olacağını düşünüyorum. Bugün, bir ay, iki ay sonrasına ait bir şey görünmüyor. Yeni yapılacak düzenleme bundan sonrası içindir. Hatip Dicle ondan sonra yapılacak bir seçimde düzenleme lehine olursa, seçimlere girebilir, seçildiği takdirde milletvekili olur. En geç 4 yıl sonra, yeni bir milletvekilliği seçiminde bu imkanı kullanabilir veya bir seçim çevresinin tamamen boşalmış olması halinde bu tekrar aday olması yolu açılacaksa tabii ki, yeni duruma uyması mümkün olduktan sonra aday olup, seçilebilirse parlamentoya gelebilir. Ama tabii böyle bir seçim bölgesini bulmak lazım. Milletvekillerinin istifa etmesi lazım... Bugünü değil, ama geleceğimizi bu olaylara bakarak şekillendirebiliriz. Bunlar somut önerilerle olur, sıkılı yumruklarla olmaz. Orda kalıp, buraya katılmamakla, yerinde oturup yemin etmemekle olacak şeyler değil.”
CHP'Lİ MİLLETVEKİLLERİNİN YEMİN ETMEMESİ
“CHP hala bu Meclis Başkanlığı sürecinde yemin etmemekte ısrar ederse, Meclis Başkanı'nın durumu, meşruiyeti, tartışma konusu olur mu?” şeklindeki bir soru üzerine de Arınç, “Meşruiyet konusunda hiç bir eksikliği olmaz, 276'yı bulur hukuka, kanuna, teamüllere uygun Meclis Başkanı seçilir” yanıtını verdi.
“CHP bu tutumunu sizce ne kadar sürdürür?” şeklindeki bir soru üzerine de Arınç, “Uzun süre gidemez, ama bu sözümle onları tahrik etmek istemiyorum. Çünkü kendimi onların yerine koyuyorum, empati yapıyorum, bence yarın bir bahane bulup, 'Biz pazartesi günü Meclis'e geleceğiz' demeleri çok doğru olur, çok uygun olur. (Aksi taktirde) Halk nazarında itibarları giderek sıfırlanır, öyle erken seçimle falan kimseyi korkutamazlar. Erken yapılacak bir seçim CHP'yi yüzde 20'nin altına düşürür. Millet oynanan oyunun farkında değil mi? 'Biz sizi seçtik gönderdik, yüzde 26 da oy verdik. Her biriniz milletvekili oldunuz, yasama çalışması yapacaksınız. Siz orada olup da nasıl kürsüye çıkmazsınız, and içmezsiniz, çalışma yapmazsınız' demezler mi? Bu CHP'nin bütününe ait bir karar olamaz. CHP gelenekleri olan bir parti, demokrasiye, rejime, Cumhuriyete en çok katkıyı sağlamış olduğunu iddia eden bir parti. Geçmişte bunun örnekleri var, ama şimdi parlamento için seçilip de parlamentoyu dışlayacak bir yapıya bürünmesi, eski CHP'lileri de fevkalade rahatsız ediyor. Kendi içlerinde tekrar toplanacaklardır, sanıyorum ki bir kurultay hazırlığı sayın Kılıçdaroğlu'nu rahatsız ediyor, o kurultayın toplanması veya imzaların belli bir sayıya ulaşamaması onu rahatlatır, parlamentoya gelirler biz kendilerinin and içmesini alkışlarız.”
TAHLİYE EDİLMELİLER
Tutuklamanın her zaman istisnai olmasını ve tahliye edilmenin daha iyi olacağını söylediğini anımsatan Arınç, “Bu hukuku uygulayan hakimler de diyorlar ki, 'bizim elimizdeki dava çok ciddidir, suçlamalar ciddidir, isnatlar ciddidir, buna ilişkin dosyada deliller vardı'. Dolayısıyla, 'ben sonunda bir ceza verilecekse bu cezayı dikkate alarak mevcut tutukluluk süresinin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum' diyor. Bu konuda kimsenin yargıyı küçültücü sözlerle itham etmemesi lazım. Evet takdirde zaafa düşmek diye bir olay vardı. Ama zaafa düşüp düşmediği yargılama sonucunda belli olacaktır” dedi.
Milletvekili seçilmişse bir insan hakkında bütün maddeler bir kenara bırakılarak dahi tahliye kararı verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğunu vurgulayan Arınç, şunları kaydetti:
“Ama bunu bir mahkeme vermiyorsa sadece üzülürüm. O mahkemeyi itham etmek ve siz hukuka aykırı davranıyorsunuz demek hakkına sahip değilim. Ben hukukun yanına biraz da vicdanı ekliyorum. Yani verilen karar hukuki ve vicdani olmalı. Sadece hukuki veya kanuni olursa... Bugün tahliye taleplerinin reddine ilişkin hükümler hukukidir, kanunidir ama ne kadar vicdanidir, bu konuda endişem var. Sadece Haberal veya sadece onun yanında ismi geçen gazeteci arkadaşımız mı, hayır. Şu anda 5-6 kişi daha var ki onlar hakkında da henüz yargı kararı sonuçlanmadı, hatta bir kısmının sorgusu bile yapılmadı. Kürtçe savunma vermek istemeleri nedeniyle iş ilerleyemiyor. Bu insanların da tahliye edilmesi gerekir mi diye sorarsanız, aynı çerçevede karar verilecekse evet, onlar için de tahliye kararı verilmelidir. Yok, ben sadece Engin Alan'ın tahliyesini istiyorum, onlara karşıyım derseniz, bu çok ayrımcı bir karar olur ve bunun vicdanlarda yer bulması da mümkün değil.”
Tahliye taleplerinin sürekli tekrarlanacağını, mahkemelerin değişen durum içerisinde farklı kararlar alabileceğini dile getiren Arınç, bunun mahkemelerin görev ve yetki alanıyla ilgili bir konu olduğunu vurguladı. Arınç, buna dayalı olarak CHP'nin TBMM'de ortaya koyduğu tablonun fevkalade yanlış, incitici olduğunu belirtti.
Yasama çalışmalarına katılmanın her milletvekilinin asli görevi olduğunu dile getiren Arınç, hiçbir gerekçenin Meclis'i boykot etmede haklı bir gerekçe olmayacağını kaydetti.