Oluşturulma Tarihi: Ocak 24, 2007 00:00
Meryem Ana Kilisesi’ndeki törende konuşan Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob II, Hrant Dink’in mücadele ettiği konuların başında Türk-Ermeni diyaloğunun geliştirilmesi olduğunu söyledi. Mesrob II, "Ne mistik bir olgudur ki, kendi cenaze merasimi, Türkiye ve Ermenistan yetkililerinin bir araya gelmesi için vesile oldu" dedi.
HRANT Dink’in Meryem Ana Kilisesi’ndeki cenaze töreninde ayini Patrik Vekili Başpiskopos Şahan Sıvaciyan yönetti. Dink’in 8 arkadaşı tabutun çevresinde saygı duruşunda bulundu. Kilisedeki törende hükümeti Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu temsil etti. Kalabalık, TSK’yı temsilen cenazeye katılan 3. Kolordu Komutan Yardımcısı ve 52. Zırhlı Tümen Komutanı Tümgeneral Muzaffer Cengiz Arslan’ı asker selamıyla karşıladı. Başbakan Tayyip Erdoğan cenazeye çelenk gönderdi.
İlahiler ve İncil’den bölümlerin okunmasının ardından Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob II bir konuşma yaptı. Mesrob II, gözyaşlarına hákim olamadı. Türkçe ve Ermenice dua eden Patrik, bir süre konuşmakta zorluk çekti. Dink’in zorluk ve mücadelelerle geçen yaşamında, cesur, duygusal ve gözüpek bir karakter olduğunu belirten Mesrob II, şunları söyledi:
VATANINA BAĞLIYDI
O adalet, vicdan özgürlüğü ve insan hakları savunucusu ve sancaktarı oldu. Bedeli ne olursa olsun inandığını, düşündüğünü söyler, bir şeyi yapması gerektiğini düşünüyorsa, yapardı. Hrant, etnik kökenine olduğu kadar, vatanına da bağlıydı. Doğduğu yeri, büyüdüğü ülkeyi, yaşadığı ülkenin insanlarını kendi ait olduğu köklerin değerlerini reddetmeden sevebildi. Cesur çıkışları, onun din, ırk, köken farkı gözetmeyen insan sevgisiyle dolu, dürüst Anadolu insanı karakterinin dışavurumuydu. Demokrasinin ateşli bir savunucusu oldu ve onu ideal toplumun önşartı olarak kabul etti. Hrant’ı sadece gazeteci olarak tanıyanların büyük bir çoğunluğu kimsesiz çocuklar için yaptığı ve onun insansever kişiliğinin bir belirtisi olan çalışmalardan habersizdirler. Hrant, çocukluğunda bir çok çocuğun sahip olduğu mutluluktan mahrum kaldı. Teselliyi ise daha sonra çocuklara hizmet etmekte buldu.
KAYIP HEPİMİZİNDİR
Hrant, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir Ermeni’dir. Bu gibi suikastlardan sonra maktulün kefeni üzerinden siyaset yapmak evrensel ahlak kurallarına ne kadar sığar? Acı hepimizindir.Kayıp hepimizindir. Olayı kınarken ülkemiz aleyhine yapılan olumsuz açıklamalar yüreklerde yeni yaralar açmaktadır. Bu tür davranışlar merhum Hrant’ın yaklaşımına tamamen aykırı düşmektedir.
GERÇEK DİYALOG OLSUN
Devletimizin ve Türk halkının Ermenilerin binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan T.C vatandaşları olduğuna, yabancı ve potansiyel düşman olmadığımızı kabul edeceklerine, bizlerin düşmanı olarak algılanmamıza neden olan uygulama, tutum ve zihniyeti değiştirmek için okul kitaplarından başlayarak toplumdaki bu Ermeni düşmanlığını yok etmeye yönelik çalışmaların ivedilikle ele alınacağına dair inancımızı hálá koruyoruz. Hrant’ın mücadele ettiği konuların başında Türk-Ermeni diyaloğunun gelişmesi vardı. Ne mistik bir olgudur ki, kendi cenaze merasimi, Türkiye ve Ermenistan yetkililerinin bir araya gelmesi için vesile oldu. Biliyoruz ki bu vesilenin gerçek bir diyaloğa dönüşmesi hepimiz gibi onu da mutlu ederdi.
Mesrob II, Cumhurbaşkanı Sezer başkanlığındaki tüm devlet erkanına, resmi kurumlara ve yurttaşlara, Dink’in ailesine ve Ermeni cemaatine ilgileri nedeniyle teşekkür etti.