Güncelleme Tarihi:
Seyhan, TBMM'de, Emet Borik Asit Tesisi Atık Barajı'na ilişkin düzenlediği basın toplantısında, su yataklarına zehirli atıkların devlet tesislerinden akıtıldığını;iktidarın, 2 milyon 174 kişinin zehirlenmesine göz yumduğunu öne sürdü.
Seyhan, Kütahya'nın Emet ilçesinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'in 2003'te üretime açtığı borik asit tesisinin atık barajının sağ tarafında meydana gelen çatlakların yol açtığı ve 3 yıldır seyirci kalınan zehirli atıkların, çevreye ve insan hayatına zarar verdiğini belirtti.
ARSENİK SEVİYESİ 180 KAT FAZLA
Fabrika üretime başladıktan sonra atık barajının sağ tarafındaki setlerin altında meydana gelen kaçağın biriktiği kuyulardan, periyodik numune alındığını vurgulayan Seyhan, alınan numunelerde 1 litrede olması gereken arsenik seviyesinin 180 kat, borik asitin 6 bin kat; sülfat oranının ise litrede olması gerekenden 20 kat fazla olduğunun tespit edildiğini bildirdi.
Eti Maden Genel Müdürlüğünce, 2003'ten itibaren incelemeler yapıldığını, 3 rapor hazırlandığını dile getiren Seyhan, bu raporlarda tesisin atık barajından 40 bin ton bor ile sülfatın, normalden 180 kat daha yüksek oranda arsenikle birlikte yeraltı sularına karıştığının tespit edildiğini belirtti.
“ZEHİR RAPORLARI GİZLENİYOR”
Seyhan, buradaki yeraltı sularının, Gelenbe Deresi üzerinden Emet Çayı'na, buradan Kara Çay ve Mustafa Kemal Paşa Çayı yolu ile Ulubat Gölü'ne kadar ulaştığını ifade etti.
Emet ve Mustafa Kemal Paşa Çayı'nın aktığı güzergahta 2 milyon 174 bin 66 kişinin yaşadığına işaret eden Seyhan, bu kişilerin, çaylardan akan suyu kullandıkları için hayatlarının tehlikede olduğunu söyledi. Seyhan, devletin, zehir raporlarını gizleyerek vatandaşın hayatıyla oynadığını kaydetti.
Çevre felaketi ve çölleşmenin adım adım Türkiye'yi sardığını, bunun tek sorumlusunun da gerçekleri gizleyen, devletin yetkilileri olduğunu savunan Seyhan, şöyle konuştu:
“Duyarsız yetkililer, başta Hilmi Güler, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe ve her iki bakanlığın yetkilileri hakkında buradan suç duyurusunda bulunuyorum. Bu katliamdan, iki bakanlık sorumludur. Çünkü bakanlar ve yetkililer, çevreye karşı suçlar bölümünün 181. maddesini çiğnemektedir. Yani suç işlemektedir. Güler ve Pepe, çevrenin kasten kirletilmesine göz yummaktadır. Bu nedenle savcıları derhal harekete geçmeye çağırıyorum. Ayrıca, bölgedeki insanların sağlık durumu hakkında inceleme yapmak, Sağlık Bakanlığının sorumluluğundadır.”
Mecliste kullanılan suyun dahi sağlıklı olup olmadığı konusunda endişe duyduğunu dile getiren Seyhan, “Hangi markanın o bölgelerde su ürettiği biliniyor. O bölgelerde üretilen sular, Meclis tarafından da alınıyor. Bunun için gerekli analiz yaptırılmalı” dedi.