Çetin Altan, ÅŸerefsiz dediÄŸi Názım yüzünden dayak yedi

Güncelleme Tarihi:

Çetin Altan, şerefsiz dediği Názım yüzünden dayak yedi
Oluşturulma Tarihi: Kasım 13, 2002 00:00

Ãœnlü ÅŸair Názım Hikmet'in yaÅŸamı Memet Fuat tarafından hazırlanan A'dan Z'ye Názım Hikmet kitabıyla ansiklopedi haline getirildi. Bugüne kadar yazdığı Názım Hikmet kitaplarını tarayarak, Atatürk'ten Ä°nönü'ye, Yahya Kemal'den Çetin Altan'a, onunla uzak ya da yakın iliÅŸkisi bulunan kiÅŸileri ve olayları alfabetik sırayla maddeleyen Memet Fuat, eksiksiz bir Názım biyografisi hazırlamış. Kitaptaki en ilgi çekici öykülerden biri de Çetin Altan’la ilgili. Bir yazısında Názım için ‘şerefsiz’ diyen Altan, daha sonra Meclis’te ‘o büyük bir ÅŸair’ diye Názım’ı savununca, linç edilme tehlikesi yaÅŸamış. 5 Temmuz 1951 tarihli Yeni Adam'da yayımlanan Názım Hikmet'in Kaçışı baÅŸlıklı yazısında Çetin Altan, ÅŸairi acımasızca aÅŸağılamış, 'karaktersiz', 'iradesiz', 'uÅŸak', 'haysiyetsiz', 'ÅŸerefsiz', 'canı cehenneme' gibi sözler etmiÅŸti.Ne olursa olsun vatanın bırakılmaması gerektiÄŸini savunan yazar, ÅŸairin yurt dışına bir kapris uÄŸruna gittiÄŸi görüşündeydi:'Nazım eÄŸer hakikaten mert bir insan olsaydı vatanını terketmeye tenezzül etmezdi. (...) Vatan, kötü idare edilse de gene bırakılmaz. DeÄŸil Názım gibi bir kapris uÄŸruna, böyle büyük zorluklar karşısında dahi vatanı terk edenler küçük, iradesiz, güçsüz insanlardır.'1968 yılında, TBMM’de T.Ä°.P. milletvekili olarak bulunan Çetin Altan, dönemin İçiÅŸleri Bakanı Faruk Sükan'a konuÅŸması sırasında sataÅŸmış, bakandan, 'Sen hep böyle ÅŸeyler yaparsın, Nazım Hikmet için de büyük ÅŸair demiÅŸtin!' gibi bir yanıt alınca şöyle bağırmıştı: 'Åžimdi de söylerim. Nazım Hikmet büyük vatan ÅŸairidir.'Bu sözü duyan Åžadi PehlivanoÄŸlu Adalet Partisi sıralarından kalkıp Türkiye İşçi Partisi sıralarına kadar koÅŸmuÅŸ, Çetin Altan'a sert bir yumruk atmıştı. Öbür Adalet Partililer de yere düşen yazarın üstüne çullanmış, linç etmeye kalkmışlardı.Altan: O yazıyı yazmış olmak istemezdimNázım'ın yurt dışına çıkışıyla ilgili bilgimiz belli bir koÅŸullanma içindeydi o zaman. Kendi başınıza bir araÅŸtırma yapmanızın olanağı yoktu. Ä°ÅŸin özelini bilmiyordum ben. O zaman Názım'ın gerçekten kaçtığına inanıyordum. O yazıyı yazmış olmak istemezdim ama o koÅŸullanmalar içindedir yazdıklarım. Ama sonradan ortaya çıktı ki, Názım kaçmak zorunda bırakılmış. Burada bence önemli olan varılan yer, alınan süreçlerdir. Benim bu yüzden gözüm sakatlandı mecliste. Hepimizin hangi koÅŸullardan geçip nerelere geldiÄŸi ortada.Yahya KemalAffı için imza vermediNázım Hikmet'in affı için imza toplayanlara ters davrananlar da oldu. Kimileri doÄŸacak tepkilerden çekindiler, kimileri de bu kampanyanın arkasında komünistlerin parmağı olduÄŸunu düşündüler. Pekçok profesörün, gazetecinin imzaladığı dilekçeyi, örnekse Profesör Hıfzı Timur, gazeteci Åževket Rado, imzalamadılar. Birlikte içki içtikleri bir gece başını Válá Nureddin'in göğsüne yaslayıp ‘‘Nazım'cığım hapiste,’’ diye gözyaşı döken Yahya Kemal Beyatlı ise, kendisine baÅŸvuranları sevgili oÄŸlunun serbest bırakılması için imza vermediÄŸini kimseye söylememeleri konusunda sıkı sıkıya uyardı.CEMAL PAÅžASeni astırır sonra aÄŸlarımNázım 1921'de Moskova'ya gittiÄŸi sırada, Cemal PaÅŸa da orada, Sovyetler'in kendisine ayırdığı büyük bir evde oturuyordu. Názım ile Válá'yı bir akÅŸam yemeÄŸine çağırdı. (...) Sofra başında, kaçınılmaz olarak iyice gerginleÅŸen bir tartışma sürüp giderken, Cemal PaÅŸa dört beÅŸ yıl kadar önce pek beÄŸenip Bahriye Mektebi'ne girmesine yardımcı olduÄŸu delikanlıyı susturarak:‘‘Nazım, elimde olsa, ben ÅŸimdi seni astırır, sonra da altına oturup aÄŸlardım,’’ dedi.Aldığı yanıt şöyle oldu:‘‘Aramızdaki ayrım ÅŸu ki, PaÅŸa, ben seni astırır, ama altına oturup aÄŸlamazdım.’’ Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!