Ufuk AKTUĞ- Bekir KARAKOCA/DHA
Oluşturulma Tarihi: Eylül 08, 2004 01:26
İspanya’daki termik santrallardan çıkmış, zehirli ve kanserojen içerikli 2 bin 200 ton külü taşıyan MV Ulla adlı geminin, önceki gün İskenderun Körfezi’nde esrarengiz şekilde batması, çevre felaketini gündeme getirdi.
Geminin 200 metre yakınına kimsenin girmemesi uyarısında bulunulurken, bölgede avlanma, dalış ve her türlü su sporları da yasaklandı.
KARAYip Adaları’ndaki Saint Vincent adasına kayıtlı olan ve Cezayir’in kabul etmemesi üzerine 4 yıl önce İskenderun Körfezi’ne gelerek demirleyen gemi, tam yükü üzerindeki haczin kaldırılması ve İspanya’ya taşınması gündemdeyken battı. Çevre Bakanı Osman Pepe ‘sabotaj’ olasılığını gündeme getirirken çevreci kuruluşlar, ’Ulla’yı, ağır işleyen adalet mekanizması, bürokratik süreç ve son yıllarda toplumsal hastalığımız haline gelen neme lazımcılık batırdı’ tespitinde bulundu.
Çevre ve Orman Bakanlığı’nda oluşturulan Değerlendirme Masası’ndan yapılan açıklamada geminin 200 metre yakınına kimsenin girmemesi, ölü balıkların yenmemesi uyarısında bulunulurken, ikinci bir değerlendirmeye kadar söz konusu alanda avlanma, dalış ve her türlü su sporlarının da yasaklandığı bildirildi.
ACENTE BAKANLIĞI SUÇLADI
İskenderun Körfezi’nde Şubat 2000’den beri bekletilen ve önceki gün batan ‘MV ULLA’ gemisi üzerinde haciz kararı bulunan Mavi Deniz Taşımacılığı ve Gemi Acentalığı ortaklarından Kamer Mavi, ‘Gemiyi üç yıldır İsdemir Liman Başkanlığı ile Çevre Bakanlığı limanda tuttu. Elimizde mahkeme kararıyla gemiyi defalarca göndermeye çalıştık, izin vermediler. Son bir yıldır da geçmişteki üç yılda uğradığımız maddi manevi zararımızın tazmini için gemiye haciz koydurduk’ dedi.
‘Geminin batmasıyla birlikte biz de mahvolduk, en büyük kayıp bizim’ diyen Kamer Mavi, sabotaj ihtimalinden de şüphelendiklerini söyledi. Kamer Mavi, ‘Gemiyi ben bir yıl tuttuysam, 3 yıl İsdemir ve Çevre Bakanlığı körfezde tuttu. Şimdi bir suçlu aranıyor, elimizde mahkeme kararlarımız var. Hukuka güveniyoruz. Suçluysak açsınlar davalarını’ diye konuştu.
Kamer Mavi, İngiltere’deki Dantos Maritime armatörlük firmasının Türkiye’deki acentesi olduklarını ve sözkonusu İspanyol bayraklı Ulla gemisine sadece liman hizmeti, yakıt ve kumanya vereceklerini söyledi. Geminin boşaltma yapmayacağını söyleyen Kamer Mavi, şöyle konuştu:
‘Cezayir’deki limanda firmalarla anlaşmazlık yaşayan gemi kumanya, yakıt ve personel ihtiyacı için İskenderun’a gelmişti. Burada acentelik hizmetlerini verdikten sonra gemi yeniden Cezayir’e dönecekti. Gemi limana boşaltma amaçlı gelmemişti. Yükün sahibi defalarca gemisini kaldırmamızı istedi ama İsdemir geminin kalkmasına izin vermedi. O zamanki İsdemir Liman Başkanı Sevgi Kaçar, beyan edilen yükü bahane ederek gemiye haciz koydurttu. Amacı gemiyi satıp üzerinden prim alacaktı.’
‘Limandaki gemi 10 derece eğikti ama batacak pozisyonu yoktu. Gemi batarken bize bildirilmedi bile, gemi battıktan sonra geminiz battı diye arandık’ diye konuşan Kamer Mavi, haciz kararının 10 gün önce yenilendiğini belirterek, olayların gelişimini şöyle anlattı:
‘Biz acenteyiz. MV Ulla, İngiltere’deki bir armatör müşterimiz tarafından 2000 Şubat ayında geldi. İsdemir Liman Başkanı Sevgi Kaçar’ın olduğu dönemde İsdemir Gümrük Müdürlüğü firmaya kaçakçılıktan dava açtı. Mahkemenin sonuçlanmasına yakın davayı kaybedeceklerini anlayınca gemiyi zaptettiler. Geminin salıverilmesine ilişkin üç karar çıktı mahkemeden. Bunu uygulamadılar ve Çevre Bakanlığı’nı devreye soktular. Yanıma icra memurlarını alıp gemiyi kaldırmaya gitmeme rağmen İsdemir Gümrük Müdürlüğü kalkış iznini vermedi.
BATINCA HABER VERDİLER
Gemi kaptanının gemiyi limandan güvenle çıkaracağını noterden taahhütnameyle garantilemesine rağmen gemiyi çıkarmadılar. Biz 3 yıldır uğraşıyoruz maddi manevi çok zarardayız. Çevre Bakanı ile görüşmeye gittiğimizde acentelik belgemizi almakla bile tehdit edildik. Bunun üzerine alacaklarımızı güvence altına almak için biz de haciz yoluna başvurduk. Madem gemideki yük zehirli atık diyorlar onların bekletmeden limandan göndermeleri gerekiyordu.’
4 yıllık vurdumduymazlıkZEHİRLİ atık maddeleri taşıyan MV Ulla adlı geminin Türkiye macerası, 25 Şubat 2000 tarihinde, İskenderun Limanı’na gelmesiyle başladı. Ulla gümrükçüler tarafından mühürlenirken Dörtyol Asliye Ceza Mahkemesi, zehirli atığın geri çekilmesini kararlaştırdı. Ankara da devreye girerek İspanya’ya gemiyi geri çekmesini istedi. 6-13 Aralık 2002’de konu, Cenevre’deki Basel Sözleşmesi toplantısında gündeme getirildi.
20 Mart 2003 tarihinde Türk ve İspanyol yetkililer bir araya geldi. Türk tarafı İspanya’nın zehirli atık maddesini geri çekmesi gerektiğini bildirdi. İspanya talebi kabul etti. 30 Mayıs’ta Dışişleri Bakanlığı’ndaki toplantıda İspanya yükü bir başka gemiyle alacağını belirtti. Ancak İspanyol şirketi adına çalışan Türk acentanın koydurduğu haciz sorun oldu. Çevre ve Orman Bakanlığı 19 Şubat 2004’te haczin kaldırılması için başvuruda bulundu. Haciz 17 Haziran 2004’te kaldırıldı. Bakanlık 1 Temmuz 2004’te haczin kaldırıldığını İspanya’ya bildirdi. 3 Eylül’de mürettebat İspanya’dan yola çıktı. 6 Eylül günü zehirli atık yüklü gemi sulara gömüldü.
Karides deposu zehirlendi
İSKENDERUN Körfezi’nde yetişen ve ünü bütün dünyaya yayılan ‘jumbo karidesler’, batan zehirli gemi nedeniyle tehdit altına girdi. Zehirin yayılması halinde Türkiye’nin önemli bir ihracat ürünü darbe yemiş olacak. Boyu 15 santimetreyi bulan İskenderun jumbo karideslerine Akdeniz’de çok az rastlanıyor. Türkiye yıllık ortalama 180 ton karides ihracatı yapılıyor ve bunun üçte ikisi İskenderun’dan gönderiliyor.
GREENPEACE İSYAN EDİYOR
Uyardık kimse aldırmadı
GREENPEACE’in Toksit Maddeler Kampanyası Sorumlusu Banu Dökmecibaşı, ‘Ne üzücüdür ki, Cezayir’li firmanın ‘Islanmış benim işime yaramaz. Zehirli hale gelmiş’ diyerek kabul etmediği yük (kömür tozu), ülkemize getirilebildi ve battı ya da batırıldı. Uyarılarımıza kulak verilmedi’ dedi. Banu Dökmecibaşı, şunları söyledi:
‘Bu gemi ülkemize, 2000 Şubat’ında girmişti. Rotası İspanya idi ve yükü bu ülkedeki bir inşaat firmasına getirdi. Ancak firma, ‘bu yük ıslanmış, kullanılmaz. Zehirli’ diyerek, kabul etmedi. Bu kez geminin acentası Mavi Deniz, yükü İskenderun’a getirdi. Getirilirken de yük, gümrüğe bildirilmedi. Gümrükte bir kişi bunu farketerek, Gümrük Müdürlüğü’ne bildirince, Bakanlığın da o zaman haberi oldu. Greenpeace de gemiyi ve yükünü yakın takibe aldı. Yaptığımız eylemlerle bunu kamuoyuna duyurduk. İlk eylemi Haziran 2000’de yaptık, ardından İspanya Büyükelçiliğinde.. Bakanlık bu eylemlerden sonra gemiyi ‘tehlikeli atık var’ diye mühürledi. Haczedilince de bakanlık gemiden yükü alamadı. Bu noktaya gelindi.’