Çevirmen yayınevini suçladı

Güncelleme Tarihi:

Çevirmen yayınevini suçladı
OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 05, 2001 00:00

Umberto Eco'nun ‘‘Açık Yapıt’’ının etrafında esen fırtınalar dinmedi. Kitabın ilk çevirisinin yayınevi tarafından piyasadan çekilip yeni bir çeviri yaptırıldığını geçen hafta Hürriyet Pazar'da yayımlanan bir haberde duyurmuÅŸtuk. Can Yayınları'nın piyasadan çektiÄŸi ilk ‘‘Açık Yapıt’’ın çevirmeni Nilüfer UÄŸur Dalay, suçun kendisinde deÄŸil, yayınevinde olduÄŸunu belirtiyor ve kitabın doÄŸrudürüst editör denetiminden ve redaksiyondan geçmediÄŸini söylüyor. Bu kadarı bile, çeviri sorunlarını yeniden tartışma zamanı geldiÄŸini göstermiyor mu sizce?Açık Yapıt'ın çeviri serüvenini anlatır mısınız?-1999 Haziran'ında Can Yayınları'na çeviri yapan arkadaşım Eren Cendey beni ziyarete geldi. Elinde dört-beÅŸ sayfalık bir metin vardı. Bunun Eco'nun 'Açık Yapıt'ından bir bölüm olduÄŸunu, Can Yayınları'nın çevirecek birini bulamadığını söyledi. Bana 'Bunu Çevirir misin?' dedi. Bu beÅŸ-altı sayfayı çevirdim. Can Yayınları'na gittik. Yayın Yönetmeni Ä°lknur Özdemir yaptığım çeviriyi okudu ve 'Tamam Nilüfer Hanım, Kitap sizin' dedi. Temel ilkeler üzerinde konuÅŸtuk. Ä°lknur Özdemir, 'Orijinal ÅŸekline sadık kalalım. Ãœslubu bozmayalım' dedi. 20-25 gün sonra, birinci bölümü bitirip gönderdim. KarşılaÅŸtığım sorunlara deÄŸinen uzun bir mektup yazarak fikrini sordum. Ä°lknur Hanım devam etmemi söyledi.Ä°lk bölümün çevirisini onayladı yani.-Elbette. Biliyorsunuz, çevirmenler kitap basıldıktan sonra alabiliyor ücretlerini ancak. Uzun bir emek boÅŸa gidecekti belki de. Bu nedenle onay bekledim. Onayı alınca da çeviriye devam ettim. Mart başında çeviriyi teslim ettim. Teslim ederken de Ä°lknur Özdemir'e 'Bunun Türkçe'sinin redaksiyonunu yapmakla kalmayın. Ä°lgili bilim dallarından insanlara da sorun' dedim. Hiç kimse 'Ben hatasız çevirdim' diye iddia edemez. Bir ay sonra sayfa düzenini göstermek için çağırdılar beni. Bu esnada bana ikinci bir kitap verdi Ä°lknur Hanım.Neydi o kitap?-Yine Eco'nun bir kitabıydı. Sonra Can Yayınları beni redaksiyon amaçlı olarak bir daha aramadı. Ta ki bir arkadaşım, Yeni Binyıl'ın Kitap Eki'nde, kitabın Kitap Fuarı'na yetiÅŸeceÄŸini okuyuncaya kadar. Celal Ãœster yazmıştı yazıyı. TelaÅŸ içinde Can Yayınları'nı aradım. Dedim ki, 'Redaksiyon için beni aramadınız, yapılıyor mu?' Ä°lknur Özdemir, 'Evet, Fulya Tükel adlı bir arkadaşımız yapıyor' dedi.Yani siz doÄŸru dürüst bir editör denetiminden geçmesini istiyordunuz?-Evet. Eco, Can Yayınları'na, 'Bırakın diÄŸer kitaplarımı, bunu çevirin' demiÅŸ. Ä°yi bir incelemeden sonra basılması gerektiÄŸine inandığım için peÅŸine düştüm. Fulya Tükel bana, 'Ä°ki gün için vereyim, bakın, tartışalım' dedi. Ä°ki gün inceledim, bir mektup yazıp fikrimi söyledim.Bunu yaptıktan sonra içiniz rahat etti mi?-Ä°ki günde bir kitabı ne kadar gözden geçirebilirseniz, o kadar rahat etti.Kitabın piyasadan çekildiÄŸini ne zaman öğrendiniz?-Ocak ayında Ä°lknur Özdemir'den bir mail aldım. Bazı eleÅŸtiriler olduÄŸunu söylüyor, kaynak olarak da NTVMSNBC'de çıkan M. Salih Polat'ın yazısını gösteriyordu. Sonra da, 'Bunun dağıtımını durdurduk, tekrar redakte edeceÄŸiz' diyordu. Ben de gönül rahatlığıyla, 'Geç de olsa redaksiyon yapıyorlar' dedim açıkcası.Yani yeniden bir redaksiyon yapılması gerektiÄŸine siz de kaniydiniz...-O kadar zaman varken, çok kısa bir aralığa sıkıştırılmış olmasından rahatsızdım. SöylendiÄŸi gibi benim aceleye getirdiÄŸim bir ÅŸey yoktu. Onlar redaksiyonu aceleye getirmiÅŸlerdi.Piyasaya çıkmış bir kitabın geri çekilmesi sizi rahatsız etti mi?-Etti tabii. Redaksiyonundan sonra tekrar görmek istediÄŸimi söyledim.M. Salih Polat'ın eleÅŸtirisini okudunuz mu bu arada?-Okudum, çok çalakalem bir eleÅŸtiri olduÄŸunu düşünüyorum. Åžuna da inanıyorum, herkes Umberto Eco okumak zorunda deÄŸil. Bu Ä°talya'da da zor okunan bir kitap. Herkes okur okumaz anlayıp sindirecek diye bir ÅŸey yok.Ama M. Salih Polat'ın söylediÄŸi, Türkçe'sinde bir problem olduÄŸunu siz de kabul ediyorsunuz?-Ben Eco'nun kendi üslubunda çevrilmesi gerektiÄŸine inanıyorum. Eco'nun üslubu, bu kitabı Türk okuru açısından okunması zor bir kitap haline getiriyor.Şöyle diyebilir miyiz: Türkçe'de anlaşılır olmasındansa, Eco'nun üslubunun muhafaza edilmesi çok daha önemlidir...-Diyebiliriz.Ama Türk okuru anlamayacaksa niye Türkçe'ye çeviriyoruz ki kitabı?-DoÄŸru ama Türk okuru anlayacak diye bunu basitleÅŸtirmememiz gerekir.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!