Güncelleme Tarihi:
KARARGAHTAN BİR BAVUL DOLUSU EVRAK ÇIKARMAK İMKANSIZ
Tedavi gördüğü GATA’dan avukatı Celal Ülgen aracılığı ile gönderdiği 5 sayfalık mektubunda emekli Orgeneral Çetin Doğan, "1’inci Ordu Karargahı’nda ordunun kozmik bürosundan çok güvenilir ve yetkili bir köstebeğin bir veya birkaç evrakı dışarıya çıkarabileceği varsayımı akla ve mantığa uygun gelebilir. Ancak bir bavul dolusu evrak çıkarması olanaksızdır" dedi.
Bir bavulun içerisinden, 1’inci Ordu Karargahı kozmik bürosunda bulunmayan, bulunmasına da olanak olmayan Deniz ve Hava Kuvvetleri ile Jandarma Genel Komutanlığı unsurlarınca hazırlandığı belirtilen uydurma planların çıktığını öne süren Çetin Doğan, karacı subayımız Birinci Ordu Karargahı Kozmik Bürosu'ndan çıktıktan sonra Gölcük, Ankara belki de Eskişehir’e kadar uzandığını ve kendisine kozmik bürolarda özel ikramlarda bulunulduğunu iddia etti.
Savcıların bir kısım şüpheliler hakkında hazırladıkları ifade tutanaklarında görev yeri olarak 2006-2008 döneminde bulundukları makam ve yerlerin isimlerini yazdığını ifade eden Çetin Doğan, "Bundan doğal olarak çıkarılacak sonuç, ilgili ve yetkilerin inceleme ve soruşturmalarının 2006 tarihine kadar uzandığıdır"dedi.
DÖNEMİN GENELKURMAY BAŞKANI 2003’DE ’İHTİLAL’İ SORDU
Dönemin Genelkurmay Başkanı’nın Mayıs 2003’ün son haftasında Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı ile Harp Akademileri’nde oynanan bir harp oyununa katıldığını belirten emekli Orgeneral Çetin Doğan, tatbikat sonrasında bir konuşma yaptıktan sonra Genelkurmay Başkanı’nın kendisi ile yalnız konuşmak istediğini kaydetti.
Dönemin Genelkurmay Başkanı’nın kendisine Birinci Ordu içinde bazı emekli orgenerallerin ve bazı sivillerin de bulunduğu bir grup tarafından ’ihtilal’ hazırlıkları yapıldığı yolunda bilgiler geldiği ve bunun doğru olup olmadığını sorduğunu alatan Çetin Doğan, bu soruya, ’Ben daima meşru sınırlar içerisinde bulundum ve bulunmaya devam edeceğim’ diye yanıt verdiğini söyledi.
Kendisinin Birinci Ordu Komutanlığı’ndan ayrılmasından sonra karargah içerisinde aşama aşama detaylı araştırmalar yapılarak kozmik büroya ve Muhabere Bilgi Sistemleri Başkanlığı (MEBS) sistemine girildiğini öne süren Çetin Doğan mektubunda şunları öne sürdü:
"Öncelikle 05-07 Mart tarihlerinde icra edilen Ordu Plan Semineri kayıtları ve dökümanları, plan seminerinde jenerik bir senaryoya göre irdelediğimiz Egemen Planı dışarıya çıkartılarak bir darbe izi taraması yapılmıştır. Döneme ilişkin kozmik büro giriş ve çıkışlarına ilişkin kayıtların her nasılsa zayi edilmiş olması nedeniyle bunu gerçekleştiren ekibin başını tahmin etmekle beraber henüz bu konuda kesin bir kanaat oluşturmak mümkün değil"
DIŞARI ÇIKARTILAN BELGELER TEKRAR KOZMİK BÜROYA SOKULMADI
Kozmik büroya esas girişin emir-komuta zinciri içerisinde yapıldığını öne süren Çetin Doğan, "Bütün bunları yazış nedenim, dışarıya çıkarılan doküman ve ses kayıtlarında bir darbe izinin bulunmamasının ardından dokümanların tekrar kozmik büroya sokulmadığının, imha edildiği söylenen belgelerin muhtemelen ’iyi niyetli yukarılara’ taşındığı varsayımının gerçekçi bir yaklaşım olduğunun ortaya konulması içindir" dedi.
Balyoz belgeleri ile ilgili olarak kimler tarafından sahtecilik yapıldığının tespit edilmesi gerektiğini öne süren Çetin Doğan, yetkililerin şu sorulara cevap vermesi gerektiğini belirtti:
“2002-2003 döneminde Birinci Ordu’da bir darbe hazırlığı yapıldığına dair ihbar mektubu üst makamlara gitti mi? Mayıs 2003’de Genelkurmay Başkanı ile Birinci Ordu Komutanı arasında mutasavver bir darbeye ilişkin konuşma geçti mi?, Genelkurmay Başkanlığı’nca Ağustos 2003’deki bir tarihten sonra 1’inci Ordu’da ve diğer komutanlıklarda bu yönde idari bir tahkikat yapıldı mı? Bu amaçla kozmik odalara ve MEBS’e girildi mi?
Eğer bir tahkikat yapıldıysa sonucu nedir? Kimler yürüttü? Kozmik oda ve MEBS Başkanlığı’ndan plan seminerine ait belge ve ses kayıtları incelemek için çıkarıldı mı? İncelenen ses kayıtları ve belgelerin akibeti ne oldu?”
TAHLİYE KARARINA İTİRAZ EDİLECEĞİNİ DÜŞÜNMEMİŞTİK
Bir basın mensubunun, "Çetin Doğan’ın tahliye olduktan hemen sonra GATA’ya yatmasının şaibeli olduğu yönündeki görüşlere ne diyorsunuz?" sorusuna avukat Celal Ülgen, "Çetin Doğan’ın tahliye olacağını biz bir ay önceden bilebilir miydik? Bir aydır Silivri Devlet Hastanesi’ne, Silivri Ceza İnfaz Kurumu’na hem dilekçelerle hemde çektiğimzi fakslarla, telgraflarla duyurarak ’çok ileri bir rahatsızlıkla derhal hastaneye sevk edilsin’ diye taleplerinde bulunduk. Tahliye olunca tekrar itirazı düşünmüyorduk, tutuklanacağını, böyle yasadışı bir olayın gerçekleşeceğini düşünmüyorduk. Çocukları ile eşi ile evinde oturmak varken dinlenmek varken niçin hastaneyi tercih etsin. Bu hayatın olağan akışına uygun mu? Bu nedenle Çetin Doğan cezaevine giridiği zaman nasıl dik durduysa, bugün de öyle dik duruyor. Eğer bir sağılma olursa kesinlike hastanede kalmayacaktır. Bunu bilmenizi istiyorum. Bu tür istismarlar ne yazık ki yapılıyor ama bu kişileri biraz izana davet ediyorum. Çetin Doğan tutuklanmayı beklemiyordu. Bu olağanüstü bir durum" diye yanıt verdi.
KASAPTAKİ ETE SOĞAN DOĞRAMAMA İLKESİYLE SUSANLAR SUSTUKÇA,
“İŞ BAŞA DÜŞMÜŞ” DEMEKTİR
Güvenlik Harekat Planı’nın kesinlikle 1’inci Ordu Komutanlığı’ndan çıkmadığını sonradan üretilmiş bir plan olduğunu öne süren Çetin Doğan basın mensuplarına gönderdiği mektupta şunlara yer verdi:
"Açıklayacağım konuları benden daha iyi bilenler vardır. Türk ulusunu, TSK’yı derinden sarsan, yaralayan ’Balyoz davası’nın ulaştığı boyutta hala ’adalete saygı bahanesine’ sığınarak ya da kasaptaki ete soğan doğramama ilkesi ile susanlar, susmaya devam ettikçe, iş başa düştü demektir. Yaptığım açıklamalarda umarım yanlışlık ve eksiklik bulanlar hiç olmazsa bu konularda ’devlet adamı’ olarak kendi doğrularını açıklarlar."