Güncelleme Tarihi:
Düzenlediği basın toplantısında “siber suçlarla mücadele” konusundaki bazı gelişmelere işaret eden Seyhan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, Avrupa Konseyi'nin 2001 yılında imzaya açtığı “Avrupa Siber Suçlarla Mücadele Sözleşmesi”ni 10 Kasım 2010'da imzaladığını hatırlattı.
Sözleşmenin onaylanmasına dair yasa tasarısının henüz TBMM'ye gelmediğini anlatan Seyhan, bu konuyla ilgili olarak en kısa sürede iç hukukta düzenleme yapılması gerektiğini savundu. Seyhan, “Eğer iç hukukta gerekli düzenlemeleri yapmadan sözleşmeyi Meclisten geçirirsek, siber suçlara karşı tedbir alacağız derken, yeni olumsuzluklar ve belirsizlikler yaratırız” dedi.
Seyhan, sözleşmeyi Meclisten geçirirken aynı zamanda “kişisel verilerin korunması” konusunda da bir yasal düzenleme yapılması gereğine işaret ederek, şöyle konuştu:
“Kişisel verilerin korunması konusunda yasa yapılmadan sözleşme onaylanırsa, taraf ülke olarak talep halinde Türk vatandaşlarının kişisel verilerini yabancı devletler ve onların güvenlik güçleriyle paylaşmak zorunda kalabiliriz. Özellikle Ermenistan ve Kıbrıs Rum kesiminin sözleşmeyi imzaladığı düşünülürse, bilişim suçları gündeme geldiğinde bu ülkelerle de muhatap olabileceğimiz gözden uzak tutulmamalı. Bu ülkelere verileri aktarmak zorunda kalabiliriz.”
İç hukuk düzenlemeleri yapılırken “erişim engelleme”den vazgeçilmesi, suç unsuru taşıyan yayın içeriğinin kaldırılması ve sorumluların cezalandırılması yoluna gidilmesi gerektiğini belirten Seyhan, halen Türkiye'de 7 binden fazla internet sitesinin kapalı olduğunu, erişimleri engellenmiş olmasına rağmen içeriklerinin internette durmaya devam ettiğine dikkati çekti.
Dünyada siber saldırılara maruz kalan ülkelere de işaret eden Seyhan, Türkiye'nin siber saldırılara maruz kalabilecek en riskli ilk 4 ülke arasında sayıldığını vurguladı. “Türkiye'de siber saldırılara uğramayan kurum yok gibi” diyen Seyhan, siber saldırılara karşı bir savunma politikası geliştirilerek yeni bir yapılanmaya gidilmesinin şart olduğunu kaydetti.
Riskleri ortadan kaldıracak, disiplinli, iyi eğitimli bir siber ordu kurulması gerektiğini ifade eden Seyhan, TÜBİTAK'ta bilgisayar oyunlarına müdahale ekibine “siber ordu” denildiğini, ancak 5 kişinin tam zamanlı olarak çalıştığı bu yapının sayı ve kapasite açısından ülke savunmasını sağlayabilecek nitelikte olmadığını söyledi.
Seyhan, “TÜBİTAK kamu kurumlarını siber saldırıya tabi tutacaktı, kaç tanesi çökertilecek diye. Pratik çalışma sırasında hepsinin çökertilebileceği görülünce bunu tatbikata dönüştüremediler” dedi.