Oluşturulma Tarihi: Ekim 10, 2006 00:00
"Bir kulübü bir saat idare etmek ne demek siz bilir misiniz? Ben Ankaragücü’nü bırakmaya hazırım. Ne anam Ankaralı, ne babam Ankaralı, ne de ben Ankaralı’yım. Talip ettirdiler beni. Buldular benim gibi bir safı. Benim gibi 10 kişiyi daha. Şimdi de bırakmak için gazete ilanı veriyoruz."
Ankaragücü Başkanı
Cemal Aydın ile telefonda görüşüyoruz. Gençlerbirliği’nin Maliyespor’a yaptığı 50 bin YTL’lik "tartışmalı bağış" haberleri sırasında ortaya çıkan ciddi bir iddiayı sormak üzere aramışız.
Fısıltı gazetesi yayıp duruyor: Vergi borçlarının indirimi için Gençlerbirliği ve Ankaraspor ile birlikte Uzlaşma Masası’na oturan Ankaragücü’nden de Maliyespor için 50 bin YTL "bağış" istenmiş...
Hal böyle olunca, Sayın
Aydın’ı aramak kaçınılmaz hale gelmiş.
Başkan
Cemal Aydın,
"çirkin" dediği bu iddiayı kesin bir dille reddediyor. (yalanlaması geçtiğimiz hafta ana gazetede yer aldı)
Gelgelelim, öyle öfkeli ki...
Biz sormadan söylediklerine şaşırmaktan kendimizi alamıyoruz.
Dahası; kendisine "saflık" atfeden son cümlesine
"Estağfurullah" yanıtını verdiğimizde
"Yok yok, estağfurullah demeyin. Saflık bu" diye pekiştirerek, şaşırtmayı sürdürüyor.
CEBİMDEN FİNANSE
EDİYORUM Başkan
Aydın, bugünün koşullarında futbol kulübü başkanı olmanın, başkanların asıl işlerini
"menfi etkilediğini" söylüyor. Yani görünen ve yaygın kanaatin tam tersi...
Kulüplere kesilen vergi cezaları, sonra bunların Uzlaşma Komisyonu’nda indirilmesi (ki, "
uzlaşma" yasal bir müessese olmasına rağmen, kimin ne kadarlık borcunun kaça indirildiği
"vergi mahremiyeti" gerekçesiyle açıklanmıyor)
"zorunlu bağış" iddialarıyla birlikte, Ankaragücü’nün Samsunlu ve müteahhit Başkanı
Cemal Aydın’ın sözleri, futbol ekonomisinin, enine boyuna tartışılmasının zamanının çoktan geldiğini
haber veriyor:
"Ankaragücü’nü cebimden finanse ediyorum. Kulüp yöneten çok işadamı var. Ama hiçbirinin bundan mutlu olduğunu sanmıyorum. Herkes bırakmak istiyor..."