Güncelleme Tarihi:
Prenses'in aşığı James Hewitt, yaptığı açıklamalarla hálá gündemde
Diana'nın sevgilisi Hürriyet'le dertleşti
Kitabı yazmanız ne kadar sürdü?
- Yaklaşık bir yıl. Evimdeki mektupların bir İngiliz tabloidinde çalışan bir editör tarafından çalınması üzerine yazmaya karar verdim.
Daily Mirror mı?
- Evet. Gerçek ortaya çıksın, adalet yerini bulsun istedim.
Tek başına mı yazdınız?
- Tek başıma yazdım.
Bir terapi süreci miydi?
- Evet. Kolay olmadı. Geçmişi düşünüp, o dönemde yazılanlara ve günlüğüme bakmam gerekti. Kayınbiraderim ve bazı arkadaşlar yardım etti. Kitap böylece ortaya çıktı ve bir yılımı aldı. Kitap benim hayatımı ve kısmen Diana'yı konu alıyor.
Sanki ‘Diana’nın Laneti' diye birşey var. Diana'ya fazla yaklaşan kişilerin başlarına kötü şeyler gelebiliyor.
- Lanet. Gerçekten böyle birşeyi hiç düşünmedim. Bir ara bu konuşuldu. Hiç şüphe yok ki bu söylentilerin tohumunu bulvar basını atmıştır. Sanırım, İngiliz basını dünyanın en kötüsü. Birinci elden yaşadığım için böyle konuşabilirim. Sadece benim değil, birçok kişinin başına böyle şeyler geliyor, ama hiçbir şey yapmıyorlar.
Bana Diana ile ilgili hafızanızdan silinmeyen bir anıyı anlatır mısınız? Her zaman yüreğinizde hissedeceğiniz bir anı?
- Birlikte birçok anımız olduğu için birini söylemek zor. Harika vakit geçirdik, birbirimizle şakalaştık, bu ikimize de güç verdi. Başlangıçta haftada iki kere birbirimizi görüyorduk, Diana'nın gerçekten gülümsediği ve güldüğü anlardı.
Yarış atları dışında, geri kalan vaktinizi nasıl geçirdiniz?
- Diana, binicilikten fazla keyif almazdı. Sadece bahane olsun, beni daha sık görsün diye binicilikle ilgilendi. Devon'da beni ve ailemi ziyaret ettiğinde nasıl eğlenceli vakit geçirdiğimizi anımsıyorum.
Diana'nın aradığı neydi? Sıcaklık?
- Sıradanlık arıyordu. Sıcaklık. Ve şefkat. Bu nedenle fiziksel yakınlaşma ve dokunmadan haz alırdı. Geriye dönüp tam bir tasvir yaptığımda, Diana'nın çok eğlendiğini ve keyfini çıkardığını söyleyebilirim.
CHARLES HER ŞEYİ BİLİYORDU
Ona Camilla hakkında tavsiyede bulundunuz mu?
- Hiçbir zaman tavsiyede bulunmadım. Dürüst olmam gerekirse o konudan hep uzak durduk. Her hafta sınırlı zamanımız vardı.
Camilla hakkında ne söyleyebilirdi ki?
- Çok kinciydi, konudan kaçış yoktu. Aslında tekrarlamak istemiyorum çünkü Camilla çok hoş bir insan. Londra'da yaşarken evlerimiz karşı karşıyaydı.
O sırada Diana, Charles'ın Camilla'yla ilişkisini biliyor muydu?
- Hayır!
Ama Charles muhtemelen sizin ilişkinizi biliyordu.
- Hiç şüphe yok ki evet.
CANIM SIKILMADI, KISKANDIM
Diana'nın, Charles'ın Camilla ile ilişkisinden ötürü sizinle birlikte olduğu hiç aklınıza takıldı mı?
- Sanmıyorum. Hayır. Çünkü birisi size aşık olduğu zaman bilirsiniz, birisine aşık olduğunuzu da farkedersiniz. Bu duyguyu açıklayamazsınız, fakat bilirsiniz. Sırf onu kullandığınız için günde 2 saat telefonla konuşmazsınız.
O hayatınızın en büyük aşkı mıydı?
- Evet, öyleydi. Bu konuda konuşmak çok zor.
İlişkiniz kaç yıl sürdü?
- Beş yıl. 1986-1992. Görevli olarak Almanya'ya gittiğimde zor geldi. İlişkimizde bir şeyler yitirildi. Körfez'e gönderildiğimde yeniden alevlendi.
Öldürülen koruma görevlisiyle Diana'nın ilişkisi olduğunu öğrendiğinizde canınızın sıkıldığını söylemiştiniz?
- Kamuoyunda öyle yorumlandı. Kıskanmıştım.
Neden size anlattı?
- Çünkü aşk sınır tanımaz. Güzelliği budur. Nedenlerden biri bu. Diğer neden ise güvenliğim konusunda zaman zaman endişeye kapılıyordu.
Sizi öldürmek isteyeceklerini mi düşünüyordu?
- Bu konuda çok endişeliydi.
Bu konuda sizinle konuşmuş muydu?
- Evet.
Aranızda neler oldu? Nasıl ayrıldınız?
- Kamuya mal olmuş bir durum ortadayken bir ilişkiyi sürdürmek gerçekten çok zordur. Hele hele tabloid gazetelerin avı haline geldiyseniz ve ayyuka çıkmadan önce zaten küçük bir grup tarafından biliniyorsa, bu ilişki hiçbir zaman sır olmaz. Çok zor bir ilişkiydi. İnsani yönüne bakmak gerekirse, O evliydi ve bu durumdan kurtuluş yoktu. Daha sonra boşandı ama taraflardan biri çok incinmişti. Hele hele evlenmemiş bir kişi olarak ben çok incindim.
Sadece, artık birbirimizi görmeyelim mi dediniz? Bu nasıl oldu?
- Evet sadece görüşmeyelim dedim. Benim için çok zordu.
Prenses'i birkaç defa aramışsınız, ama o sizi aramamış?
- Evet. Ben ona çok yardımcı oldum. Ama o çekip gitti. Birileri hep arkada kalır ben de arkada kaldım. Sadece destek olmaktan başka bir şey de yapmadım.
Aşk kolay kolay ölmüyor
Prens Harry'nin babası olduğunuz yolundaki söylentilere ne diyorsunuz?
- Bu konudan sürekli uzak kalmaya çalıştım. Ne söylersem söyleyeyim, birşeyler yazılıp çiziliyor. Bu konuyu önce Amerikalılar'ın ortaya attığını ve buradan İngiltere'ye taşındığını söylüyorlar. Eğer konu gündemden düşerse memnun olurum.
Prens Charles'la aranız nasıl?
- Pek tanımıyorum. Sadece birkaç kez polo oynadık.
Diana'yla ayrıldıktan sonra görüştünüz. Konu neydi?
- Tekrar biraraya gelme ihtimali üzerine görüştük. Yani iki insan arasında bir aşk ilişkisi varsa, bu kolay kolay ölmüyor. Ama köprünün altından çok sular geçtiği de ortada.
Bana son konuşmanızı anlatsanıza. Ona neler söylediniz?
- Nasılsın, seni mutlu gördüğüme sevindim, dedim.
O sırada Dodi ile birlikte miydi?
- Sanırım daha önceydi. Olayları pek yakından takip edemedim.
Ona görüşme teklif ettiniz mi?
- Hayır. Ona şöyle dedim: ‘Bana ihtiyacın olduğu zaman nerede olduğumu biliyorsun.’ Böylece ayrıldık. Sonra da feci şekilde öldü.
Bir yerde okuduğuma göre Muhammed el Fayed'le görüşüp tehdit aldığınızı söylemişsiniz?
- Hayır öyle olmadı. Meçhul telefonlar alıyordum. ‘‘Diana'yı görmeye devam edersen hayatın tehlikeye girer,’’ diyorlardı.
Sizce, insanlar sizden neden nefret ediyor?
- Ben insanların benden nefret ettiğini düşünmüyorum. Bence bu pek mantıklı da değil. Bulvar basınıyla ilgili birşey bu. Ben onların Diana hakkında haber yazabilmesi için bir araçtım sadece.
Televizyondaki Panaroma programında yapılan söyleşide Diana, ‘‘Ona tapıyordum ama, o beni yüzüstü bıraktı’’ dedi. Peki ne demek istedi?
- O sözleri beni çok şaşırttı. O söyleşiyi istemesinin bir nedeni vardı. Eğer nedenlerini analiz edersek sonuca varırız. O günlerde bulvar basınıyla başı dertteydi. Belli ölçüde sempati kazanmaya çalışıyordu.
Peki neden yüzüstü bırakıldığını düşündü?
- 1989 yılında Almanya'ya gönderildiğim için öyle düşündü. Oysa benim başka seçeneğim yoktu.
Bütün yaşananlardan sonra Diana'yla yine ilişki kurar mıydınız?
- Evet, benim için değerliydi. Zamanı geri çevirmemize imkan yok ve yaptığım her şeyin doğru nedenleri vardı. Eğer yanlış yapmış olsaydım, şimdi kendime çok kızardım.
Şimdi adını sayacağım insanlardan hangisiyle karşılaşmayı isterdiniz, Prens Charles, Prens William, Prens Harry, Camilla, Camilla'nın çocukları?
- Herhalde Charles'la isterdim. Çünkü onun dinlemeyi bilen kulakları var. Sanırım beni anlardı. Onun dürüst ve adil bir insan olduğunu düşünüyorum. Evet, Charles'la oturup konuşmak isterdim.
James Hewitt, evli bir kadına aşık olmaması gerektiğini biliyordu. Yara alabileceğini de biliyordu, ama yine de aşık oldu. Kendini ihanete uğramış gibi hissettiğini, bir gazeteciye anlatmaması gerekenleri anlattığını biliyordu. Yine de konuştu. Bir sonraki ilişkisinde bir şeylerin yanlış olduğunu algılıyordu, görmezlikten geldi, sonra da o kadının Prenses Diana'nın aşk mektuplarını çaldığını iddia etti.
Aslında Prenses Diana ile ilişkiye girmeseydi onu hiç kimse tanımayacaktı. Ve Diana, ‘Onu taparcasına sevdim, ama o beni yüzüstü bıraktı’ diyerek İngiliz Kraliyet Ailesi'ni şoke edemeyecekti. Yine de Diana ile ilişkisini yazdığı kitapla
şöhret oldu. Hewit, şimdi yine Diana ile ilişkisini Prens
Charles'ın da bildiğini açıklayarak gündemde...