Güncelleme Tarihi:
GENEL GEREKÇE
"Türkiye, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 251. maddesiyle görevli Cumhuriyet savcılarınca 250. maddesiyle yetkili ağır ceza mahkemelerinde görülmek üzere açılan ve kamuoyunda Kumpas Davaları olarak nitelendirilen davalarda, daha öncesinde yaşanmamış hukuk skandallarına tanık olmuştur. Mecelle'yi derleyen komisyonun başkanı Ahmet Cevdet Paşa, “Usul esasa mukaddemdir.ö demişti. Ancak, bu davalarda esas usule egemen olmuş ve savcı ve hakimler soruşturma ve kovuşturmaları 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa göre değil, kendilerine özel usullerle yürütmüşlerdir. Liberal (temsili) demokrasinin uluslararası belgeleri olan 1215 Magna Carta, 1679 Habeas Corpus Act, 1776 Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi, 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi, 1948 Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, 1950 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 1966 Birleşmiş Milletler Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi, 1990 Paris Şartı ve 1996 Avrupa Sosyal Şartındaki insan haklarına ilişkin uluslararası ilke ve değerler bir yana bırakılarak adeta sürrealist bir hukuk teorisi yaratılmıştır. Sürrealizmi (gerçeküstücülük) Salvador Dali resimlerinde, Victor Brauner heykellerinde, Louis Aragon şiirlerinde, Luis Bunuel filmlerinde, Roger Vitrac oyunlarında gördüğümüz, bilinci hayal gücünün sınırsız özgürlüğünde bilinçdışınının emrine veren ve gerçeği sanatçıdaki izdüşümüne indirgeyen bir sanat akımı olarak biliyorduk.
Türkiye'de ise herkesin gözü önünde ve göz göre göre hukukun yargı eliyle iğdiş edilerek özel görevli mahkemeler ve özel yetkili savcılar eliyle muhalefet odaklarını tasfiyenin ve totaliter bir rejimi inşa etmenin uygulamalı hukuk teorisi haline getirildiğini gördük. Sürrealist hukuk teorisi uygulamalarının, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a uzanması üzerine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250. ve 251. maddeleri, 02.07.2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 105. maddesiyle yürürlükten kaldırılarak, 75. maddesiyle 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 10. maddesine taşınmıştır. Ancak, 6352 sayılı Kanunun 105. maddesiyle bir yandan sürrealist hukuk teorisinin uygulayıcısı özel görevli mahkemeler kapatılırken, diğer yandan geçici 2. maddesiyle açılmış bulunan kumpas davalarını sonuçlandırması öngörülebilmiştir. 17 Aralık Yolsuzluk Operasyonları sonrasında 21.2.2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanunun 19. maddesiyle ise 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 10. maddesi de yürürlükten kaldırılmıştır.
Açılmış bulunan kumpas davalarından Balyoz Darbe Planı Davasında mahkum edilen 230 başvurucunun talebine ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi 18.6.2014 tarihli kararında; Başvurucuların; İstemlerine rağmen dönemin Genelkurmay Başkanı ile Kara Kuvvetleri Komutanı'nın mahkemede tanık olarak dinlenmediği, Dijital delillerin sahteliğinin değerlendirilmesine ilişkin şikayetlerinin mahkemede giderilmediği, gerekçeleriyle Anayasanın 36. maddesinde yer alan “adil yargılanma hakkıönın ihlal edildiğine, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına 'oybirliği' ile karar vermiştir. Bu kararın yerel mahkemeye ulaşması ve tutuklu ve sanıkların tahliye talepleri üzerine ise Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi 19.6.2014 tarihli kararında, Balyoz Darbe Planı Davası'nın sanıkları hakkında infazın durdurulmasına, hakkında yakalama kararı bulunanların yakalama kararlarının kaldırılmasına, tutuklu sanıkların derhal serbest bırakılmasına ve dosyanın yeniden esasa kaydedilerek yargılamanın yeniden yapılmasına karar vermiştir.
Kumpas Davalarının öncelikli hedefi Türk Silahlı Kuvvetleri ve komuta kademesi olmuş; komuta kademesinin yeniden şekillendirilmesi amaçlanmıştır. Yurtdışı görevlerden ifade vermek için mahkemeye gelenler dahi kaçma şüphesi gerekçesiyle tutuklanmışlardır. Tutuklandıkları veya hüküm giydikleri gerekçesiyle açığa alındıklarından 2008 ve sonrasında terfi sırasında olan çok sayıda subay ve general emekliye sevk edilmiş; rütbe terfiinde liyakate dayalı yüzyıllık gelenekler yok edilerek boşaltılan kadrolara tasfiyelerle daraltılmış alandan terfiler yapılmış ve TSK'nın komuta hiyerarşisi zafiyete uğratılarak bölgesel caydırıcılığı ortadan kaldırılmıştır. Örneğin, Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki 48 amiralin 25'i tasfiye edilirken, terfi sırasındaki kurmay albaylar da tasfiyeden kurtulamadıklarından amiralliğe geriye kalanlar arasından seçim yapılmak durumunda kalınmıştır. Benzer tasfiyeler Devlet memurları, üniversite öğretim elemanları ve askeri hakim ve savcılarda da yaşanmıştır. Kumpas Davalarındaki hukuksuzluklar Anayasa Mahkemesi kararıyla hukuken de tescil edilmiş olduğundan, bu davaların amacını tersyüz etmek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, egemenliğin gerçek sahibi olan Millete karşı yerine getirmekten kaçınamayacağı bir borçtur. Teklifimizle, Kumpas Davalarında haklarında soruşturma açılan veya yargılanan kamu görevlilerinin hukuksal haklarının iadesinin sağlanması amaçlanmaktadır."
AMAÇ
"MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı, siyasal amaçlarla açılan kumpas davaları mağduru kamu görevlilerinin hukuksal haklarının iadesini sağlamaktır."
KAPSAM
"MADDE 2- 1) Bu Kanun 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun (Mülga) 250. maddesiyle yetkili ağır ceza mahkemelerinde görülmek üzere açılan ve 02.07.2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca görevlerine devam eden ağır ceza mahkemelerinde görülen veya bu mahkemelerde derdest durumda iken 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa 21.02.2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanunun 1. maddesiyle eklenen geçici 14. maddesi gereğince yetkili ve görevli mahkemelere devredilen davalar ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 02.07.2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 75. maddesiyle değişik (Mülga) 10. maddesiyle kurulan ağır ceza mahkemelerinde görülmek üzere açılan ve bu mahkemelerde derdest durumda iken 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa 21.02.2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanunun 1. maddesiyle eklenen geçici 14. maddesi gereğince yetkili ve görevli mahkemelere devredilen davalar kapsamında hazırlık soruşturması dahil haklarında adli ve idari soruşturma yürütülen, dava açılan, tutuklanan, açığa alınan, isteği veya isteği dışında emekliye sevk edilen, meslekten ihraç edilen veya hüküm verilen kamu görevlilerinden; Haklarında dava açılmamakla birlikte yürütülen adli ve idari soruşturmalardan dolayı kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi ile rütbe terfileri durdurulanlar, terfide beklemeye alınanlar ve kendi isteği veya isteği dışında emekliye sevk edilenler ile meslekten ihraç edilenleri, Haklarında yürütülen soruşturma veya kovuşturma, hayatlarını kaybetmeleri nedeniyle düşenleri, Yargılamanın her aşamasında beraatına karar verilenleri, Yargılama sırasında tutuksuz yargılanmasına veya Yargıtay tarafından verilen bozma kararı sonrasında tahliyesine karar verilmekle birlikte yargılaması devam edenleri, Haklarında verilen hüküm kesinleşmiş olmakla birlikte bireysel başvuruda bulunsun ya da bulunmasın Anayasa Mahkemesinin verdiği hak ihlali kararları veya diğer olağanüstü kanun yolları sonucunda haklarında yargılamanın yenilenmesine veya tahliyelerine karar verilenleri kapsar."
ADİL YARGILANMA HAKKI VE ÖZGÜRLÜK GÜNÜ
"MADDE 3- (1) Anayasa Mahkemesinin Balyoz Davasında başvurucuların “adil yargılanma hakkıönın ihlal edildiği kararını verdiği 18 Haziran 2014 günü, “Adil Yargılanma Hakkı ve Özgürlük Günüö ilan edilmiştir. “18 Haziran Adil Yargılanma Hakkı ve Özgürlük Günüönde insan hakları, hoşgörü ve hukukun üstünlüğü temelinde, barış, özgürlük ve hukuk güvenliği içinde birlikte ve dayanışma halinde yaşama azim ve kararlılığını yücelten etkinlikler için kamuya ait konferans salonları ile cadde, sokak, park, meydan ve alanlar önceden izin alınmaksızın etkinliklere açılır. “18 Haziran Adil Yargılanma Hakkı ve Özgürlük Günüönde ceza ve tutuk evlerindeki hükümlü ve tutuklulara açık görüş hakkı tanınır."
SAĞLANAN HAKLAR
"MADDE 4- (1) Bu kanun kapsamında olan kamu görevlilerinden; Açığa alınanlar ile isteği veya isteği dışında hakkında emeklilik işlemi yürütülenlerin ya da meslekten ihraç edilenlerin istekleri halinde görevlerine dönmesi, Görevlerine geri dönenler ile açığa alınanların açıkta, tutuklulukta, hükümlülükte veya emeklilikte geçirdikleri sürelerin, kademe ilerlemesi, derece yükselmesi ve rütbe terfiinden sayılması, Haklarında dava açılmamakla birlikte haklarında yürütülen adli ve idari soruşturmalardan dolayı kademe ilerlemesi, derece yükselmesi ve rütbe terfii durdurulanlar ile terfide beklemeye alınanların nasıpları esas alınarak eşiti derece ve kademe ile rütbeye terfilerinin yapılması, Hazırlık soruşturması dahil adli ve idari soruşturma ile yargılamanın her aşamasında her ne şekilde olursa olsun hayatını kaybedenlerin, nasıplarının 18 Haziran 2014 tarihindeki derece ve kademesi ile rütbesi üzerinden emekliye sevk edilmesi, Astsubaylardan aynı nasıpta olanlar içinde teğmenliğe naspedilenler var ise aynı derece, kademe ve rütbe üzerinden subaylığa naspedilmesi, Kademe ilerlemesi, derece yükselmesi ve rütbe terfiinden kaynaklanan maaş farklarının on kat fazlasıyla ödenmesi,hakları sağlanır."
KAMU GÖREVLİLERİ HAKKINDA ORTAK HÜKÜMLER
"MADDE 5- (1) Bu Kanun kapsamında olan Devlet memurları, hakîm ve savcılar ve üniversite öğretim elemanlarının haklarında soruşturma açıldığı tarihten tekrar göreve başlatıldıkları tarihe kadar açıkta, gözaltında, tutuklulukta, hükümlülükte veya emeklilikte geçen sürelerin; Tamamı kamu görevinde geçmiş sayılır. Her yılı bir kademe ilerlemesi ve her üç yılı (hakîm ve savcılarda her iki yılı) bir derece yükseltilmesi suretiyle değerlendirilir. Üniversite öğretim üyeleri için tamamı akademik unvanların elde edilmesinde (hakîm ve savcılarda birinci sınıfa ayrılma ve Yargıtay ve Danıştay üyeliğine seçilme hakkının elde edilmesi ve kaybedilmemesinde) dikkate alınır. Bu Kanun kapsamında olan kamu görevlilerinden astsubay ve subaylar ile general ve amirallerin haklarında soruşturma açıldığı tarihten tekrar göreve başlatıldıkları tarihe kadar açıkta, gözaltında, tutuklulukta, hükümlülükte veya emeklilikte geçen sürelerin; Tamamı kıta hizmetinde geçmiş sayılır. Her yılı için sicil tam notu verilmiş sayılır. Her yılı bir kademe ilerlemesi ve her üç yılı bir derece yükseltilmesi (generaller hariç) suretiyle değerlendirilir. Tamamı rütbe kıdemlerinde ve bir üst rütbeye terfide (askeri hakim ve savcılar için birinci sınıfa ayrılma ile askeri yüksek mahkemelere seçilme hakkının elde edilmesi ve kaybedilmemesinde) dikkate alınır. Tamamı kadar emeklilik yaş hadleri uzatılır. Bu Kanun kapsamındaki astsubay ve subaylar ile general ve amiraller hakkında, 27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 36. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentleri, 50. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 65. maddesinin birinci fıkrasının (a), (d), (e), (h) ve (ı) bentleri ve 94. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile 106. madde hükümleri uygulanmaz."
KAMU GÖREVLİLERİNİN GÖREVLERİNE BAŞLATILMASI
"MADDE 6- (1) Bu Kanun kapsamında olan Devlet memurları, hakîm ve savcılar ve üniversite öğretim elemanları ile astsubay, subay ve general ve amiraller bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 30 gün içinde kurumlarınca görevlerine başlatılır. Devlet memurları, hakîm ve savcılar ve üniversite öğretim elemanlarının intibakları bu Kanunun 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki esaslar dahilinde yapılır."
ASTSUBAY VE SUBAYLARIN İNTİBAKLARI İLE RÜTBE TERFİLERİ
"MADDE 7- (1) Bu Kanun kapsamında olan ve görevlerine başlatılan astsubay ve subayların haklarında soruşturma açıldığı tarihten tekrar göreve başlatıldıkları tarihe kadar açıkta, gözaltında, tutuklulukta, hükümlülükte veya emeklilikte geçen sürelerinin; Her yılı bir kademe ve her üç yılı bir derece sayılmak suretiyle yeni derece ve kademelerine derhal yükseltilirler. Tamamı kıta hizmetinde geçmiş ve her yılı için sicil tam notu verilmiş sayılmak koşulu ile bu Kanunun 4. maddesinin (3) numaralı fıkrası göz önüne alınarak rütbe terfileri; 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun subaylar için 36. maddesi, astsubaylar için 85. maddesi hükümlerine göre derhal yapılır. Bunların intibakları sonucundaki rütbe ve kıdemleri, haklarında soruşturmanın açıldığı tarihte bulundukları nasıpta eşiti olan astsubay veya subayın bu Kanuna göre göreve başlatıldıkları tarih itibariyle en üst rütbeye ulaşan eşiti nasıplı astsubay veya subayın rütbe ve kıdeminden düşük olamaz. Bu Kanun kapsamında olan astsubay ve subaylardan dava açılmamakla birlikte haklarında yürütülen hazırlık soruşturması dahil adli ve idari soruşturmalar nedeniyle kendi isteği veya isteği dışında emekliye sevk edilen, kademe ilerlemesi, derece yükselmesi ve rütbe terfileri durdurulan veya rütbelerinde beklemeye alınanların, bulundukları nasıpta eşiti olan astsubay veya subayın bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle en üst rütbeye ulaşan eşiti nasıplı astsubay veya subayın rütbe ve kıdemi üzerinden intibakları yapılır. En az dört yıl süreli fakülte veya yüksekokulu bitirmiş olup da en az kıdemli çavuş rütbesinde ve astsubay olarak dördüncü hizmet yılını tamamlamış, yedinci hizmet yılını bitirmemiş olan astsubaylardan, haklarında adli ve idari soruşturma başlatılmış ya da dava açılmış olması nedeniyle 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 109. maddesi uyarınca subaylık seçme sınavına katılamayanların, bulundukları nasıpta eşiti olan astsubaylardan teğmenliğe naspedilenler var ise, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle en üst rütbeye ulaşan eşiti nasıplı subayın rütbe ve kıdemine nasıpları yapılır. Derece yükselmesi, rütbe terfii ve astsubaylıktan subaylığa nasıpta üst rütbede kadro olması şartı aranmaz."
GENERAL VE AMİRALLERİN RÜTBE TERFİLERİ
"MADDE 8- (1) Bu Kanunun kapsamında olan ve göreve başlatılan kurmay subaylardan üst rütbelere veya tuğgeneral ve tuğamiralliğe terfi ettirilecekler ile general ve amirallerin, haklarında soruşturma açıldığı tarihten tekrar göreve başlatıldıkları tarihe kadar açıkta, gözaltında, tutuklulukta, hükümlülükte veya emeklilikte geçen sürelerinin; Her yılı bir kademe ve her üç yılı bir derece sayılmak (generaller hariç) suretiyle yeni derece ve kademelerine derhal yükseltilirler. Tamamı kıta hizmetinde geçmiş ve her yılı için sicil tam notu verilmiş sayılmak koşulu ile kadro şartı aranmaksızın ve 17.7.1972 tarihli ve 1612 sayılı Yüksek Askeri Şûranın Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun hükümlerine tabi olmaksızın 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 47., 49. ve 54. maddelerine göre üst rütbelere terfileri derhal yapılır. Bunların intibakları sonucundaki rütbe ve kıdemleri, haklarında soruşturmanın açıldığı tarihte bulundukları nasıpta eşiti olan kurmay subay ya da general veya amiralin bu Kanuna göre göreve başlatıldıkları tarih itibariyle en üst rütbeye ulaşan eşiti nasıplı kurmay subay ya da general veya amiralin rütbe ve kıdeminden düşük olamaz. Bu Kanun kapsamında olan kurmay subay, general ve amirallerden dava açılmamakla birlikte haklarında yürütülen hazırlık soruşturması dahil adli ve idari soruşturmalar nedeniyle kendi isteği veya isteği dışında emekliye sevk edilen, kademe ilerlemesi, derece yükselmesi ve rütbe terfileri durdurulan veya rütbelerinde beklemeye alınanların, kadro şartı aranmaksızın ve 17.7.1972 tarihli ve 1612 sayılı Yüksek Askeri Şûranın Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun hükümlerine tabi olmaksızın 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 47., 49. ve 54. maddelerine göre üst rütbelere terfileri, bulundukları nasıpta eşiti olan kurmay subay, general veya amiralin bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle en üst rütbeye ulaşan eşiti nasıplı kurmay subay, general veya amiralin rütbe ve kıdemi üzerinden derhal yapılır. Üst rütbeye terfide 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 47. ve 49. maddelerindeki üst rütbe kadrosunda oranlar içinde açık bulunması koşulu aranmaz."
YAŞAMINI KAYBEDENLERİN EMEKLİLİK HAKLARI
"MADDE 9- Bu Kanun kapsamında olup da hazırlık soruşturması dahil adli ve idari soruşturma ile yargılamanın her aşamasında her ne şekilde olursa olsun hayatını kaybedenlerden; Devlet memurları müstakil daire başkanı, üniversite öğretim elemanları Yüksek Öğretim Kurulu üyesi, hakim ve savcılar Yargıtay üyesi; Astsubay, subay, general ve amiraller, bulundukları nasıpta eşiti olan astsubay, subay, general veya amiralin 18 Haziran 2014 tarihi itibariyle en üst rütbeye ulaşan eşiti nasıplı astsubay, subay, general veya amiralin rütbe ve kıdemi; esas alınarak ve emekliliğe esas hizmet süresi 35 yılın altında olanlarda en az 35 yıl kabul edilerek haklarında emeklilik işlemi tesis edilir. Bunların emekliliğe sevk edildikleri tarih ile 18 Haziran 2014 tarihleri arasındaki emekli maaş farkları on kat fazlasıyla hak sahiplerine ödenir. Emekliliğe sevk tarihlerindeki emekli aylıkları ile yeni kadro ve rütbelere göre hak ettikleri emekli aylıkları arasındaki farklar ve emekli maaş farkları Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından Hazineden tahsil edilir."
İLERLEME, YÜKSELME VE RÜTBE TERFİLERİNDE MAAŞ FARKLARININ ÖDENMESİ
"MADDE 10- Bu Kanun kapsamında olan kamu görevlilerinin kademe ilerlemesi, derece yükselmesi ve rütbe terfiinden kaynaklanan maaş farkları on kat fazlası ve yasal faiziyle birlikte ödenir."
MAAŞ FARKLARI İLE TAZMİNATLARIN SORUMLULARINA ÖDETTİRİLMESİ
MADDE 11- Bu Kanunun 1. maddesi kapsamında olan ve derdest bulunan davaların, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren; Üç ay içinde ilk derece mahkemesinde yargılaması tamamlanıp gerekçeli kararı yazılmadığı, Temyiz itirazı Yargıtay'a ulaştığı tarihten itibaren Yargıtay'ın ilgili dairesince üç ay içinde sonuçlandırılıp gerekçeli kararı yazılmadığı, Başvurucuların talepleri Anayasa Mahkemesi'ne ulaştığı tarihten itibaren üç ay içinde görüşülüp karara bağlanmadığı, Yargıtay'ın bozma veya Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararları sonucunda ilk derece mahkemesi yargılamayı üç ay içinde tamamlayıp gerekçeli kararı yazmadığı, hallerde, gecikilen günlere ilişkin maaş farklarının tamamı, gecikmenin sorumlusu hakimler ile yüksek mahkeme başkan ve üyelerinden 6185 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre müştereken ve müteselsilen tahsil edilir. Bu Kanun kapsamındaki davalara ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince verilecek hak ihlaline ilişkin tazminat tutarları, yargılamanın her aşamasında görev alan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı gereği sorumluluğu bulunan savcı, hakim ve yüksek mahkeme başkan ve üyelerinden 6185 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre müştereken ve müteselsilen tahsil edilir. "
"MADDE 12- 27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa aşağıdaki geçici 38. madde eklenmiştir. Geçici Madde 38- Bu Kanunun 36. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentleri, 50. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 65. maddesinin birinci fıkrasının (a), (d) ve (e) bentleri ve 94. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile 106. maddesi; 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun (Mülga) 250. maddesiyle yetkili ağır ceza mahkemelerinde görülmek üzere açılan ve 02.07.2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca görevlerine devam eden ağır ceza mahkemelerinde görülen veya bu mahkemelerde derdest durumda iken 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa 21.02.2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanunun 1. maddesiyle eklenen geçici 14. maddesi gereğince yetkili ve görevli mahkemelere devredilen davalar ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 02.07.2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 75. maddesiyle değişik (Mülga) 10. maddesiyle kurulan ağır ceza mahkemelerinde görülmek üzere açılan ve bu mahkemelerde derdest durumda iken 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa 21.02.2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanunun 1. maddesiyle eklenen geçici 14. maddesi gereğince yetkili ve görevli mahkemelere devredilen davalarda uygulanmaz."
"MADDE 13- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer."
"MADDE 14- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür."