Güncelleme Tarihi:
Günümüzde AGİT coğrafyasının siyasi ve ekonomik alanlarda büyük fırsat ve işbirliği imkanı sunduğunu söyleyen Çiçek, "Bu itibarla geçmişteki çatışmalardan ve bölünmelerden gerekli dersleri çıkarmamız, işbirliğini ve dayanışmamızı geliştirmemiz gerektiğine inanıyorum. Küresel ve bölgesel düzeyde zaman zaman yaşanan mali krizler, siyasi çalkantılar bizi yıldırmamalı, krizden de barış, demokrasi, istikrar ve güvenlik yönünden fırsatları çıkarmayı başarmalıyız. Neticede bütün bu bölge ortak coğrafyamızdır. Güvenliğinin, huzurunun ve refahının sağlanması ve korunması da ortak görev ve sorumluluğumuzdur" dedi.
Cemil Çiçek, ırkçılık, terörizm, yabancı düşmanlığı, hoşgörüsüzlük ve İslamofobi gibi AGİTPA'nın bireylerine tehdit oluşturan konuların gündemde tutulması gerektiğini vurgulayarak, "Toplumlar içerisinde ve arasında diyalogun zayıflaması hem aşırılığın, terörizmin, kutuplaşma ve ayırımcılığın ortaya çıkmasına sebep olmakta, hem de kaos ve karışıklık ortamı yaratmak suretiyle bazı aşırı grupların bundan yarar sağlamasına yol açabilmektedir. Bugün dünyanın bir çok bölgesinde bunun acı örneklerini görmek mümkündür. Bu çerçevede AGİT'in bulunduğu zorlu coğrafyada uluslararası terörizm, bilişim teknolojisinin gelişmesiyle ortaya çıkan siber terörizm, örgütlü suç ve uyuşturucu kaçakçılığı güvenlik açısından artan ölçüde tehdit teşkil etmektedir. Özellikle de globalleşme ve teknolojik gelişmelere paralel olarak terör yöntemlerinde şekil değiştirmek ve tüm ülkeler 'siber terör' olarak adlandırılan bu yeni terör tipiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu yeni tip terör, teröristlerin ve terör gruplarının internet ve teknoloji kullanılarak sınır tanımayan bir şekilde eylemlerde bulunabileceğini ve devletlerin kendi kendilerine, tek başına bunun üstesinden gelmelerinin de çoğu zaman mümkün olmadığını göstermektedir. Ülkelerin siber tehdit karşısında kendilerini daha iyi savunabilmek için çeşitli tedbirler almaları yanında ancak samimi bir işbirliğiyle başarılı olabilecekleri de çok açıktır. Bu durumun daha fazla diyalog ve işbirliği yoluyla tersine çevrilmesi için uluslararası toplumun birlikte hareket etmesi şarttır" diye konuştu.
'TERÖRİZM BİR İNSANLIK SUÇUDUR'
Güvenliği risk altına sokan unsurlarla mücadele ederken, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerleri esas alarak, güvenliğe de bütüncül şekilde yaklaşılması gerektiğine işaret eden TBMM Başkanı Çiçek, şunları söyledi:
"Dikkat edilmesi gereken bir başka husus; şiddet, nefret söylemi ve teröre başvuran gruplar ifade ve fikir özgürlüğünü de istismar edebilmektedir. Nedeni ne olursa olsun ve ne şekilde tezahür ederse etsin, terörizm bir insanlık suçudur ve kabul edilemez bir olgudur. Her türlü terörist faaliyetin hazırlanmasını veya mali destek bulmasını önlemek için işbirliği çabalarımızı arttırmamız gerekmektedir. Terörizme destek veren veya tolerans gösteren bir kısım devletlerin bu tutumlarını gözden geçirmeleri, üyesi bulundukları uluslararası kuruluşların ve taraf oldukları uluslararası sözleşmelerin de gereğidir. Türkiye olarak, terörün her çeşidini kaynağı ve gerekçesi ne olursa olsun, kuvvetle kınadığımızı ifade etmek isterim. Tüm uluslararası toplumda ilgili uluslararası mutabakatlar çerçevesinde bu illete karşı birlikte çaba göstermeye davet ediyorum. Terör risk ve tehditlerine karşı ancak uluslararası işbirliği ve ortak savunma stratejileriyle AGİT coğrafyasını daha güvenli bir bölge haline getirebiliriz."
"Bu tehditleri göğüsleyebilmek için birbirlerimizle daha etkin ve yakın işbirliği yapmakta kararlı bir duruş sergilememiz gerekir. Güçlü demokratik kurumlar ve hukukun üstünlüğü bu savunma stratejilerinin temelini oluşturur. Bir taraftan güvenliğe karşı tehditlerle etkin mücadele ederken, diğer taraftan temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilmemesi hareket noktamızı oluşturmalıdır. Bu bağlamda Avrupa Konseyi çerçevesinde kabul edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve sözleşmenin yorumlanması için mahkemenin ortaya koyduğu içtihatlar özgürlük-güvenlik tartışmasının denge noktasını oluşturmaktadır. Nitekim AİHM, verdiği çok sayıda kararda cebir ve şiddetin asla tasvip edilemeyeceğini, bunun bir çözüm yolu olmadığına, hatta bu yöntemi benimseyen partilerin kapatılmasını AİHS ihlali anlamına gelmediğini belrtmiştir. Kaldı ki, kullandığımız ve büyük değer verdiğimiz hak ve özgürlükler beraberinde bizlere bazı sorumluluklar da yüklemektedir. Bir taraftan özgürlüklerin suistimal edilmemesi gerekirken, diğer taraftan kişilerin haklarının ihlal edilmemesi, kamu düzeninin korunması gibi hususlar dikkat edilmesi gereken temel ilkelerdir."