Güncelleme Tarihi:
Charlie Hebdo’ya yönelik saldırıda 12 kişi hayatını kaybetmiş, 11 kişi de yaralanmıştı. Saldırının ardından tüm dünyada destek eylemleri yapılmıştı. Cumhuriyet Gazetesi yazarları Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya 14 Ocak’taki köşelerinde, Charlie Hebdo’nun kapağında yer alan ve Hz. Muhammed’e ait olduğu iddia edilen, beyaz sarıklı, sakallı, uzun burunlu, burnunun her iki yanında aşağıya doğru sarkan ağız ve sakalı ile elinde beyaz bir döviz üzerinde Je Suis Charlie (Ben Çarliyim) yazan beyaz giysili bir kişinin karikatürünü kullandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aynı gün iki yazar hakkında soruşturma başlattı. Soruşturmaya iki gazeteciden şikâyetçi olan 1280 kişinin dilekçeleri de dahil edildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı önceki gün tamamladı. Hazırlanan 38 sayfalık iddianamede Hikmet Çetinkaya ve Ceyda Karan şüpheli, şikâyetçi olan 1280 kişi de müşteki olarak yer aldı. İddianamede, karikatürün Charlie Hebdo dergisinde yayımlanmasının tüm dünyada yankı uyandırdığı vurgulandı. 7 Ocak’ta dergiye yönelik silahlı saldırıda 12 kişinin hayatını kaybettiği ve 11 kişinin de yaralandığının anlatıldığı iddianamede, “Avrupa ülkesi Fransa’da yaşanan böyle bir olayın ardından çoğunluğu Müslüman olan ülkemizde aynı karikatürlerin yayımlanmasının sonuçlarının öngörülememesi mümkün değildir. Karikatürün yayınlanmasında herhangi bir kamu yararı bulunmadığı gibi, düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi de mümkün değildir” denildi.
Yaklaşık 1400 yıllık geçmişi olan İslam dininde bir Müslüman kişi, kurum veya kuruluş tarafından Hz. Muhammed’in tasvirinin yapılmadığı hatta bir çok dini filmde de seslendirmesinin dahi kullanılmadığının anlatıldığı iddianamede şöyle denildi:
“Bu hali ile yaklaşık 1400 yıllık geleneğe dönüşerek İslam Peygamberi’nin herhangi şekilde tasvir veya seslendirmesinin hakaret olarak algılanmasında herhangi bir İslam ulemasının beyanına gerek olmadığı gibi, Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesinde belirtilen ‘dini değerler’ kriterlerine dahil olduğu açıktır. Her ne kadar şüpheliler, mevcut karikatürün yayınlanmasının basın ve ifade özgürlüğü anlamında değerlendirilmesi gerektiğini beyan etmişlerse de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘din ve vicdan özgürlüğü’, ‘düşünceyi açıklama ve haberleşme özgürlüğü’nün ayrıntılı olarak ele aldığı, düşünce açıklama ve haberleşme özgürlüğünden bahsederken din ve vicdan özgürlüğünün bir kenara bırakılamayacağı, salt anlamda evrensel değerlerdeki bir özgürlüğün diğer özgürlüklere üstünlüğünün söz konusu olamayacağı anlaşılmıştır. Bu anlamda bütün dünyada semavi olsun veya olmasın, ideolojik veya düşünsel anlamda insanlar tarafından kutsal sayılan değerlerin kişisel, toplumsal ve devletsel anlamda gerekli saygıyı görmesi gerektiğinin herkes tarafından bilinmesinin zorunlu olduğu, büyük ekseriyeti Hristiyan dinine mensup Avrupa kıtasında bulunan Fransa ülkesindeki İslam peygamberine izafeten çizilen ve onu aşağılayan karikatürün, bireysel veya toplumsal anlamda oluşturacağı algı ve tepki şekli ile tamamına yakını Müslüman olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ndeki şeklinin aynı olmasının beklenmesi izahtan varestedir.”
DİNİ DEĞERLERİ AŞAĞILAMAK KASTI İLE YAYIMLANDI
“Şüphelilerin köşelerinde yer verdikleri karikatürün ilk bakışta bile dini İslam olan birey veya toplumun büyük bir kısmının benimsediği dini değerleri aşağılama kastı ile yayımlandığı açıktır. İslam dininin peygamberine yönelik aşağılama ve küçük düşürme kastı ile çizilen karikatürün toplumsal barışı ve kamu düzenini bozmaya elverişli olduğu anlaşılmıştır. Dergide yayımlanan karikatürdeki tasvirle terör eyleminin sorumlusunun İslam Peygamberi’nin olduğunun anlatılmaya çalışıldığı, bu algının dünyanın bir çok ülkesinde yaşayan Müslümanları ve Türkiye’de yaşayan Müslümanların inançlarını, diğer inanç ve düşünce biçimlerine karşı negatif olarak ayrıştırdığı anlaşılmıştır.”