Çeteye 50 milyon lira kaptıran Nevra K. yaşadıklarını anlattı: Ölüm gibi bir şey

‘Şanlıurfalı Alo Çetesi’nin elebaşı M.Ç.’nin dolandırdıkları Nevra K. ve Ceren A.’nın yanı sıra onlarca kişinin banka, telefon, nüfus, elektronik posta ve bankacılık şifrelerinin de yer aldığı bilgileri bir hacker’dan (bilgisayar korsanı) satın aldığı ortaya çıktı. Çete bu bilgiler ışığında iki kadın hakkında istihbarat topladı. Sözde polis olarak da görüşmeyi bizzat elebaşı M.Ç. yaptı. M.Ç. iki kadını da FETÖ ile korkuttu. Gözaltına alınacaklarını ve tüm malvarlıklarına el koyulacağını söyledi.

Görüşmeleri yaptığı sırada Şanlıurfa’da olan M.Ç., Nevra K.’yi ikna ettikten sonra İstanbul’a doğru cipiyle yola çıktı. Yanında eşi S.A.V. ve M.A. da vardı. M.Ç. yol boyunca Nevra K. ile konuşmayı sürdürdü. Bu sırada çetenin bazı elemanları da Nevra K.’nin evini gözlüyordu. M.Ç., kadını “Sizi koruyoruz. Keskin nişancı polisler sizin evinizin çevresinde. Terör örgütü operasyonu fark ederse sizi öldürebilir” diye korkuttu. Çeteye toplamda 50 milyon lira kaptıran Nevra K., M.Ç.’ye operasyonun durumunu sorduğunda, “Yüce Türk milleti yaptığınız hizmetler için size minnettar” cevabını aldı. Çetenin Nevra K. ile son irtibatı da bu telefon görüşmesi oldu.

KREDİ DE ÇEKMİŞ

Öte yandan çeteye 50 milyon lirasını kaptıran Nevra K.’nin, çeteye vermek için 120 bin liralık da tüketici kredisi çektiği ortaya çıktı. Evini satıp parasını çeteye verdiği için kirada oturan Nevra K.’nin, çeteden el koyulan gayrimenkul, işyeri ve otomobillerden dava sonuçlanana kadar pay alabilmesi de mümkün görünmüyor. Soruşturma kapsamında İstanbul’a getirilen çetenin 36 üyesinin Şanlıurfa’da 52 lüks araç, 24 arsa, 8 milyon liralık ev satın aldığı, akaryakıt istasyonu ve lüks kadın kuaförü açtığı tespit edilmişti.

Dün Gayrettepe Asayiş Şube Müdürlüğü’ne gelerek ifade veren Nevra K., yaşadıklarını gazetecilere şöyle anlattı: “Bir operasyon yapacaklarını, devletin vergi dairesine, tapu dairelerine, bankalara operasyon yapacağını, devlet vatandaş işbirliği için beni aradıklarını söylediler. Ölüm gibi bir şey. Bir kere herkese olan güveninizi kaybediyorsunuz. Bu korkunç bir şey. Bu olaydan sonra bir tek devlete güvenme dışında yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Emniyet’e güvendim. Onlar da beni boşa çıkartmadılar. Paramı geri almak için umutluyum. Yaşadığım bu kötü olayın benden başka kimsenin başına gelmemesi için herkesi uyarmayı vatandaşlık görevim olarak görüyorum. Sizleri telefonla arayan, kendisini polis, savcı ya da Emniyet görevlisi olarak tanıtan kimseye itibar etmeyin. Sundukları hiçbir bahaneye inanmayın. Kimsenin benim gibi canı yanmasın.”