Güncelleme Tarihi:
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin davanın 21. duruşmasına tutuklu sanıklar Erhan Tuncel ile Yasin Hayal getirildi. Duruşmaya Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, kızı Delal Dink ve kardeşi Hosrof Dink de müdahil olarak katıldı. Dava 5 Aralık'a ertelendi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, avukatların talebi üzerine 5 Eylül'de sanık Yasin Hayal'in akıl sağlığının yerinde olup olmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu'ndan rapor talep etmişti. Raporun mahkemeye geldiğini ifade eden Başkan Eryılmaz, raporda Yasin Hayal'in cezai sorumluluğunu ortadan kaldıracak mahiyette herhangi bir akıl hastalığı tespit edilmediğinin belirtildiğini açıkladı.
YASİN HAYAL’İN CEZAİ EHLİYETİ TAM
Mahkeme Başkanı Rüstem Eryılmaz ilk olarak dosyaya gelen evrakları okudu. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, avukatların talebi üzerine 5 Eylül'de sanık Yasin Hayal'in akıl sağlığının yerinde olup olmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu'ndan rapor talep etmişti.
Raporun mahkemeye geldiğini ifade eden Başkan Eryılmaz, raporda Yasin Hayal’in cezai sorumluluğunu ortadan kaldıracak mahiyette herhangi bir akıl hastalığı tespit edilmediğinin belirtildiğini açıkladı.
OSMAN HAYAL TESPİT EDİLEMEDİ
Mahkeme, biyometrik fotoğrafı çekilen sanık Osman Hayal’in fotoğraflarının, olay gününe ait güvenlik kamerasındaki kişilerle karşılaştırılması için İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Ses ve Görüntü İnceleme Şube Müdürlüğü’nden istenilen rapor geldiğini de bildirdi. Raporda ‘görüntü kayıtlarından elde edilen fotoğrafların yetersiz olduğu için herhangi bir tespit yapılamadığı’ belirtildi.
TANIK RAŞİTOĞLU: “DİNK CİNAYETİ İLE İLGİM YOK"
Öte yandan dava dosyasına “istihbarat elemanı olduğu iddia edilen Sinan Raşitoğlu’nun talimat ile alınan ifadesi de geldi. Yasin Hayal ile Trabzon’da aynı mahallede oturduğunu ve kendisini mahalleden tanıdığını belirten Raşitoğlu,"Benim Dink cinayeti ile ilgili herhangi bir bilgim yok. Olayı basından öğrendim. Neden tanık olarak dinlendiğimi de bilmiyorum" dedi.
“HABER ELEMANI OLARAK ÇALIŞMADIM"
Raşitoğlu’na ifadesinde, ‘Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporu’nda Hayal’in McDonald’s bombalamasının ardından kaçtığı İstanbul’da irtibat kurduğu ve Hayal’in yakalanmasını sağlayan “polis haber elemanı" olarak geçtiği yönündeki iddialarda soruldu. “McDonald’s bombalamasının ardından emniyeti bilgilendirdiğim doğru değildir" diye konuşan Raşitoğlu, ifadesinde şunları şöyledi:
"Yasin’in İstanbul’da saklandığı evi ben bildirmedim. İstihbarat elemanı olarak çalışmadım. Olaylara ilişkin hiçbir görüşmemiz ve konuşmamız olmadı. Trabzon’da çiçekçi dükkanım vardı. Yasin ve bazı arkadaşları yaklaşık 1 ay bu dükkana gelip gitti. Daha sonra gitmedi"
AVUKAT EDA SALMAN: "TİB KAYITLARI SİLİNMEMESİ İÇİN KARAR ALINSIN
Müdahil avukatlarından Eda Salman, TİB’deki kayıtların yasalar gereği 5 yıl sonrasında silindiğini belirterek "Bu durumda bu davayla ilgili kayıtlar 64 gün sonra silinecek. Mahkemenin, TİB’deki kayıtların muhafaza altına alınmasını sağlamasını ve kayıtların silinmemesi için tedbir kararı vermesini talep ediyoruz" dedi.
AVUKAT ÇETİN: "TİB’İN KAYITLARI SAKLANIYOR"
Avukat Fethiye Çetin de, TİB’in söz konusu kayıtları herkesten sakladığına dikkat çekerek, "Ankara Kumrular Sokak’taki patlama ve Güngören patlamasında failler MOBESE kameraları ve TİB kayıtlarıyla bulundu. Ama bu davada elimizde görüntüler olduğu halde, şahısların kimliğine ulaşamıyoruz" diye konuştu.
Avukat Bahri Belen ise toplanması gereken deliller olduğunu düşündükleri için mütalaaya karşı bir şey söylemeyeceklerini belirtti.
SAVCI USTA: "MÜTALAA İLE HİÇBİR DAVANIN BİTİRİLMESİ GİBİ BİR TUTUM ORTAYA ÇIKARILAMAZ"
Taleplere ilişkin görüşü sorulan Savcı Hikmet Usta, bir önceki duruşmada mütalaa sunulurken müdahil avukatlarının salonu terk ettiğini hatırlatarak bu konuda bir açıklama yaptı. Bu davranışla "Olumsuz bir tutum takınıldığını" ifade eden Savcı Usta, "Mütalaa ile hiçbir davanın bitirilmesi gibi bir tutum ortaya çıkarılamaz. Çünkü böylece belki davaya yeni bir safha açılmış, taraflara yeni bir değerlendirme imkanı sunulmuştur" dedi. Kimsenin umutsuzluğa kapılmasını istemediğini belirten Savcı Usta, "Devletimize güvenmek zorundayız. Devletimiz hasım ilan edilemez. Katil varsa, azmettirici varsa bu ancak gerçek kişi olabilir. Masumiyet karinesi de unutulmamalıdır. Hakkımızı yasal olarak aramalıyız. Sanırım bu davanın maktulü de böyle düşünürdü. Hakikat asla gizlenemeyecek bir gerçektir. Karanlık noktalar aydınlatılacaktır. Kimse merak etmesin" diye konuştu.
Bunun üzerine konuşan Avukat Bahri Belen, tavırlarının savcıya yönelik olmadığını belirterek "Devlet yurttaşlarının adil yargılama hakkı, düşünce hakkı gibi haklarını güvence altına aldığında hukuk devletidir. Bunları tek taraflı koruduğunda meşruiyetini kaybeder" dedi.
TUNCEL’DEN YALAN MAKİNESİ TALEBİ
Sanıklardan Erhan Tuncel de, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e mektup yazdığını belirterek "Ceza yasasında yalan makinesi yok ama emniyette var. Bunlar cüzi rakamlarla alınabilir. Devlet bu cinayeti çözmek istiyorsa, beni yalan makinesine oturtsun ben 3 saatte çözerim. Ben bu durumu Cumhurbaşkanı’na yazdım. Adalet Bakanı’na da buradan sesleniyorum" dedi.
DAVA ERTELENDİ
Duruşmaya yaklaşık 1 saatlik ara verdikten sonra kararlarını açıklayan Mahkeme, TİB’ten sinyal bilgilerini bildirmesini istedi. Sanıklar Erhan Tuncel ve Yasin Hayal’in kaçma şüpheleri olduğu gerekçesiyle tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme, duruşmayı 5 Aralık’a erteledi. Mahkeme, mütalaaya ilişkin görüşlerini bildirmesi için müdahil ve sanık avukatlarına 5 Aralık’taki duruşmaya kadar süre verdi.
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, HrantDink cinayetine yönelik telefon kayıtlarının silinmesine 66 gün kaldığını, 66 günsonra cinayete ilişkin en önemli delillere ulaşılamayacağını iddia etti.
Ağbaba, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Hrant Dink cinayetininüzerinden bin 760 gün geçmesine rağmen olayın asıl sorumluları hakkında bugünekadar hiçbir işlem yapılmamasının, Hükümet'in “bir ayıbı” olduğunu savundu.
“Devletin neredeyse tüm kurumlarının, cinayeti aydınlatmak için değil,süreci uzatmak ve cinayeti unutturmak için çalıştığını” iddia eden Ağbaba,“Dink cinayetinin sır perdesini aralayabilecek bilgi ve belgelere sahip TİB debu kurumların başında geliyor” dedi.
TİB'in, cinayetin işlendiği gün AGOS Gazetesi önünde dolaşan 4 kişinintelefon konuşma kayıtlarını, “özel hayatın ihlali” gerekçesiyle Dink'inavukatlarına vermediğini ileri süren Ağbaba, TİB'in bir süre sonra mahkemeye,“Zaten o bölgede hiç telefonla konuşulmadı” diye bir yazı gönderdiğinisöyledi.
Ağbaba, TİB'in, Dink cinayetine ilişkin “kasta varacak davranışlardabulunduğunu, görevini ihmal ettiğini ve suç işlediğini” iddia ederek, “TİB'inbu kadar cesur davranmasının nedeni, AKP'nin arkasında durmasıdır. TİB Başkanı,AKP Hükümeti tarafından korunuyor. AKP ve TİB, bu cinayetin arkasındaki gerçekgüçleri açıkça ortaya çıkarmak istemiyor” ifadesini kullandı.
Veli Ağbaba, 19 Ocak 2012'de Dink cinayetin üzerinden 5 yıl geçmişolacağını anımsatarak, şu görüşleri dile getirdi:
“TİB tarafından sürdürülen oyalama taktiği nedeniyle kayıtlarınsilinmesine 66 gün kaldı. 66 gün sonra cinayetin sır perdesini aralayacak enönemli delillere hiç ulaşılamayacak, kayıtlar silindiği için de mahkeme süreciiyice sekteye uğrayacaktır. TİB'in yaptıklarından, yapmadıklarından AKP sonunakadar sorumludur. Bu nedenle Sayın Başbakan ve Ulaştırma Bakanı, TİB'in, kayıtlarsilinmeden önce mahkemeye tüm bilgi ve belgeleri göndermesini sağlamalıdır.Yoksa, Dink'in elleri Başbakan'ın ve AKP Hükümeti'nin iki yakasındadır.”
Ağbaba ve arkadaşları ayrıca, TİB'in, dava süresince sorumluluklarınıyerine getirip getirmediğinin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırması açılmasıiçin TBMM Başkanlığına önerge verdi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin davanın 21. duruşması öncesi Dolmabahçe'de toplanan bir grup, adliyeye yürüdü.
Dolmabahçe'de bir araya gelen çok sayıda kişi, ellerinde "Unutmayacağız" yazılı pankartla Beşiktaş Meydanı'na yürüdü. Grubu burada aralarında BDP eski milletvekili Ufuk Uras, gazeteci Oral Çalışlar, Prof.Dr. Gencay Gürsoy'un da bulunduğu 150 kişilik bir grup karşıladı. Beşiktaş Meydanı'nda birleşen grup, "Hrant için, adalet için" yazılı pankart ve "Bu dava böyle bitmez" yazılı dövizlerle davanın görüldüğü Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne yürüdü. "Cemil Çiçek, Muammer Güler, Celalettin Cerrah, öldür diyenler yargılansın", şeklinde slogan atan grup adına Hrant'ın arkadaşlarından Ümit Kıvanç hazırladıkları mütalaayı okudu.
Hrant'ın arkadaşlarının hazırladığı 11 maddelik mütalaanın bazıları şöyle;
1-Hrant'ın katilleri, suikastin çok öncesinden beri devletin kontrolü altındaki kişilerdir. Onları kullanan, yönlendiren devlet görevlilerinin cinayette katkısı, rolü vardır. Ancak araştırılmamıştır. Cinayetin nasıl işlendiğini ayrıntısıyla bilen Trabzon Emniyeti görevlileri ve amirleri bile doğru dürüst sorgulanmamıştır. Cinayet ihbarını örtbas eden Trabzon jandarması hakkında, bizzat jandarma görevlilerinin itiraflarına rağmen, gülünç bir görevi ihmal davasından öteye giden bir soruşturma yapılamamıştır.
2-Bütün bunların bir arada ve derinlemesine, ayrıntılı soruşturulması, bunun için özel bir savcı ekibinin görevlendirilmesi gerekirken buna gerek görülmemiştir.
3-Bölük pörçük ve üstünkörü yürütülen davalar birleştirilmediği gibi, yargıçlar ve savcılar, avukat taleplerini reddetme konusunda yarışa girmişlerdir. Böylece, resmi görevliler hakkında bütün soruşturma taleplerini reddeden yerel yöneticiler, savcılar ve yargıçlarla aynı safta yer almışlardır. Hepsinin birden adalete karşı çalışması hayatın doğal akışına uygun değildir, örgütsel irtibata işaret etmektedir.
4-Cinayet ertesindeki süreç, suça devlet görevlilerinin katılımını açıkça ortaya koymuştur. Katille birlikte kahramanlık pozları veren polis ve jandarmanın ceza görmeyişi, bu sürecin şüphe götürmez bir sembolüdür.
5-Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, davanın başından beri, cinayetin aydınlatılmasından çok soruşturmanın bir noktada durması, daha derine gitmemesi için çalışmıştır. Kimse ondan hesap sormamıştır.
Grup açıklamanın ardından Rakel Dink'in de gelmesiyle duruşma bitimine kadar adalet nöbetine başladılar.