A.A
Oluşturulma Tarihi: Ocak 11, 2009 14:40
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, “Bu Ergenekon olayı da dönecektir, onu kendi siyasal amacına uygun olarak kullanan AKP iktidarını vuracaktır” dedi.
Ateş, Antalya
Atatürk Parkı'nda düzenlediği basın toplantısında, yasaklar, yolsuzluklar ve yoksullukla mücadele edeceği iddiasıyla iktidara gelen AK Parti'nin uygulamalarıyla yasakçı bir politika izlediğini savundu.
Eski bir gazeteci olduğunu hatırlatan Ateş, “Bunların döneminde gelen yasaklar ve hukuk anlayışı, 12 Eylülün yasaklarını ve hukuk anlayışını aratır noktaya gelmiştir” diye konuştu.
Gazetecilik yaptığı yıllarda Başbakanlık muhabirlerini gazete yönetimlerinin belirlediğini ifade eden Ateş, “Başbakanlık muhabirleri ile Başbakanın uçağına binecek kişiler bile bizzat Başbakan tarafından belirleniyor. Bu durum kabul edilemez. Bu nasıl bir yasakçı zihniyettir” dedi.
AKP'nin demokrasinin bütün olanaklarını kullanarak iktidara geldiğini belirten Ateş, geçen 6.5 yılda Türkiye'nin demokratikleşmesi için ciddi adım atılmadığını, işsizlik ve yolsuzluğun büyüdüğünü öne sürdü.
Ateş, “AKP'nin bataklığa sürüklenen manzarası karşısında susmayan bilim adamlarına, sesli düşünen aydınlarına ve üst düzey yöneticilere bir Ergenekon uydurmasıyla tahakküm kurma noktasına geldiler” diye konuştu.
Yılmaz Ateş, 16 Eylül 1980'de gözaltına alınan 900 sendikacının 27 Aralık 1980'de hakim karşısına çıktığını, aynı dönemin en kalabalık davalarından olan Milliyetçi Selamet Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi davalarına da 7 ay sonra görülmeye başlandığını kaydetti.
Ateş, “Sayın Başbakanın yanlışlarını söyleyen sivil toplum örgütü yöneticileri, bilim adamları, gazeteciler tam 19 aydır tutuklu. Askeri dönemlerde 3 ayda, 7 ayda mahkemenin karşısına çıkıyorlardı, şimdi 13 ayda ancak iddianame hazırlandı” dedi.
Ateş, bu süreçte bir kişinin de neyle suçlandığını bile bilmeden hayatını kaybettiğini söyledi.
Ergenekon soruşturması kapsamında Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, eski MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılıç ve Yalçın Küçük'ün de gözaltına alındığını kaydeden Ateş, şöyle devam etti:
“Eğer bunlar çetelerden hesap soracaklarsa CHP'den tam destek. Eğer sormazlarsa namerttirler. Biz 12 Eylül faşizmine karşı mücadele ederken, aydınlar dilekçesini yayınlarken, Susurluk çetelerine karşı mücadele ederken, bu arkadaşlarımız ve ağa babaları 'bunlar gulu gulu dansı yapıyor' diye bizi kınıyorlardı. 12 Eylül döneminde biz askeri mahkemelerde yargılanırken, bugünkü sayın Başbakan da bozuk gıda satmaktan sanıktı. Şimdi bunlar demokrasi mücadelesi verecekler, gerçekten demokrasi mücadelesi verenleri de çete üyesi diye tutuklayacaklar. Hangi akıl, hangi mantık, Cumhuriyet Gazetesi'ni bombalayanlar ile Cumhuriyet Gazetesi sahibi ve başyazarını aynı potanın içinde, aynı suç örgütünde göstermeye kalkabilir?
İbrahim Şahin'in ceza almasını sağlayan, o günün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'dur. Şimdi hangi vicdan, hangi mantık ceza verdiren bir başsavcı ile ceza alan bir sanığı, hükümlüyü aynı suç örgütünün üyesi gösterebilir? Eğer bunlar Abdi İpekçilerin, Uğur Mumcuların, Muammer Aksoyların, Bahriye Üçokların, Turan Dursunların, Doğan Özlerin ve ismini saymadığım faili meçhul cinayetlere kurban gitmiş aydınların, bilim adamlarının hesabını soracaklarsa, CHP'den tam destek. Bunu biz her dönem söyledik, hep dile getirdik.”
İktidarın amacının çetelerden hesap sormak olmadığını savunan Ateş, “Bataklığa sürüklenmiş iktidarlarını sürdürebilmek için faşist yöntemleri kullanıyorlar. Kendi başarısızlıklarını örtbas etmek için Ergenekon'u örtü olarak kullanıyorlar” dedi.
Kinin, öç alma duygusuyla birleşmesi halinde kişinin kendisini vurduğunu ifade eden Ateş, şunları kaydetti:
“Bu Ergenekon olayı da dönecektir, onu kendi siyasal amacına uygun olarak kullanan AKP iktidarını vuracaktır. Ortada suç olur, o suçu işleyen kişi belli olur ona göre de dava açılır. İbrahim Şahin'i siz niye bu bilim adamlarıyla, çok değerli generallerle aynı gün gözaltına alıyorsunuz? Aynı tartışmanın, aynı örgütün içine sokuyorsunuz? Bu, tamamen kendi siyasal amacına uygun olarak açılmış ve sürdürülmekte olan bir davadır. Eğer gerçekten çetelerin üzerine gideceklerse, çetecilerle aydınları, hukuk adamlarını ayırmak durumundadırlar. Bunlar önce kendi iktidarlarına sesli olarak muhalefet eden herkesi sindirmek için gözaltına alıyorlar, sonra da uygun bir suç bulmaya ve yapıştırmaya çalışıyorlar. Bu nedenle, bu bir fiyaskodur. Eğer gerçekten çetelerle mücadele edeceklerse CHP yanlarındadır.”
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde de hukuksuz bazı olaylar yaşandığını öne süren Ateş, şunları söyledi:
“Rektörü apar topar bir savcıya tutuklattılar. 150 yıla varan cezalar istediler. Bu konuyu incelemek üzere savcı yardımcısını dinlemiştim. Gerçekten hukuk adına skandal olduğunu orada dile getirmiştim. O rektörü ve genel sekreteri tutuklattılar. Genel sekreter onuruna yediremedi ve intihar etti. Bu savcı yardımcısını, AKP iktidarının egemenleri kullandılar. Sonra Şemdinli davasıyla bir şey yapmaya çalıştılar. AKP, siyasi davalarını onun eliyle yürütmeye çalıştı. Ama sonunda Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu olaya seyirci kalmadı. O savcı yardımcısı hakkında gereken inceleme ve soruşturmayı yaptı. Meslekten men etti. Dilerim bu savcının da sonu ona dönmez.”
İsrail'in Gazze saldırısına da değinen Yılmaz Ateş, iktidarın saldırıyla ilgili kendilerine bilgi verilmediğini söylediğini, buna karşın İsrail'in Ankara Büyükelçisi'nin “Biz bilgi verdik, sadece gün ve saatini söylemedik” dediğini kaydetti.