Güncelleme Tarihi:
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yapılana açıklamada, 'Marmara Denizi ÖÇK bölgesi ilan edildikten sonra bu alan içerisinde Bakanlık yazısıyla İBB'nin yetkileri ile sınırlandırıldı' iddialarının gerçek dışı olduğu vurgulanarak, "Bugün bir gazetede yer alan 'Müsilaj bahane, engelleme şahane' şeklinde çıkan yalan, asılsız, mesnetsiz bir yazı nedeniyle açıklama yapılmasına ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesine ihtiyaç duyulmuştur. Geçtiğimiz yıl Marmara Denizi'ndeki müsilaj problemini kısa sürede çözdük, Marmara Denizi’mizi Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan ettik.
ÖÇK Bölgesi ilanının ardından deniz kirliliğine sebep olan atık kaynakları daha sıkı denetlenmiştir. Bu sayede Marmara Denizi’nde kirlilik azalmış, öyle ki canlı türleri tekrar artmaya başlamıştır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yapılana açıklamada, 'Marmara Denizi ÖÇK bölgesi ilan edildikten sonra bu alan içerisinde Bakanlık yazısıyla İBB'nin yetkileri ile sınırlandırıldı' iddialarının gerçek dışı olduğu vurgulanarak, "Bugün bir gazetede yer alan 'Müsilaj bahane, engelleme şahane' şeklinde çıkan yalan, asılsız, mesnetsiz bir yazı nedeniyle açıklama yapılmasına ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesine ihtiyaç duyulmuştur. Geçtiğimiz yıl Marmara Denizi'ndeki müsilaj problemini kısa sürede çözdük, Marmara Denizi’mizi Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan ettik. ÖÇK Bölgesi ilanının ardından deniz kirliliğine sebep olan atık kaynakları daha sıkı denetlenmiştir. Bu sayede Marmara Denizi’nde kirlilik azalmış, öyle ki canlı türleri tekrar artmaya başlamıştır.
VİCDANSIZLIKTIR
Hal böyleyken söz konusu yazıda iddia edilen, 'Asıl amaç müsilaj bahane, engellemek şahane' ifadeleri bir seferberlik ruhuyla Marmara Denizi’ni geleceğe taşıyanlara karşı en hafif tabirle haksızlıktır, vicdansızlıktır. ÖÇK Bölgeleri; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlandıktan sonra çevre korumanın siyasallaştığını söylemek ise akılla kavranamayacak bir iddiadır. İstanbul’da sadece Adalar ilçesinin tamamı ÖÇK Bölgesi ilan edilen alan içerisinde kalmaktadır.
Bu ilçe dışında ÖÇK sınırı, kıyı kenar çizgisinin deniz tarafını kapsamaktadır. Dolayısıyla ÖÇK Bölgesi ilanından önce plan onaylama yetkisi yine Bakanlığımızdaydı. Nitekim İstanbul'da Adalar ilçesi dışında herhangi bir alanın planları durdurulmamıştır. İBB tarafından Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu kararı alınarak Bakanlığımıza gönderildikten sonra onay işlemi yapılacaktır. ÖÇK Bölgelerinde her bir karar, bilim insanlarının değerli katkılarıyla ve ortak akılla alınmaktadır. Bunun yanı sıra sit alanlarında Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonu ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu kararlarıyla işlemler şeffaf bir şekilde yürütülmektedir" denildi.
'YETKİLER SINIRLANDIRILDI' İFADESİ GERÇEK DIŞIDIR
Yapılan açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
"Bunların yanında yazıda iddia edilen, 'Marmara Denizi ÖÇK Bölgesi ilan edildikten sonra bu alan içerisinde Bakanlık yazısıyla İBB'nin yetkileri ile sınırlandırıldı' ifadesi tamamen gerçek dışıdır. İddianın tersine Bakanlığımızın İBB'ye bu konuda ilettiği hiçbir yazı bulunmamaktadır. Avcılar ilçesinde söz konusu lunaparkın yıkımı için Bakanlığımıza hiçbir bilgi ve belge iletilmemiştir. Dolayısıyla Bakanlığımızın değerlendirme yapmadığı hususu yanlış bir ifadedir. Üsküdar Sahil Yolu Projesi imar planı olmadan Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonumuza iletilmiş olup, komisyonumuz tarafından imar planlarının hazırlanarak iletilmesi istenmiştir. Bu kapsamda Bakanlığımızda bekleyen bir proje yoktur.
Tarabya'da ÖÇK Bölgesi içerisinde kalan bir yolda meydana gelen çökmenin onarılması için Bakanlığımıza iletilen herhangi bir teklif de bulunmamaktadır. Öte yandan Marmara Denizi'nin ÖÇK Bölgesi ilan edilmesinden sonra İBB'nin ve CHP belediyelerinin engellendiğini söylemek her zamanki gibi hastalıklı bir düşüncenin ürünüdür. Sorumlu bir basın mensubunun veya medya kuruluşunun, hiç şüphesiz ki sorması gereken asıl soru şudur: Milletin hayrına, milletin yararına hangi adım atılmak istenmiştir ve buna engel olunmuştur? Bugüne kadar her seferinde engelleniyoruz bahanesinin arkasına sığınanlar şunu bilmelidir ki eser üretmek yerine bahane üreten bu siyasetin kazanımı yoktur.
Marmara'ya kıyısı olan belediyelerin sadece CHP belediyeleri olduğu düşüncesi yalnızca bilgisizlikle açıklanamaz. Bu durum, aynı zamanda 'engelleniyoruz' siyasetinin altyapısını oluşturmaya yönelik bir algı ve sipariş haber çalışması olduğunu da göstermektedir. Yönettikleri il ve ilçe belediyelerinde hizmet üretememeyi, vizyonsuzluğu, çevre kirliliğini makus bir talihe dönüştürenlere rağmen eser üretmeye; İstanbul'umuza, Marmara Denizi'mize, 39 ilçemize hizmet etmeye; doğamızı, akarsularımızı, denizlerimizi, göllerimizi, tüm doğal zenginliklerimizi korumaya ve yaşatmaya azimle, kararlılıkla devam edeceğiz."