Güncelleme Tarihi:
Siyasi yaşamını SODEP, SHP ve CHP ekseninde sürdüren 'Komünist Osman' lakaplı Osman Özgüven'in hayatının anlatıldığı belgesel film, Dibeklihan Kültür ve Sanat Köyü'nde izleyiciyle buluştu. Belgesel gösterimine CHP Grup Başkanı Özgür Özel, Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, eski Kültür Bakanı ve SODEV Kurucusu Ercan Karakaş, gazeteci ve 'Komünist Osman' belgeselinin yönetmeni Gökmen Ulu, CHP milletvekilleri ile çok sayıda vatandaş katıldı. Belgesel gösteriminin ardından 'Sosyal Demokrasi ve Toplumcu Belediyecilik' başlıklı söyleşi gerçekleştirildi. Söyleşide belgesel üzerine yapılan konuşmaların ardından soru-cevap bölümüne geçildi.
'BUNU TERK ETMEK LAZIM'
Vatandaşların sorularını cevaplayan CHP Grup Başkanı Özgür Özel, "Parti için demokrasi çok önemli bir şey. Ben hiçbir anahtar listede olmadan, tek başıma en yüksek 5'inci oyu alarak parti meclisine girmiştim. Bana 'Listeyi deldiniz. Ne diyeceksiniz?' diye sordular, ben de 'Listeyi delmek ne? Biz aynı kumaştanız, listede bir delik vardı oraya yama yaptım' dedim. Grup başkanvekili oldum, nerede bir sandık gördüysem hep girdim ve karşılığını gördüm. Nerede sandık yoksa, nerede atama varsa orada bir tartışma var. Üzüm üzüme baka baka hep kararmaz, bazen de ağarır. Gitgide parti içi demokrasinin azaldığı, denge ve denetleme mekanizmalarının zayıfladığı süreçler yaşanıyor. Türkiye'de bütün partiler parti içi demokrasi açısından birbirine baka baka kararıyorlar. Bunu terk etmek lazım, doğru bir şey değil. Öz eleştiri yapmıyorsak gelişmenin olmasını savunuyor olmak mümkün değil. Parti bir özeleştiri süreci yaşamak durumunda. Yapılmıyorsa olmasına temelden bir itirazım var" dedi.
'SEÇİMİ KAYBETMEKTEN DAHA BÜYÜK BİR EKSİKLİK'
Özel, seçim kampanyasına en erken başlayan kişi olduğunu belirtip, "4 yıl boyunca Türkiye'de 500'e yakın ilçede içinde 2019 yerel seçimi de vardı; 41 ilde 247 aday tanıttım. 500'e yakın ilçede 1000'e yakın miting yaptım. Burada bir özeleştiri yapmak, hesap vermek ve bunun üzerinden konuşulması gereken bir dönemdeyiz. Seçimin ilk turunda seçim gecesine kadar 500 ilçede 700 miting yaptım. Toparlayalım diye 14-28 Mayıs tarihleri arasında 31 miting yaptım. Seçimi kaybettiğimiz gece hiçbir şey yapmaya takatim yoktu. Kaybettik, gereğini yapmak lazım diye düşünüyordum. Ama özeleştiri meselesinde birazcık eksik kalındığı, hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya doğru gidildiğini görünce bunun bir parçası olmanın da bir maliyeti var. Seçimi kaybetmekten daha büyük bir eksiklik. Onun üzerinden kendimce bir süreç yürütüyorum. Böyle süreç yürütenlerle konuşuyorum" diye konuştu.
'ZİHNİYETİN DEĞİŞMESİ LAZIM'
Değişim istediğini dile getiren Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir değişim olsun istiyorum ama sadece genel başkan değişimi derseniz Kemal Bey'e ayıp etmiş olursunuz. Onun emeğini görmezden gelmemek lazım. Sadece Kemal Bey eski MYK üyesi arkadaşları değiştirirse Kemal Bey de onlara ayıp etmiş olur. Çünkü onları atayan da odur. Tüzük tartışmaları var, sadece tüzüğü değiştirelim. Ön seçim vardı, uygulanmadı. Daha katı hale getirelim. Yazılı belgelere indirgemekte çok başka kolaycılık olur. Birlikte yönetimde olduğumuz bazı arkadaşlar, 'Tüzüğü değiştirelim her şey çok güzel olacak, 6 Eylül'e kadar bir görüş bildirelim, siz bildirin. Biz en iyisini yapacağız' diyor bu da doğru değil. 9 Eylül'e kadar yeni bir program açıklayalım. Mevcut programımız çok iyi ama bu program 2007'de kalmış. Esas başka bir mesele lazım, yönetenlerin yani genel başkanın, yönetici kadroların, yazılı evrakların, bütün mevzuatların ama esas zihniyetin değişmesi lazım. Dünyadaki iyi örneklere bakmak, kötülerinden ders çıkarmak ve çalışmak lazım. Birilerine benzeyerek siyaset yapmakla olmuyor."
'ATATÜRK'TEN BAHSEDİP, ALKIŞ ALARAK İLERLENEMEZ'
Parti içi özeleştiri vurgusu yapan Özel, "Bu zamana kadar 'Oyuna gelmeyelim', 'Buna tepki vermeyelim, barolar tepki versin', 'Buna tepki vermeyelim, sivil toplum tepki versin', 'Buna bir şey demeyelim, yanlış anlaşılmasın', 'Seçimler yaklaşıyor, oyuna gelmeyelim' demişiz. Bunları hep yaptık ve uyduk. Bir gün 'Acaba oyuna gelmeme oyununa geliyor olabilir miyiz?' dedim. Böyle bir süreci yaşadık. Bugün herkes, herkesi eleştirebilir. Bu geceyi bitirmek üzere hepimiz için Sezen Aksu'dan 'Masum değiliz hiçbirimiz' şarkısını isterim. Türkiye siyaseti tarihinin en büyük tehlikesiyle karşı karşıyadır. O tehlike şudur, yüzde 87'lik katılım oranını bir daha bulamayabiliriz. Seçmende bir duygusal kopuş var. Bizim seçmenimiz hep kızar, kapıyı çarpar gider. En kolay alkışın 'Atatürk' denilerek alındığı bir siyasi partinin siyaset üretme pratiğinde sorun var. Sıkışınca milli mücadeleden, Atatürk'ten bahsedip, alkış alarak ilerlenemez. Bambaşka bir şey konuşuyor olmak lazım. Bunda bir kolaycılık, birbirimizi kandırmak var" ifadelerini kullandı.