Yaşar ANTER
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 16, 2005 01:56
Muğla’da polis ve jandarmayla işbirliği yaparak üç haraç çetesini çökerten Mehmet Kaderci, karıştığı bir cinayet nedeniyle hapse mahkûm olunca, ihbar ettiği kişilerle aynı cezaevine kondu.
Muğlalı turizmci 40 yaşındaki Mehmet Kaderci, kendisinden de haraç isteyen üç çetenin çökertilmesi için polise ve jandarmaya yardım etti. Tam 64 zanlının tutuklanmasını sağlayan Kaderci, karıştığı bir kavga nedeniyle cinayet zanlısı olarak yakalattığı çetecilerle aynı cezaevine konuldu. Savcılığa ve avukatına gördüğü baskılar nedeniyle ‘Dayanacak gücüm kalmadı, intihar edeceğim’ diye mektuplar yazan Kaderci’nin sesini kimse duymadı. Genç adamın cesedi geçen çarşamba günü koğuşun pencere demirlerine asılı olarak bulundu.
AYNI zamanda Muğla Tavla Şampiyonu olan Narin Otel’in eski İşletme Müdürü Mehmet Kaderci, yönettiği oteli
Atatürk resimleriyle süsleyen, milli maçlarda elinde Türk bayrağı ile sokaklara düşen, çevresinde sevilen ve devletine bağlı bir kişi olarak tanınıyordu. Otogarın hemen yanındaki işlettiği otelde kendisinden haraç istenmesine isyan eden Kaderci, polis ve jandarmanın Muğla ve ilçelerinde 2003-2005 yılları arısında ‘Hemşeriler’, ‘
Akrep’ ve ‘Karlos Turgut’ çetelerine yönelik düzenlediği operasyonlarda güvenlik güçlerine yardım etti.
HERKES SUSTU O KONUŞTU
Herkes korkudan susarken Mehmet Kaderci çok insan tanıması, ilişkileri bilmesi nedeniyle güvenlik güçlerine önemli bilgiler verdi, birçok çete üyesinin yakalanmasını sağladı. Üç çeteyle ilgili operasyonlarda 140 kişi gözaltına alınırken, çıkar amaçlı suç örgütlerine mensup oldukları gerekçesiyle 64 kişi tutuklandı.
2004 Martında, müdürlüğünü yaptığı otelin bitişiğindeki Muğla Otogarı’nda çıkan bir kavgada, çete elemanlarından 10-12 kişilik bir grubun bir kişiyi dövdüğünü gören Mehmet Kaderci, buna da seyirci kalamadı. Dövülen kişiyi kurtarmak isterken kendini bir anda kavganın ortasında buldu. Çıkan arbedede dövülen kişi bıçakla öldürüldü. Bu kez, çetecilerle birlikte gözaltına alınan Mehmet Kaderci de tutuklandı. Kaderci, daha önce yakalanıp tutuklanmasını sağladığı 64 çetecinin de bulunduğu Muğla Cezaevi’ne konuldu.
Mehmet Kaderci yargılandı, tutuklu diğer sanık 38 yaşındaki İzzettin Bozan ile birlikte 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Daha sonra ortaya çıkan 9 tanık, olay sırasında Kaderci’nin elinde bıçak görmediklerini belirten ifadeler verince, suçsuz olduğunu savunan Kaderci, üç ay önce temyiz için Yargıtay’a gönderilen dosyasının bozularak geri döneceğini, yeniden yargılamada aklanacağını umut etmeye başladı.
Mehmet Kaderci, bir yandan da aynı cezaevinde kaldığı çete elemanları ile sürekli mücadele etti. Kaderci, ‘annem’ dediği ve yanında 12 yıl çalıştığı otelin sahibi Hülya Narin’e, avukatına ve Cumhuriyet Savcılığı’na gönderdiği mektuplarda güvenlik güçleri tarafından çökertilmesine yardımcı olduğu çete elemanları tarafından ölümle tehdit edildiğini defalarca dile getirdi. Israrla başka cezaevine naklini istedi. Kaderci, Hülya Narin’e yazdığı mektupta, bir süre yakalattığı çete elemanlarıyla aynı koğuşa bile konduğunu, sırf korunmak için infaz koruma memurlarıyla kavga edip hücreye atılmasını sağlandığını, böylece ölümden kurtulduğunu yazdı.
16 AY SONRA İNTİHAR
Mehmet Kaderci, son mektuplarında ise baskılara dayanamayacağını, ‘hainler tarafından öldürülmektense intihar edeceğini’ bildirdi. Sonunda Mehmet Kaderci, 13 Temmuz 2005 Çarşamba sabaha karşı, 4 kişiyle birlikte kaldığı koğuşun penceresine kendini iple asarak canına kıydı. Can düşmanlarıyla aynı cezaevine, hatta zaman zaman aynı koğuşa konan Kaderci, 16 ay boyunca yaşadığı ölüm korkusuna, ölümü seçerek son vermişti. Muğla Cumhuriyet Savcılığı olayla ilgili geniş soruşturma başlattı.
Anne, burada beni öldürecekler, neden savcılık ilgilenmiyorNarin Otel’in sahibi, evli ve iki çocuk annesi 58 yaşındaki Hülya Narin, kendisine anne diyen Mehmet Kederci’nin ölüm haberi karşısında şoke oldu. Hülya Narin, en son iki hafta önce cezaevinde ziyaret ettiği Kaderci’nin kendisine, ‘Anne, beni burada öldürecekler veya intihar edeceğim. Dayanacak gücüm kalmadı. Neden gönderdiğimiz dilekçeleri savcılık işleme koymuyor? Beni öldürdükten veya ben intihar ettikten sonra mı başka cezaevine nakledecekler’ diye sorduğunu söyledi. Avukatı Kemal Ertuğrul aracılığıyla sürdürdükleri hukuk mücadelesinde, dosyanın temyizden bozularak dönmesini beklediklerini kaydeden Hülya Narin, şunları söyledi:
CANIM VATANA FEDA
‘Haraç çetelerinden, ülke düşmanlarından nefret ettiği için güvenlik güçlerine yardımcı oluyordu. Tehlikeli olduğunu söylediğimde ‘Bir canım var, o da vatanıma feda olsun’ diyordu. Tutuklu olduğu sürede bana, avukatına ve savcılığa gönderdiği mektuplarda ölümle tehdit edildiğini belirterek, başka cezaevine nakledilmesini istedi. Bu belgeleri ve mektupları savcılığa ilettik. Ancak hiçbir tedbir alınmadı. Öldürülmekten çekindiği için sık sık kendisini tek kişilik hücrelere attırıyordu. Ancak kendisini ‘JİTEM uşağı’ olarak ilan eden çete üyelerinin tehdidi bir ay önce iyice artınca, onların elinden ölmektense intihar edeceğini, başka çaresinin kalmadığını yazmaya başlamıştı. Üç gün önce gelen mektubunda da ‘Canım annem artık dayanamıyorum, beni affedin’ diyordu. Cezaevinde oğlumun hayatını korumakla görevli resmi makamlar, devletini ve vatanını bu kadar çok seven bir gencin uyarılarını ciddiye almayarak ölmesine veya öldürülmesine neden oldularsa, bunun hesabını mutlaka soracağım. Oğlumun katil olmadığını, ölmüş olsa da sonunda kanıtlayacağım.’