A.A.
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 22, 2006 13:25
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda ve Yükseköğretim Kanunu'nda “tedviren atama” diye birşey olmadığını belirterek, “Tedviren atamanın yasal olarak zerre kadar altyapısı yoktur” dedi.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ilköğretime yeni kayıt yaptıran çocukların okula 11 Eylül 2006 Pazartesi günü başlayacaklarını, bu çocukların okula uyum sağlayabilmeleri için 11-15 Eylül 2006 tarihleri arasında okullarda “hoş ortamlar yaratılacağını” bildirdi. Bakan Çelik, Başkent Öğretmenevi'nin bahçesinde düzenlenen öğretmenevleri sergisinin açılışında, gazetecilere açıklama yaparak, sorularını yanıtladı.
YÖK'ün 15 yeni üniversite ile ilgili kararına değinen Çelik, şöyle konuştu: “YÖK'ün 15 yeni üniversiteye tedviren rektör ataması yapmasıyla ilgili ben bir gazeteye detaylı açıklamalarda bulundum. Bunun ötesinde birşey söyleyecek değilim. Yalnız, siz basın mensuplarından şunu istirham ediyorum: Tedviren kelimesi ne anlama gelir, sözlüğe bir bakın.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda tedviren atama diye birşey var mı? 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nda tedviren atama diye birşey var mı? Tedviren atama ilk defa 1987 yılında icat edilmiş ve tedviren atama ile ilgili Danıştayın verdiği kararlar var, Maliyenin yayınladığı tebliğler var.
Tedviren atamanın hukukta yeri yoktur. Tedviren atamanın yasal olarak zerre kadar altyapısı yoktur. Asaleten, vekaleten atama diye birşey vardır ama tedviren atamanın yasal altyapısı yoktur. Dolayısıyla aslında yasal değildir. Tedviren atama ne demektir: Asaleten birini atayacaksınız. Vekaleten de atayacak birini bulamazsanız, vekaleten atanma şartlarına haiz birini bulamazsanız işte o zaman tedviren atama yapacaksınız. Meseleyi bir de bu tarafıyla görmenizi, medyamızın meseleye biraz da bu taraftan yaklaşmasını rica ediyorum.”
“Bunu dava konusu yapacak mısınız?” sorusuna karşılık Çelik, “Onu inceletiyoruz. Süreci inceletiyoruz. Şu anda bununla ilgili birşey söylemem erken olur” dedi. “Bu, kadrolaşmak amacıyla mı yapılıyor” sorusu üzerine Çelik, “Yorum size ait. Olup biten ortadadır” diye konuştu.
“YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN OKULLAR ERKEN AÇILACAK”Çelik, ilköğretimde bu yıl ilk kez bir uygulama başlatacaklarını belirterek, şunları kaydetti: “Her eğitim-öğretim yılının başlangıcında, okula ilk kez başlayan çocuklarda 'okulda ilk gün' sendromu yaşanır. Buna 'okulda ilk gün sendromu', 'okulda ilk adım sendromu' diyebilirsiniz. Çok ciddi sıkıntılar çekilir. Çocuklar annelerinin eteğine yapışır, ağlar sızlarlar, annelerinin, babalarının aynı sırada kendileriyle birlikte oturmasını isterler, bir türlü okulu kabullenmezler. Anaokuluna giden çocuklarda bu, yüzde 95 oranında azalıyor.
Ancak okula ilk kez ilköğretimde başlayan çocuklarda böyle bir sıkıntı yaşıyoruz. Bundan dolayı başlattığımız yeni uygulamayla ilköğretim yeni kayıt olan çocuklarımız 11-15 Eylül 2006 tarihleri arasında velileriyle birlikte okula gidecekler. Yani bir hafta önceden okula gidecekler. Bununla ilgili genelgeyi bugün imzaladım, valiliklere gönderiliyor.
Çocukları öğretmenlerimiz karşılayacak. Oyunlarla, dramalarla ve okulda oluşturulacak hoş ortamlarla çocuklarımızın okula uyumu sağlanacak, okula karşı fobi geliştirmemeleri temin edilecek. Okulun aslında çok güzel bir mekan olduğu, okulun oyunlar oynanan, bolca arkadaşların bulunduğu, öğretmenlerin güler yüzle çocuklarla ilgilendiği mekanlar olduğunu daha ilk adımda çocuklarımıza hissettirmeliyiz.”
Bu konuda velilere de önemli görevler düştüğünü vurgulayan Çelik, “Veli meselesi son derece önemlidir. Bu 5 gün içinde anne babaların daha yoğun ilgisini bekliyoruz. Bu, çocuklarımızın 1. sınıfa daha sağlıklı ve korkusuz başlaması için okula aşkla, şevkle yapışması için son derece önemsediğimiz bir ilk adımdır” diye konuştu.
“MEB'E AÇILAN DAVALAR”Çelik, zaman zaman gazetelerde “MEB'de yapılan atamaların yargıdan döndüğü, MEB aleyhine çok dava açıldığı, hukuksuz uygulamalar olduğu” yönünde
haberler yer aldığını belirtti. Türkiye'de 1.7 milyon devlet memuru bulunduğunu, bunlardan 850 bininin MEB'de çalıştığını kaydeden Çelik, şunları söyledi:
“Bu, şu demektir: Kamudaki memur sayısının yüzde 50'si MEB'de çalışıyor demektir. Personel atamalarıyla ilgili MEB aleyhine açılan davalar diğer 21 bakanlığın toplamı kadar olursa o zaman mesele normal demektir. Çünkü kamu personelinin yüzde 50'si bizde çalışıyor. Açılan dava sayısının, mahkemelerden dönen dava sayısının, aleyhimize sonuçlanan dava sayısının bu oranda olması bile normaldir. Kaldı ki gerçek bu değildir.
MEB aleyhine açılan dava sayısı 2000 yılında 862, 2001'de 949, 2002'de 720, adet dava açılmıştır. Bizim hükümetimiz 2004 yılında sendikalara dava açma yetkisi verdi. Buna rağmen 2004 yılında açılan dava sayısı 782'dir. 2005'de açılan dava sayısı 605'tir.
Çok bildiğini sanan köşe yazarları oturup kendi köşelerinde ahkam kesmesinler. Meselenin bu tarafını bilmeden, bu yapıyı bilmeden MEB aleyhinde yapılacak her türlü yayın haksızlığın ta kendisi olur.”
“Atamaların hiçbir dönemde kendi dönemlerindeki kadar şeffaf ve prensiplere bağlı olmadığını” kaydeden Çelik, “Ben hangi genel müdürle, hangi müsteşarla çalışacağımı tayin ederim, bu benim en tabii hakkımdır. Bunu hangisi yapmıyor. Bu, eşyanın tabiatı gereğidir. Şapla şekeri birbirine karıştırmayalım. Biz hukuka saygılı bir iktidarız. Hukuk bizim aleyhimize karar verdiği zaman da buna uyarız” diye konuştu.