Güncelleme Tarihi:
Kış mevsiminin bitişi ve bahar mevsiminin gelişinin habercisi olan ilk cemre havaya düştü. Üç tane olan cemrenin ikincisi 26-27 Şubat'ta suya, üçüncüsü ise 5-6 Mart'ta ise toprağa düşecek.
Arapça kökenli bir kelime olan cemrenin sözlük anlamı kor, yani ateştir. Halk arasında ise sıcaklığın artması olarak bilinir. Cemrenin ilkbahar başlamadan hemen önce 7 gün arayla havaya, suya ve toprağa sırasıyla düştüğüne inanılır. Bu düşen cemreler sayesinde hava, su ve toprak ısınır.
Üçüncü cemrenin ardından baharın geldiği kabul ediliyor.
"Cemre düşmesi" ayrıca hayvancılıkla uğraşanlar için soğuk nedeniyle dışarıya çıkartamadıkları hayvanların otlaklara kavuşma zamanının yaklaştığını, tarımla uğraşanlar için de toprağın işlenme dönemine gelindiğini ifade ediyor.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdulkadir Emeksiz, cemrenin "kor, yanmış kömür parçası, kıvılcım, yükselen ateş, köz" gibi anlamları olduğunu söyledi.
Emeksiz, halkın tecrübe ve yaşanmışlıklarıyla desteklenen, gözlemlerine dayanan günlerin pek çoğunun bilimsel hava durumu verileriyle de denklik gösterdiğinin altını çizdi. Araştırmalara göre, cemre gibi günlerin tesadüfün üstünde bir oranda bilimsel verilerle örtüştüğünü vurgulayan Emeksiz, şöyle konuştu:
"Cemreler düştükten sonra sıcaklık düşüşleri yaşansa da bilimsel olarak yapılan ölçümlerde görüldüğü üzere, sıcaklık genelde cemrelerden önceki değerlerin altına inmemektedir. Cemrelerin düştüğü ifade edilen günlerin sıcaklık değerleri ölçümlerine bakılacak olursa bir, iki günlük farklarla cemrenin düştüğü tarihlerde belirgin bir ısınma tespit edilmektedir. Cemrelerin düşmesinin ardından belli dönemlerde sıcaklık düşüşleri yaşansa da bu düşüşler genellikle cemrelerin düşmesinden önceki değerlere inmez."
Cemreye özgü bazı ritüeller
Prof. Dr. Abdulkadir Emeksiz, cemrenin çiftçilerin tarımsal faaliyetlerinde önemli yer tuttuğunu vurguladı. Isınmayan toprağa atılan tohum yeşermeyeceğinden, çiftçilerin tohum ekmek ya da bağ sürmek gibi işlere başlamak için cemrenin düşmesini beklediklerini belirten Emeksiz, cemrenin düştüğü tarihlere ilişkin bazı ritüelleri de şöyle anlattı:
"Rize halkı cemre düştüğü zaman çocuklarına çarık giydirmezdi. Ege Bölgesi'nde koç ve teke katımı, üçüncü cemrenin düşüşü hesaplanarak yapılırdı. Yeni doğan yavruların aşırı soğuktan etkilenip ölmemeleri için koyun ve keçilerin doğurma zamanı üçüncü cemrenin düşüşüne denk gelecek şekilde yapılırdı. Orta Rodop bölgesindeki Türk köylerinde yaşayan yaşlılar arasında cemreyle ilgili birtakım inanış ve uygulamalar halen varlığını korumaktadır. Buradaki halk; kışın ve karın 'kendini unutan tembel bir nesne' olduğuna inanmaktadır. Eskiden ailedeki en yaşlı kadın cemrenin düştüğü gün ateşteki külleri bir kaba doldurup avludaki karın üzerine daire şeklinde serpermiş. Daha sonra insanlar, cemrenin düştüğü gün karla buzla kaplı yollara kül, kum ve çakıl dökmek yerine ot, çöp, çiçek kırıntıları serpmeye başlamışlardır. Bu uygulamaları yapanlar Toprak Ana'ya 'Ağaçlar, otlar ve çiçekler sana dönüş için hazır' dediklerini belirtirler."