Güncelleme Tarihi:
Ankara'da 8 yıllık çağdaş eğitime geçişi çarpıtarak, ‘‘din elden gidiyor’’ anlayışıyla Cezayir provasına ve polisin gazetecilere karşı vahşi tutumuma büyük öfke yağdı. Ankara'daki tahrik, vatandaşlar, sivil toplum kuruluşları ve gazeteciler tarafından tüm yurtta protesto edildi.
Ankara'da düzenlenen korsan şeriat gösterisiyle Cezayir provası yapılması sırasında, polisin göstericilerle bir olup gazetecilere vahşice saldırması ve gazetecilerin sırtında cop kırması, tüm yurtta protesto edilirken, gazeteciler de yürüyüşler düzenledi. Ankara'da ‘Özgür basın susturulamaz', ‘Coplar kırılır kalem kırılmaz', ‘Medya burada, şerefsizler nerede' sloganlarıyla, saat 14.00'te İçişleri Bakanlığı önünde toplanan gazeteciler, kameralarını bakanlığın önüne bıraktılar. CHP lideri Deniz Baykal, CHP milletvekilleri Atila Sav, Altan Öymen, Ercan Karakaş, Sabri Ergül ve Mehmet Sevigen, Barış Partisi, İnsan Hakları Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği temsilcileri ve bazı yurttaşlar da gazetecilerin protestolarına destek verdi.
Gazete yazarları ve Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin'in de aralarında bulunduğu bir grup, İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu ile görüştü. Bakan Başesgioğlu, gazetecilere, ‘‘Polis, cumhuriyetin, Atatürk ilke ve inkılaplarının ve kamu düzeninin polisi olacak'' dedi.
CİHAT DENEMESİ
Ankara'da cihat denemesi yapıldığını söyleyen Çağdaş Gazeteciler Derneği Ege Şube Başkanı Ahmet Delikçi ise ‘‘Yobazlarla el ele verip basın mensuplarını hedef alan polisleri şiddetle kınıyoruz. Göktepe cinayeti sanıklarının teslim olmasının ardından, bu bir öç almadır'' diye konuştu.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail Güreli, ‘‘Saldırıyı şiddetle kınıyor, faillerinin kısa zamanda cezalandırılmasını istiyoruz. Polis, intikam örgütü haline getirilmemelidir. Türkiye bu ayıpları taşıyamaz. Bu olay kameraların önünde cereyan etmeseydi, yeni bir Metin Göktepe olayı ile karşılaşabilirdik'' dedi. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, Ankara'daki olayların devlet kadrolarının nasıl siyasi bir kimlikle donatıldığını sergilediğini bildirdi.
UTANÇ TABLOSU
Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan Vekili Tevfik Kızgınkaya, saldırıyı ‘‘Utanç verici bir tablo'' olarak değerlendirdi. Saldırıyı ‘utanç verici' olarak niteleyen Çağdaş Hukukçular Derneği de ‘‘Yıllardır İçişleri Bakanlığı'nda sürdürülen şeriatçı kadrolaşmanın yol açtığı bir saldırıdır'' değerlendirmesini yaptı.
Türkiye Barolar Birliği, ‘‘Gazetecilerin coplanmasının, demokratik rejimlerde asla kabul edilemeyecek bir davranıştır'' tepkisini gösterdi.
İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı Kani Ekşioğlu, ‘‘Gösterileri çağdışılığa ve şeriata özlem olarak niteliyoruz'' dedi. Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi, Ankara Diş Hekimleri Odası, çeşitli illerin baro başkanları ile gazeteciler cemiyetleri, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği de saldırıyı nefretle kınadıklarını açıkladılar. Bu arada saldırılar, İstanbul'un Anadolu yakasındaki demokratik kitle örgütleri tarafından, ortak bir bildiriyle kınandı.
Öte yandan, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü adına Genel Sekreter Robert Menard da, gazetecilere yönelik saldırı üzerine, İçişleri ve Adalet bakanlıklarına birer mektup göndererek, gerek göstericiler, gerek polis örgütü içindeki saldırganların bulunup cezalandırılmasını istedi.
Valiliğe yürüdüler
İstanbullu gazeteciler, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önündeki protesto toplantısından sonra, İstanbul Valiliği'ne yürüdüler. Burada da karşılarında polis barikatını bulan gazeteciler, 2 arkadaşlarını vali ile görüşmek üzere görevlendirdiler. Vali Kutlu Aktaş'a ulaşmak mümkün olmayınca temsilciler, Vali Yardımcısı Osman Demir ile görüştüler. İSTANBUL
Polise karşı önlem
Ankara'daki protestoda, gazeteciler polis saldırısını ilginç bir karamizah örneğiyle hicvettiler. Başına çelik kask takan ve kurşun geçirmez çelik yelek giyen bir kameraman, İçişleri Bakanlığı'nın önünde, arkadaşlarına ‘‘yeni iş kıyafetini'' tanıttı. Gazetecilerin protesto eylemine, çevreden geçen vatandaşlar da alkışlarıyla destek verdi.
Başbakan'a telgraf
Cumhuriyet Meydanı'nda toplanan İzmirli gazeteciler, polis saldırısını protesto ettikten sonra topluca Merkez Postanesi'ne gittiler. Başbakan Mesut Yılmaz ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu'na telgraf çeken gazeteciler, bu tür saldırıların önlenmesini ve saldırgan polislerin yargı önüne çıkarılarak cezalandırılmasını istediler.