Cezaevi genelgesi Aşçı'ya iletildi

Güncelleme Tarihi:

Cezaevi genelgesi Aşçıya iletildi
Oluşturulma Tarihi: Ocak 22, 2007 17:32

Türk Tabipler Birliği Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, “ölüm orucu” eylemini sürdüren avukat Behiç Aşçı'nın, “Adalet Bakanlığı'nın cezaevlerine yönelik genelgesi konusunda bilgilendirildiğini” söyledi.

Haberin Devamı

Gürsoy, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, İstanbul Tabipler Odası Genel Sekreteri Hüseyin Demirdizen, TMMOB İstanbul temsilcisi Tores Dinçöz ile İstanbul Tabip Odası'nda yaptığı ortak basın açıklamasında, Türk Tabipler Birliği'nin ”F” tipi ceza evlerinde yaptıkları incelemeleri rapor halinde sundukları Adelet Bakanlığı'ndan “F tipi ceza evlerindeki koşulların değiştirilmesinin kabul gördüğünü ve bunun bir genelge ile bugün yayınlandığını” bildirdi.

Genelge uyarınca “Her hükümlünün sosyal alanlarda diğer mahkumlarla sosyal alanlarda haftada 5 saat olan birlikte zaman geçirme süresinin 10 saate çıkarılması”nın kendileri açısından “en önemli madde olduğunu” ifade eden Gürsoy, “Bu iyileştirmelerle uzun zamandır F tipi ceza evlerindeki koşulların değiştirilmesi ile ilgili ölüm orucunda olan avukat Behiç Aşçı'nın bu eylemine son vereceğini ümit ediyoruz” dedi.

Haberin Devamı

Gürsoy, “Aşçı'nın avukatlarına genelgeyi haber verdiklerini ve şimdi Behiç Aşçı'nın ne karar vereceğini beklediklerini” söyledi.

ADALET BAKANLIĞI'NDAN GELEN YAZI

Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Kenan İpek imzasıyla Türk Tabipleri Birliği Başkanlığı'na gönderilen yazıda, “F” tipi kurumların yüksek güvenlikli ceza infaz kurumları olduğuna dikkat çekilerek, 1 ve 3 kişilik oda sistemine göre uluslararası standartlara uygun ceza infaz kurumları olarak inşa edilen “F” tipinde tek kişilik odaların 12 metrekarelik olduğu, 50 metrekarelik havalandırma alanları bulunduğu, yan yana bulunan 2 veya 3 odanın aynı havalandırma bahçesini kullandığı belirtildi.

Yazıda, 3 kişilik odaların ise 25 metrekarelik alt ve 25 metrekarelik alt kat olmak üzere toplam 50 metrekarelik dubleks olarak inşa edildiği, yine bu bölüme ait havalandırma alanlarının 50 metrekare olduğu, bu alanlar planlanırken Avrupa standartlarının üstünde tutulmasına özen gösterildiği aktarıldı.

“F” tipinin mimari yapısının çağdaş normlara uygun olduğuna işaret edilen yazıda, bu yapı incelendiğinde, “buralarda uygulanan rejimin izolasyon olmadığının açıkça anlaşılacağı” kaydedildi.

“İYİLEŞTİRME, BİLİMSEL BİR YAKLAŞIMDIR”

Haberin Devamı

“F” tipi yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumlarının, koğuş sisteminden kaynaklanan güvenlik zafiyetlerini büyük ölçüde azalttığı, bu tip kurumlarda barındırılan hükümlü ve tutuklu profilinin oldukça geniş ve farklı olduğuna değinilen yazıda, şöyle denildi:

“Tüm infaz kurumlarında barındırılan hükümlü ve tutukluların fiziksel ve ruhsal sağlıklarının korunması devletin görevidir. Buna yönelik olarak kurumlarda sunulan sağlık hizmetleri, hükümlü ve tutukluların rehabilitasyonunu engelleyen herhangi bir fiziksel veya ruhsal hastalığı veya problemi teşhis ve tedavi etmeye yönelik olup, bu amaç için gereken her türlü sıhhi, tıbbi ve psikiyatrik hizmet sağlanmaktadır. Kısacası, devlet, hükümlü veya tutukluya karşı insan haysiyetine yaraşır bir iyileştirme (tretman) uygulamak ve onu sağlıklı bir şekilde serbest hayata iade etmek görevi üstlenmiştir.

Haberin Devamı

Bir kısım çevrelerce, mahkumların kişiliklerinin yok edilmesi ve devlet gibi düşünme zorunluluğu şeklinde gösterilen iyileştirme, aslında her hükümlünün toplumsal geçmişi, suç sicili, fiziksel ve ruhsat kapasitesi ile yeteneği, kişisel özellikleri, hapis cezasının süresi ve salıverildikten sonra beklentileri dikkate alınarak bireysel ihtiyaçlarına uygun biçimde sosyo-kültürel faaliyetler, eğitim, iyileştirme, meslek rehberliği ve öğrenimi, grup çalışması, iş danışmanlığı, fiziksel gelişme ve morali güçlendirme gibi uygun vasıtaların kullanıldığı bir süreçtir. İyileştirme, sadece ulusal mevzuatta değil uluslararası belgelerde de yer alan bilimsel bir yaklaşımdır.”

“İYİLEŞTİRME, TECRİT İLE EŞLEŞTİRİLİYOR”

Haberin Devamı

Yazıda, bazı kişi ve çevrelerin “iyileştirmeyi, tecrit kavramı ile eşleştirerek, hükümlü ve tutukluları mutlak arındırma ve ayırma, onları hiçbir insanla görüştürmeme, her türlü haktan mahrum bırakma, her türlü iletişimden arındırarak dar, rutubetli, karanlık, havasız, pis ve kirli mekanlarda yaşamaya mecbur bırakmayı çağrıştıracak söylemlerle toplum gündemine getirme çabaları içinde oldukları” belirtildi.

Son yıllarda ceza infaz kurumlarında istihdam edilen doktor, sosyal hizmet uzmanı, psikolog sayısındaki artışın bile mahkumların ruhsal ve fiziksel sağlıklarına verilen önemin en iyi göstergesi olduğunun ifade edildiği yazıda, ayrıca mevzuata aykırı herhangi bir uygulamanın olmaması için personel eğitimine büyük önem verildiğine işaret edildi.

Haberin Devamı

Hürriyeti bağlayıcı cezanın infazına bağlı olarak, ceza süresi boyunca “dış dünyadan ayrı kalmanın kaçınılmaz ve tartışmasız bir olgu olduğuna” dikkat çekilen yazıda, hükümlü ve tutukluların hapis cezasının yerine getirilmesine katlanma, infaz rejimine uygun tutum ve davranışlar içinde bulunmakla yükümlü olduklarına değinildi.

Taraf olunan uluslararası sözleşmeler ve modern ceza infaz anlayışının, iyileştirmeyi gerekli kıldığından hükümlü ve tutukluların eğitim ve iyileştirme faaliyetlerine katılmaksızın cezaların infaz etmelerine yasal olarak olanak bulunmadığı kaydedilen yazıda, “İyileştirme, bazı terör örgütü mensubu hükümlü ve tutukluların iddia ettiği gibi bir beyin yıkama faaliyeti değil, kişinin tahliyesinden sonra toplumla sağlıklı ilişki sürmesini temin eden bir süreçtir” denildi.

“130 ADET İZLEME KURULU”

Yazıda, ceza infaz kurumları ve tutuk evleri izleme komitelerine de işaret edilerek, Türkiye'de 130 adet izleme kurulunun görev yaptığı, ceza infaz kurumlarını şeffaflık ilkesi gereğince sivil toplum denetimine açmayı hedefleyen bu kurulların üyelerinin seçiminin de demokratik ve şeffaf olduğu belirtildi.

Bakanlığın sivil toplum örgütlerinin infaz sistemine yönelik olarak ülke ihtiyaçlarına uygun her türlü çözüm önerisine ve katkısına açık olma ilkesi ile iyi niyetli ve sağduyulu her türlü girişimi dikkate aldığını vurgulandığı yazıda, şu ifadelere yer verildi:

“İnfaz sistemimizin geliştirilmesi sürekli bir faaliyettir. Bu kapsamda infaz kurumlarımız her geçen gün daha çağdaş, modern ve daha bilimsel yönetim ilkelerine göre yönetilmektedir. Bu konuda gerek bakanlığımız, gerekse Avrupa Konseyi işbirliğinde diğer kurumlarla ulusal ve uluslararası konferans, sempozyum, eğitim çalışmaları düzenlenmekte, güncel sorunlar bilimsel yaklaşımlarla ele alınmaktadır.”

-BEHİÇ AŞÇI GENELGEYİ İNCELİYOR-

Bu arada, genelgenin 293 gündür “ölüm orucu” eyleminde bulunan avukat Behiç Aşçı'ya ulaştırıldığı ve Aşçı tarafından incelendiği öğrenildi.

Aşçı'nın, bu konuda vereceği kararı kamuoyuna duyuracağı ifade edildi.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!