CHP Genel BaÅŸkanı KılıçdaroÄŸlu'dan önemli açıklamalar

Güncelleme Tarihi:

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğludan önemli açıklamalar
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 07, 2016 16:27

CHP Genel BaÅŸkanı Kemal KılıçdaroÄŸlu, "Biz baÅŸkanlık sisteminin Türkiye'de tartışılmasının tamamen yapay bir tartışma olduÄŸunu düşünüyoruz. Bugün Türkiye'nin dünya kadar sorunu var. DoÄŸu, GüneydoÄŸu'da kan gövdeyi götürüyor, her gün ÅŸehitlerimiz geliyor. Anayasa tartışmaları mı çok deÄŸerlidir, yoksa bu sorunu çözmek mi çok deÄŸerlidir? Biz bırakmışız orayı, kalkmışız bir kiÅŸiye göre rejimi deÄŸiÅŸtireceÄŸiz. 'Onun keyfi olsun' diye. Yeter artık yani bu kadar da olmaz" dedi.Â

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu, NTV canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.               

Yeni anayasa tartışmalarına ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Sadece anayasa değil, çünkü Sayın Davutoğlu da söz verdi, 12 Eylül darbe hukuku dolayısıyla biz bir komisyon kuruyoruz. Anayasa o darbe hukukunun bir parçası" değerlendirmesini yaptı.             

 "Anayasanın iz düşümü olan yasaların değişmesi lazım, anayasa değişse ne olur?" diyen Kılıçdaroğlu, "Ama anayasanın o açık tanımı uygulamayla örtüşmüyor, 12 Eylül artığı olan yasalar var, bunların değişmesi lazım. Biz anayasayı bunun için istiyoruz" ifadesini kullandı.             

 Kılıçdaroğlu bir soru üzerine, hem anayasa hem de "darbe yasalarının ayıklanması" noktasında iki ayrı komisyon kurulması önerisine de açık olduklarını söyledi.               

Haberin Devamı

Başkan Ahmet Davutoğlu'nun "Sistemi otoriterleştiren uygulamadır" sözü hatırlatılarak, "Başbakanın size ilettiği başkanlık sistemi modeli nedir?" sorusunu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Davutoğlu'nun kullandığı cümleye aynen katıldığını belirtti.             

 "Kötü yasa yoktur, iyi yasa da yoktur, kötü uygulayıcı vardır" sözünü anımsatan Kılıçdaroğlu, bir ülkede rejimin sabahtan akşama değişmeyeceğini dile getirdi.               

Türkiye'nin 200 yıllık parlamenter geçmişi olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:             

 "En son Türkiye Cumhuriyetini kuran Gazi Mustafa Kemal de parlamenter sistemi benimsemiş. Şimdi biz bunları tamamen çöp sepetine atalım diyoruz, başkanlık olsun. Niye başkanlık oluyor? 13 yıldır kimsenin aklında değildi de niye birden bire oldu? Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra başkanlık sistemi olsun. Çok talihsiz de bir açıklama yaptı, Almanya'daki Hitler örneğini verdi. Şunu acaba düşündü mü? Hitler örneğinden sonra Almanya niye başkanlık sistemini terk etti, parlamenter sistemi seçti? Almanya şu anda neden Avrupa'nın amiral gemisi konumundadır. İki dünya savaşında elde edemediği gücü Almanya, AB sürecinde elde etti. Başkanlık mı var? Hayır. 'Siz bu sistemden memnun musunuz?' Hayır. Ama düzeltelim. 'Yok düzeltmeyin, yeni bir sistem kurun.' Nasıl kuracağız o sistemi? 'Henüz daha belli değil.' Sayın Davutoğlu'na da sordum, 'Nedir başkanlık sistemi?' Bir çalışma yapacak bize verecek. Nasıl bir çalışma bilmiyoruz. Parlamenter sistemi çalışmaz hale getiren, 12 Eylül darbe hukukudur."               

Haberin Devamı

Kemal Kılıçdaroğlu, mevcut sistemdeki tıkanıklığın nedeninin ise kuvvetler ayrılığı ilkesinin çalıştırılmaması olduğunu savundu.               

Türkiye'de fiili yarı başkanlık sistemi yaşandığı şeklindeki açıklamaların hatırlatılması üzerine ise Kılıçdaroğlu, "Fiili bir durum var, doğru. Çünkü ortada Başbakan yok. Ben söylüyorum zaten 'başbakanlık koltuğu boş' diye. Ben Sayın Başbakana da söyledim, 'ben sizi muhatap almak istiyorum', sarayda oturan zat 'hayır onu değil, beni muhatap alın' diyor. Benim muhatabım Sayın Başbakan. Bir kişi konuşuyor, 'kuralları falan ben tanımam' diyor. 'Defakto bir durum oluştu, buna hukuki çerçeve çizin' diyor. Yani 'bana göre hukuki çerçeve', 'Türkiye'ye göre değil, benim ihtiyaçlarıma göre çizin' diyor. Bir kişinin ihtiyacına göre rejim mi değişir?" açıklamasını yaptı.               

Haberin Devamı

"BAŞKANLIKLARDA EYALET SİSTEMİ VARDIR"               

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hitler örneği ile ilgili açıklaması anımsatılarak, "Sayın Cumhurbaşkanının dünkü açıklaması sizi tatmin etti mi?" sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, "Hayır. Kendisini kurtarmak için. Hadi diyelim ben yanlış anladım, bazı gazeteciler yanlış anladı. Peki bütün dünya mı yanlış anladı? Siz eğer başkanlığa örnek verirken Hitler Almanyası'nı örnek verirseniz, bu affedilecek bir tablo değildir. Bu aslında aklından geçen bir rejimin dillendirilmesidir" diye konuştu.               

Başkanlık sistemlerinin tamamında eyalet sistemi olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Bizde eyalet mi var? Neden ısrar ediliyor ben anlamıyorum?" ifadesini kullandı.               

Haberin Devamı

Üniter yapı korunarak, başkanlık sisteminin getirilebileceği yönündeki açıklamaların sorulması üzerine ise Kılıçdaroğlu, "Biz başkanlık sisteminin Türkiye'de tartışılmasının tamamen yapay bir tartışma olduğunu düşünüyoruz. Bugün Türkiye'nin dünya kadar sorunu var. Doğu, Güneydoğu'da kan gövdeyi götürüyor, her gün şehitlerimiz geliyor. Anayasa tartışmaları mı çok değerlidir, yoksa bu sorunu çözmek mi çok değerlidir? Biz bırakmışız orayı, kalkmışız bir kişiye göre rejimi değiştireceğiz. 'Onun keyfi olsun' diye. Yeter artık yani bu kadar da olmaz" değerlendirmesini yaptı.               

Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine başkanlık sistemiyle ilgili toplumsal nabzı tutmak amacıyla yapılan kamuoyu araştırmalarına inanmadığını, onların tamamının maniple edildiğini ileri sürdü.             

Haberin Devamı

"BAHÇELİ DE BİR SÖZ VERMİŞSE, DOĞAL OLARAK BU SÖZÜN ARKASINDA DURUR"             

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "başkanlık konusundaki karşı duruşuna güvenip güvenmediğinin" sorulması üzerine ise Kılıçdaroğlu, "Ben bir siyasal liderin verdiği sözün arkasında durması gerektiğine inanan birisiyim. Sayın Bahçeli de bir söz vermişse, doğal olarak bu sözün arkasında durur"dedi.               

HDP'li yöneticilerin özerklik konusunda yaptığı açıklamalarına ilişkin Kılıçdaroğlu, HDP'lilerin hükümetin kendilerine söz verdiğini beyan ettiklerini buna da hükümet kanadından bir yalanlama gelmediğini dile getirdi.             

 Dolmabahçe'de yapılan görüşmelerin DTK'nın açıklamaları ile uyuşabileceğini ve bunun alt açılımlarının muhtemelen orada konuşulduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, "Ben defalarca 'halka izah edemeyeceğiniz vaatlerde bulunmayacaksınız' demiştim. Şimdi halka izah edemeyecekleri vaatlerde bulundular. Geri adım atıyorlar. Karşı taraf konuşuyor. Bunlar o konuda sessizliklerini koruyor" diye konuştu.               

"Cumhurbaşkanına Hitler benzetmesi yapmakla haksızlık etmiyor musunuz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Hitler örneğini o verdi. Sıkıntı da orada zaten. Öyle bir örnek verdi ki demokrasi kırıntısı olan hiç kimsenin veremeyeceği bir örnektir Hitler Almanyası. Bunu yapmayacaktı, o örneği vermeyecekti. Sayın Cumhurbaşkanı Suudi Arabistan'a gittiğinde krala 'sakın siyasi idam yapmayın. Örnek mi istiyorsunuz, Türkiye' demesi lazımdı. Ama dönüp diyor ki 'olabilir, o onların iç meselesidir.' Bu olamaz. 21. yüzyılın Türkiye'sine yakışmaz. Biz bunu kabul etmeyiz" yanıtını verdi.               

"KİMSE KUSURA BAKMASIN BİZ İKTİDARA GÜVENMİYORUZ..."             

 Darbe hukukunun değişmesi hususunda ellerinden gelen her türlü çabayı göstereceklerinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "Getirsinler darbe yasalarını, tamamını değiştirelim" ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Dokunulmazlıkların konjonktürel olarak kullanılması asla doğru değil. 'Ben Ali'ye kızdım dokunulmazlığını kaldırayım, Veli çok iyi bir adam onun dokunulmazlığı kalsın.' Çifte standart olmaz siyasette. Hele devlet yönetiminde çifte standart hiç olmaz. Objektif bir kural getirirsiniz, o kurala göre hareket edersiniz. Biz, kürsü dokunulmazlığı hariç, diğer dokunulmazlıkların kaldırılmasını isteriz" dedi.               Kılıçdaroğlu, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.               

"Siz başkanlık sistemine mi yoksa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şahsına mı karşısınız" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Biz, başkanlık sistemine... Sayın Erdoğan'ın şahsını kişisel bir olay olarak görmüyoruz ama o kişisel olay olarak görüyor. Zaten sorunumuz da orada. Sayın Cumhurbaşkanı anayasal sınırlar içinde, ettiği yemine sadık kaldığı sürece bizim bir sorunumuz yok" yanıtını verdi.            

Kılıçdaroğlu, "Yeni anayasa ve başkanlık konusunda komisyon için davet gelecek. CHP isimleri belirledi mi?" sorusuna, "Yok, hayır" dedi.               

"Yeni anayasa konusunda, başkanlık meselesiyle bir tıkanma yaşanırsa ne olur" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Bir kişi parlamentoya dayatmada bulunamaz. Parlamentonun kendi özgür iradesi vardır ve kendi özgür iradesine göre çalışır ve karar alır. Bir kişinin arzusuna göre rejim değişemez ve parlamento da o bir kişinin asla ve asla tutsağı olamaz" diye konuştu.             

 "AK Parti, 317 milletvekili adına bu öneriyi getiremez mi" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Ben illa bir öneri gelmez demiyorum" yanıtını verdi. 12 Eylül darbe hukukunun, yasama organı üyesinin özgürce iradesini kullanmasını engellediğini belirten Kılıçdaroğlu, bu kaldırıldığında AK Parti içinden de, "Başkanlık sistemi doğru değil" diyenlerin çıkabileceğini savundu.               

Kılıçdaroğlu, sadece anayasanın değil, 12 Eylül darbe hukukunun da değiştirilmesi gerektiğine işaret ederek, Başbakan Davutoğlu'nun, "Bununla ilgili bir tarama yapacaklarını" söylediğini aktardı.             

 Anayasa değişikliklerinden çok daha önce 12 Eylül darbe hukukunu değişebileceğini, gazetecilerin tamamının hapisten çıkabileceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, CHP'nin hazırlığının olduğunu, Başbakan Davutoğlu'na "bunu verebileceklerini" söylediklerini ifade etti.               

 "ÇÖZÜM ADRESİ TBMM"             

 "Güneydoğu'daki terör olaylarına ilişkin CHP'nin çözüm önerilerinin" ne olduğu sorusuna Kılıçdaroğlu, çözüm adresinin TBMM olduğunu bildirdi.               Bu ve bundan önceki hükumetlerin hiçbir zaman parlamentoya doğru bilgi vermediğini, kapalı oturumlarda, gazetelerde yazan bilgilerden daha azının verildiğini savunan Kılıçdaroğlu, sorunun çözümü konusunda hükumetin samimi olmadığını, iç politikada bir malzeme olarak kullandığını söyledi.               CHP'nin en baştan beri parlamentoda komisyon kurulması teklifinde bulunduğunu, bunun reddedildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin izlediği yöntemin yanlış olduğunu öne sürdü.             

 Kılıçdaroğlu, iktidarın, Doğu ve Güneydoğu'da "Biz bu sorunu çözeceğiz, CHP engel oluyor" dediğini ancak CHP'nin bir şeye engel olmadığını belirtti.        
"CESETLER NEDEN ALINAMIYOR?"             

 CHP'nin, Doğu ve Güneydoğu'da yaşanan sorunların çözümüne ilişkin çalışmalarının hatırlatılıp, "CHP elini taşın altına koymuyor, yeterli inisiyatif almıyor, samimi olarak bu işin çözümü için bir şey yapmıyor' eleştirileri var. Dün de aydınlar 'Biraz daha fazla inisiyatif almanız' talebiyle geldiler. Bu yaklaşımı nasıl görüyorsunuz" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, bunun bir algı olduğunu, şu anda bunun kalmadığını ifade etti.               

Her partiyle görüşen CHP'nin ana aktör olarak devreye girmesinin istendiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Kendilerine bizden ne istediklerini de sordum. Yürüyüş, miting yapın, Batı'daki insanın dikkatini Doğu'ya çekin. Çünkü Doğu'daki insanlarda şöyle bir algı oluşmaya başladı; 'Burada çocuklar, kadınlar, gençler öldürülüyor ama Batı hiçbir şey yapmıyor, dolayısıyla Batı beni istemiyor.' Böyle bir algı var ve bu algı doğru değil" dedi.               

Zihinsel bir kopuşun çok daha felaket olacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerin şöyle sürdürdü:             

 "Artık insanlar şunu düşünmeye başladılar; 'Biz Kürt olduğumuz için bunlar bize yapılıyor.' Sivillerin, kadınların ölmesi... Şu anda karların altında cesetler varmış galiba, onu söylediler, cesetlerin alınamadığını, 'bunların alınması için mutlaka devreye girin, gidin, konuşun' diye. Biz arkadaşlarımıza söyledik, bakın bakalım gerçekten cesetler var mı? Varsa bu cesetler neden alınamıyor? Çürüyecek orada, caddenin, sokağın ortası veya bir duvarın dibinde. Bunların olmaması lazım. Eğer bir ceset var ve hala gidip alınamıyorsa, sormak lazım güvenlik güçleri ne yapıyor acaba? Beyaz bayraklı insanlar, bunlar doğru değil."             

"CHP ÜZERİNE DÜŞENİ YAPIYOR"               

Kılıçdaroğlu, hendek kazılmasını doğru bulmadıklarını belirterek, "Ülkeyi bu hale kim getirdi? O silahlar, o evlere gelip depolanırken bu ülkeyi kim yönetiyordu? Neden görmediniz onu? O silahlar gelirken emniyete bir değil, iki değil, üç değil, yüzlerce telefon geldi, 'Buralara silah depoluyorlar' diye. Hiç kimse kılını bile kıpırdatmadı. Şimdi masum insanlar ölüyor, bölge ateş çemberine, alev topuna dönmüş. Şimdi biz soruna çözüm arıyoruz. Yine söylüyorum; Bizim yöntemimiz en doğru yöntemdir, sorunun parlamentoya getirilmesi, parlamentoda oturup konuşmamız lazım ve bu sorunu bir şekliyle aşmamız lazım" diye konuştu.             

 "Bölgede süren iç güvenlik harekatının" anımsatıldığı Kılıçdaroğlu, demokratik, hukukun olduğu bir ülkede bir kişinin eline silah alıp "Ben buraya düzelteceğim" diyemeyeceğini vurguladı.             

Terörle mücadele edilirken sivillere zarar verilmemesi gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, sivillere konut yapılarak alanın boşaltılabileceğini söyledi.          

"NASIL BİR UZLAŞMA KOMİSYONU"            

 Kılıçdaroğlu, "AK Parti ile HDP arasında, CHP'nin bir arabuluculuk yapıp yapmayacağı" sorusuna, Başbakan Davutoğlu'nun, bir HDP milletvekilinin kullandığı "Gelip, çay içip giderler" sözünü gerekçe göstererek, görüşmesini iptal etmesini doğru bulmadıklarını ifade etti.              

Davutoğlu'nun muhatabının bir milletvekili değil genel başkan olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, yeni anayasa çalışmaları konusunda HDP'nin de üye vereceğini anımsattı. Kılıçdaroğlu, "Vermezlerse nasıl olacak? Nasıl bir uzlaşma komisyonu bu? Baştan sakatlanan" dedi.               

AK Parti ile HDP'nin temasının kesilmediğini düşündüğünü belirten Kılıçdaroğlu, bazı görüşmelerin yapıldığını bildiklerini bildirdi.               

Kılıçdaroğlu, "CHP'nin dokunulmazlıklar konusundaki tavrının ne olacağı" sorusuna, şu yanıtı verdi:             

 "Dokunulmazlıkların konjonktürel olarak kullanılması asla doğru değil. 'Ben Ali'ye kızdım, dokunulmazlığını kaldırayım, Veli çok iyi bir adam, onun dokunulmazlığı kalsın.' Çifte standart olmaz siyasette. Hele devlet yönetiminde çifte standart hiç olmaz. Dokunulmazlıkları ya kaldırırsınız ya kaldırmazsınız. Objektif bir kural getirirsiniz o kurala göre hareket edersiniz. Biz, kürsü dokunulmazlığı hariç, diğer dokunulmazlıkların kaldırılmasını isteriz."             

"HDP'YLE Ä°LGÄ°LÄ° DOSYAYI DOÄžRU BULMAM"          Â

Kılıçdaroğlu, HDP'lilerle ilgili dosya geldiğinde bunu doğru bulmayacağını, herkese uygulanması gerektiğini ifade etti.             

 Başbakan Davutoğlu'na, "siyasi ahlak yasasının neden çıkması gerektiğini" söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, Davutoğlu'nun, "siyasi etik kanunu" hazırlıyoruz karşılığını verdiğini, bundan çok mutlu olduğunu kaydetti.            

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Özerklik denilince hemen ülkenin bölündüğü şeklinde bir algı çıkıyor ortaya. Tabii bu bağlamda bölgesel özerkliği kabul etmiyoruz ve doğru bulmuyoruz. Bir ya da birden fazla ilin bir araya gelip, ki öyle bir tanımlama yapılıyor, biz onu doğru bulmuyoruz. DTK'nın açıkladığı şekli asla doğru bulmuyoruz" dedi.               

Kılıçdaroğlu, NTV canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.             

Özyönetim ve özerklik konusundaki tavrının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, Bülent Ecevit döneminde, yerel yönetimler özerklik şartının parlamentodan geçtiğini ve kanunun çıktığını hatırlattı. Türkiye'nin bütün bölgelerini kapsayan yerel yönetimler özerklik şartını, yine kabul ettiklerini ve uygulanması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, HDP'nin istediğinin ise "bölgesel özerklik ve bölgeye yönelik özel statü" olduğunu anlattı.               

Demokratik Toplum Kongresinin (DTK) açıkladığı bildirgede öz savunmanın da istendiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Biz buna karşıyız. Devletin silahlı güçleri var zaten" diye konuştu.               

Yerel yönetimlerin gelir kaynakları ve diğer açılardan güçlendirilmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Özerklik denilince hemen ülkenin bölündüğü şeklinde bir algı çıkıyor ortaya. Tabii bu bağlamda bölgesel özerkliği kabul etmiyoruz ve doğru bulmuyoruz. Bir ya da birden fazla ilin bir araya gelip, ki öyle bir tanımlama yapılıyor, biz onu doğru bulmuyoruz. DTK'nın açıkladığı şekli asla doğru bulmuyoruz" dedi.             

Belediyelerin, 1930'lu yıllarda çıkarılan kanunla bugüne kadar idari ve mali açılardan özerk olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, ancak belediyelerin merkezi yönetimin denetimine tabi olduğunu aktardı. Belediyelerin şu anda gelir kaynakları yetersizliğinden dolayı merkezi yönetime muhtaç olduklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, gelir kaynaklarının güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.             

"SİYASETİN KİRLİLİKTEN ARINMASI AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ BİR ADIM"             

AK Parti'de 4 ismin, partiden kesin ihraç istemiyle Merkez Disiplin Kuruluna sevk edildiğinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Gayet güzel. Siyaset açısından güzel tabii. Mutlaka kendi ellerinde ciddi bulgular vardır. Devletin denetim elemanları da büyük bir ihtimalle o denetimleri yapmışlar, önemli bulgular elde etmişler. Bunu yaptıkları zaman verilmiştir, partiden kesin ihraçları yapılmıştır. Siyasetin kirlilikten arınması açısından çok önemli bir adım olarak görüyorum" ifadesini kullandı.           

CHP'nin kurultay sürecine ilişkin soru üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, "Her kurultay aslında bir değişim demektir. Dolayısıyla bu kurultayda, yönetim kademelerinde değişim olması doğaldır" dedi.               

Kılıçdaroğlu, kurultay öncesi tavrının rahat olmasının dikkat çekici bulunduğunun aktarılması ve bunun nedeninin sorulması üzerine özel bir koltuk merakının olmadığını, koltuğun insana sorumluluk yüklediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, demokratik bir yarışın, kendisini çok mutlu edeceğini belirtti.            

"İNSANİ OLARAK İLİŞKİLERİMİZ YİNE DEVAM EDİYOR"             

 Kılıçdaroğlu, genel başkan adaylığı için adı geçen Mustafa Balbay'ın, kendisine rakip olmasının, vefa tartışması başlattığının hatırlatılması üzerine şöyle konuştu:         

"Ben o tür tartışmaları doğru bulmuyorum. Çünkü insani olarak ilişkilerimiz yine devam ediyor. Ama siyaseten o kendisi genel başkanlığı daha iyi yapacağını düşünüyorsa elbette tabii böyle bir hakkı var. Yoksa ona sahip çıkıldı diye, 'Ben bütün görüşlerimi bir tarafa bırakayım ve koşulsuz bana sahip çıkana ben de sahip çıkayım' düşüncesi doğru değil. Bu siyasette doğru değil, insani olarak ilişkilerimiz devam ediyor. Zaman zaman gelir, uğrar, konuşuruz. Bu sabah amcası vefat etmişti, kendisine başsağlığı diledim. Diğer arkadaşlarım için de geçerli. Umut Oran için de Muharrem İnce için de geçerli. Elbette genel başkanlığa aday olmaları gibi bir hakları, diğer partilerden farklı olarak bizim özelliğimiz, 'Şu kişi genel başkan olmasın, bunun ayağını kaydıralım, bunun ekibini tümüyle yok edelim.' Ben bu anlayışta değilim, doğru da bulmam bunu. Herkes siyasi olarak düşüncesi zaten özgürce açıklıyor. Zaman zaman bunu CHP'nin zaafı olarak gösteriyorlar. Bu CHP'nin zaafı değil CHP'nin ve demokrasinin kazanımıdır."               - Kurultayda "demokrasi ve değişim" söylemi öne çıkacak       

Kurultay konuşmasını daha çok "demokrasi ve değişim" üzerine inşa edeceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, daha sonra da tüzük kurultayı yapılacağını ifade etti. Kılıçdaroğlu, partinin, hem demokratikleşmesi hem değişik kesimlerin yönetimde yer almasının sağlanması için tüzükte düzenlemeler yapılacağını da açıkladı.           

Örgütlerin çok çalışması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, çalışma, propaganda yöntemlerini değiştireceklerini ve bu konuda hazırlıklarının devam ettiğini anlattı. Kılıçdaroğlu, "Bugüne kadar parti örgütleri ile ilgilenecek zaman bulamadım. Şimdi önümde bir zaman var. Parti örgütlerimizle ilgileneceğiz" diye konuştu.             

"KONTENJAN HAKKINI BİR KEZ KULLANAN İKİNCİ KEZ KULLANAMAYACAK"           

   AK Parti ve HDP'de bulunan, milletvekillerinin belli bir dönem seçilmesi kuralının, CHP'de uygulanıp uygulanmayacağı sorusuna Kılıçdaroğlu, "Olabilir. Biz şöyle bir şey yapıyoruz, kontenjan hakkını bir kez kullanan ikinci kez kullanamayacak. Sürekli kontenjan olmayacak" dedi.             

 Ön seçim olduğu sürece üç dönem kuralına gerek olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bölge halkı seviyorsa, halk seviyor ve ona destek veriyorsa seçilebilmeli. Onun önünü biz kesmemeliyiz" değerlendirmesinde bulundu.         

"BELLİ BİR ÇEVREYE VERİLMİŞ MESAJ OLARAK GÖRÜYORUZ"             

 Başbakanlıkça hazırlanan cuma namazı için mesai düzenlemesini içeren genelgenin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, uzun yıllar bürokraside yer aldığını hatırlattı. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:             

 "Hiçbir zaman, 'Ben cuma namazına gideceğim' diye, 'Sen gidemezsin' diyen hiçbir yönetici görmedim. İnsanlar gider, ibadetini yapar. Hatta her kamu kurum binasının altında mescit vardır ve insanlar gider dualarını ederler. Bunun bir siyasi malzeme yapılması doğru değil aslında. Bunun bir politik malzeme haline getirilmesi doğru değil. Cuma namazı değil sadece, diğer zamanlarda da gider ibadetini yapar gelir. İnsanlar ibadetlerini özgürce yapabilmeliler. Geçmişte de buna buna benzer genelgelerin çıktığı söyleniyor. Dolayısıyla bunun bizim düşündüğümüz, İsrail'e karşı, 'Biz İsrail'e muhtacız' sözünün bir seçeneği olarak, 'Bakın biz de bunu yapıyoruz...' Bu algıyı biraz değiştirmek, daha farklı bir alana dikkat çekmek için belli bir çevreye verilmiş mesaj olarak görüyoruz."             

SUUDİ ARABİSTAN-İRAN İLİŞKİLERİ           

Kılıçdaroğlu, Suudi Arabistan-İran ilişkilerinin hatırlatılarak, Türkiye'nin takınması gereken tavrın sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Bölgede İran ile Türkiye'nin ciddi bir işbirliğine gitmesi lazım. Çatışma ortamı, bize hep kaybettirdi. Şu anda Ortadoğu'da, Suudi Arabistan ile İran arasında sorun var, bu sorunu kim çözecek? Eskiden olsa gözler Türkiye'ye çevrilirdi. Şimdi Türkiye, Ortadoğu'da tamamen devre dışı bırakılmış vaziyette" iddiasında bulundu.       

BAKMADAN GEÇME!