Güncelleme Tarihi:
Kart, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Seydişehir Eti Alüminyum A.Ş'nin özelleştirilmesini değerlendirdi.
Bu şirketin, özelleştirme yoluyla sağlanan haksız kazanç ilişkilerinin en yoğun olarak yaşandığı kurumların başında geldiğini ileri süren Kart, iktidarın, özelleştirmenin iptaline ilişkin Danıştay 13. Dairesinin kararını uygulamayarak, alıcı firmanın işgalini sürdürmesine göz yumduğunu ve haksız kazançlar elde etmesine zemin hazırladığını savundu.
Kart, değeri 3.5-4 milyar dolar seviyesinde olan şirkete ait tesislerin çok daha düşük bir değere satıldığını öne sürerek, “Devir tarihi itibariyle şirkette çalışan işçi sayısı 2 bin 622 iken, 2008 sonu itibariyle çalışan sayısı bin 357'dir. Bu sayının seçimlerinden sonra binin altına düşmesi söz konusudur” dedi.
OYMAPINAR BARAJI
Özelleştirme kapsamındaki Oymapınar Barajının, yıllık TL üretiminin 200 trilyon liraya yakın ve değerinin de yaklaşık 1 milyar dolar olduğunun Devlet Planlama Teşkilatı kayıtlarıyla sabitleştidiğini belirten Kart, şöyle konuştu:
“Dünyadaki ilk 3 entegre tesisten birisi olan alüminyum fabrikası; 7 ruhsatlı maden ocağı, 3 kırmızı çamur barajı, bin 304 lojmanı, 210 yataklı misafirhanesi, çocuk ve çay bahçeleri, yüzme havuzu, tenis, voleybol, futbol ve güreş kompleksleri olan modern bir alt yapıya sahip şehir kapasitesindeki sosyal tesisleri, Antalya limanı, silolar, yükleme tesisleri ve değeri 1 milyar dolar olan Oymapınar Hidroelekrik Santrali (HES) ile birlikte, 222 milyon dolara altın tepsi içinde Başbakanın hemşehrisi olan alıcı firmaya satılmıştır. 5 yıl içerisinde, 110 milyon dolar yatırım şartının gereği olarak mevcut binalar yıkılmış, Antalya Limanına mobilya fabrikası yapılmıştır.”
“FİİLEN ALICI FİRMAYLA İŞBİRLİĞİ İÇİNE GİRDİ”
Atilla Kart, işçinin hak ve hukukunu korumak görevini üstlenen sendikaların da bu duruma sessiz kaldığını öne sürerek, “Görünürde Seydişehir'in özelleştirilmesine karşı koyan Hak-İş'e bağlı Çelik-İş Sendikasının, özelleştirme aşamasından itibaren tam bir sessizliğe büründüğünü ve fiilen alıcı firmayla işbirliği içine girdiğini görüyoruz. Bu durum, sendikanın alıcı firma ve Hükümetle işbirliği içinde olduğu anlamına gelmektedir” diye konuştu.
ERGENEKON SORUŞTURMASI
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in Ergenekon soruşturmasındaki son gözaltılara ilişkin yaptığı açıklamalarını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Kart, Çelik'in bu açıklamalarını kayda değer görmediğini ifade etti.
Hükümetin, başından itibaren soruşturmanın içinde olduğunu iddia eden Kart, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in, soruşturmanın gizliliğini ihlalden dolayı 900 civarında suç duyurusunun yapıldığını ve bunların 500'e yakınının dava aşamasına geldiğini söylediğini kaydetti.
Atilla Kart, şu görüşleri dile getirdi:
“Bunun anlamı nedir? Burada bireysel bir ihlal yok, kurumsal bir ihlal var. Bu sadece ihmal kavramı ile açıklanamaz. Bu, oradaki ihlallerin kurumsal hale geldiğini, oradaki memurların, savcıların bilgisi dahilinde soruşturma bilgilerini kamuoyuna ve belli medya gruplarına sızdırdığını göstermesi bakımından, mutlak ve objektif bir delil niteliğindedir.
Yapılması gereken, soruşturmayı yürüten savcı hakkında görevi kötüye kullanmaktan dolayı soruşturma açmaktır. Savcı hakkında soruşturma açmadınız. Peki oradaki adliye ve polis memurları hakkında neden işlem yapmıyorsunuz? Polis ve adliye memurları hakkında görevden uzaklaştırma ya da benzeri bir idari işlem uygulansaydı, bu soruşturmanın ihlali ve servisin yapılması durumu olmazdı. Konuyu idari yargıya getireceğiz.”