Güncelleme Tarihi:
Fatih'te bulunan Ermeni Kilisesi'nde saygın yeri olduğu belirtilen Çetin Acar'ın kilisenin 2 papazıyla samimi olduğu öne sürüldü. Aynı zamanda Heybeliada'da müteahhitlik yapan Çetin Acar'ın 2001 yılından bu yana yaşlı ve kimsesiz kişilerin mallarına benzer yöntemlerle el koyduğunun tespit edildiği ve 2003 yılında aynı suçtan yakalanarak kendisinin 8, zanlılar arasında olan kardeşi Erkan Acar'ın 14 ay cezaevinde yattıktan sonra tahliye olduğu ortaya çıktı.
TUTUKLANDILAR
Aralarında Beykoz Tapu Müdürü Gülten Doğantemur ve çete lideri olduğu öne sürülen Çetin Acar'ın da bulunduğu 14 kişi "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, örgüte üye olmak, nitelikli adam öldürme, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma ve evrakta sahtecilik" suçlamalarıyla tutuklandı. Savcılıktaki sorgularının ardından zanlılardan 16'sı tutuklanmaları talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Şişli Tapu Müdürü Nejdet A. ile Nurcan A. ve Serap Ö., ise serbest bırakıldı. Nöbetçi mahkeme tarafından sorgulan zanlılardan Çetin Acar, örgüt kurduğu şeklindeki iddiayı kabul etmeyerek, "Burada olan kişilerden altısı benimle aynı soyadında, kardeşimdir"dedi.
Beykoz Tapu Sicil Müdürü Gülten Doğantemur ise ifadesinde "Örgüt üyesi değilim. Kimseden menfaat temin etmedim, Mağdur edilmemem için tutuksuz yargılanmak istiyorum"diye konuştu. Örgüt lideri olduğu öne sürülen Çetin Acar ve Beykoz Tapu Sicil müdürü Gülten Doğantemur'un aralarında bulunduğu 14 kişinin tutuklanmasına karar veren mahkeme, Tuhan T. ve Atanur P.'nin ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına karar verdi.
Polisteki ifadesinde suçlarını kabul eden Çetin Acar, kimsesizlerin mallarına el koyup sattıklarını söyledi. Acar, Şemsettin Geçgil ile Fikriye Geçkil'i kaçırıp mallarına el koymak istediklerini anlatırken, şunları söyledi:
“Kaçırdığımız Şemsettin Geçkil'i Kumburgaz'daki villada tutuyorduk. Mallarını vermek istemedi. Bütün zorlamalarımıza rağmen belgelere imza atmadı. Bunun üzerine kardeşim Erkan Acar, onu boğarak öldürmüş. Onu öldürme niyetimiz yoktu, olay benim dışımda gelişti. Sonra yakalanmamak için cesedi Yenice'de gömdük. Bundan dolayı çok pişman oldum. Haftada 2- 3 defa cesedi gömdüğümüz yere gidip Şemsettin Geçkil için dua ettim. Kardeşi Fikriye Geçkil aç kaldığından dolayı komaya girdi, onu götürüp hastane yakınına bıraktık.”
Çete ele başı Çetin Acar, Beykoz'daki villasına el koydukları Vanda Ayaşlı Esen'i Ermeni cemaatinden tanıdığını belirterek, “Vanda ile samimiyet kurmuştum. Bir süre sonra ona evlatlığı İbrahim Ayaşlı'nın kendisini terk ettiğini ve mallarına el koyarak bir kıza kaçacağını söyledi. Böylelikle onun evlatlığı olmak istedim. Ama bunu kabul etmedi. Sonra Beykoz'daki yalısına el koyarak 6 milyon 500 bin YTL'ye başkasına sattık. Bu işlemde emeği geçen her kişiye 100'er bin dolar dağıttım. Vanda'yı biz öldürmedik. Kendi eceliyle öldü. Öldüğünde defin işleriyle bizzat ben ilgilendim” diye ifade verdiği iddia edildi.
Bu arada Osmanlı Devleti'nde, Berlin Antlaşması'nı imzalayan kişilerden olan Sadullah Paşa'nın oğlu Halim Sadullah'ın eşi Vanda Ayaşlı Esen'in Fransız asıllı kontes olduğu öğrenildi. Vanda Ayaşlı Esen'in çete tarafından çalındığı ileri sürülen Beykoz’daki yalıdaki kasada Berlin Antlaşması ile ilgili belgelerin olduğu belirlenirken polis tarihi belgeleri ele geçirmek için araştırmalarını sürdürüyor. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan Beykoz Tapu Dairesi Müdürü Gülten Doğan Temur'un ifadesinde suçlamaları reddettiği, ancak, çete üyeleriyle telefon konuşmaları yaptığının tespit edildiği öğrenildi. Vanda Ayşlı Esen'in Beykoz'daki yalısının satılması sırasında sahte imza kullanıldığı ve tapunun düzenlenmesinde Gülten Doğan Temur'un da yardımı olduğunun tespit edildiği ileri sürüldü. Şişli Tapu Dairesi Müdürü Necdet Akkaya’nın da suçlamaları kabul etmediği belirtilirken Beşiktaş eski Tapu Dairesi Müdürü kardeşi Hayati Akkaya'nın belli bir aylık karşılığında çetenin tapu işlerini yürüttüğünün tespit edildiği iddia edildi. Akkaya kardeşlerin Şişli ve Beşiktaş görevleri süresince attıkları tapu imzalarının araştırıldığı belirtildi.
EMLAK ZENGİNİ YAŞLI ÇİFT KAYIP
BURSA'nın İznik İlçesi'nde yaşayan ve kendilerinden 2 aydır haber alınamayan emlak zengini Emine ve Ahmet Refik Öner çiftinin, İstanbul'da çökertilen çetenin zanlıları tarafından öldürülme ihtimali gündeme geldi. Bursa polisi konuyla ilgili olarak İstanbul polisini uyardı.
İznik İlçesi Beyler Mahallesi Atatürk Caddesi'nde oturan 82 yaşındaki Ahmet Refik Öner ile eşi 73 yaşındaki Emine Öner, 2 ay önce esrarengiz şekilde ortadan kaybolmuştu. 4 milyon YTL'ye ulaşan gayri menkulleri bulunan 3 çocuklu Öner çifti, yapılan tüm aramalara rağmen bulunamamıştı. Çocukların birbirlerini suçlamasından da sonuç çıkartamayan Bursa polisi, çiftin İstanbul'da yaşlı ve kimsesizlerin mallarını tehdit yoluyla ele geçirdikleri, birçok kişiyi ise öldürdükleri emlak çetesi tarafından öldürülmüş olma ihtimalini araştırıyor.
Bursa Emniyet Müdürlüğü konuyla ilgili olarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nü uyardı.
CERRAH: YAŞLILARA SAHİP ÇIKMALIYIZ
İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstanbul'da, yaşlı ve kimsesiz kişilerin mülklerinin tehdit yoluyla ele geçirilmesine yönelik suç örgütü operasyonuyla ilgili olarak, “Meydana gelen olay üzücüdür, yaşlı vatandaşlarımıza sahip çıkmalıyız” dedi.
Asayiş Şube Müdürlüğünde basın açıklaması yapan Cerrah, “cinayet”, “adam kaldırma” ve “ değerli eşya ve gayrimenkullerini üzerine geçirme” gibi olaylara ilişkin 12 Haziran 2008 tarihinde Bakırköy, Bahçelievler, Beyoğlu, Büyükçekmece, Fatih, Heybeliada, Ümraniye, Sarıyer ve Zeytinburnu'daki 16 adrese eş zamanlı operasyonlar yapıldığını bildirdi.
Operasyonlar kapsamında 27 kişinin gözaltına alındığını belirten Cerrah, bunlardan 19'unun adliyeye sevk edildiğini, diğerlerinin ise savcılığın talimatıyla serbest bırakıldığını kaydetti.
Cerrah, “Meydana gelen olay üzücüdür. Yaşlı vatandaşlarımıza sahip çıkmalıyız. Yaşlı vatandaşlarımızın yakınlarının da tapu ve mal varlıklarını kontrol etmeleri gerekir” dedi.