ÇEKİLMESİNİ BİLMEK…

Güncelleme Tarihi:

ÇEKİLMESİNİ BİLMEK…
Oluşturulma Tarihi: Ocak 05, 2004 18:31

Sevgili Serdar, siyasette yanılmak, hata yapmak, yanlış adam seçmek, arkadan bıçaklanmak, vefasızlığa uğramak bazen kaçanılmaz hale geliyor. Çünkü iktidara gelince, ortak sorumluluğu paylaşmak için seçilen kadrolar arasında “çapaklı”, “sakıncalı” ve “densiz” insanların sızması da önlenemiyor. İnsanoğlu karpuz değil ki, kesip rengini göresin. (Sezai Bayar yazıyor...)

Haberin Devamı

Siyasette 40 yılını doldurmuş eski cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel ile yaptığım son söyleşide kendisine “Hatalarınız ve sevaplarınızı saymak değil de, sizin seçtikleriniz arasında yanlış tercihleriniz oldu mu?” şeklindeki soruma karşılık Demirel “İsim vermem ama çok oldu. Adamı önemli bir yere getirmişsiniz, ama bir iki ay içinde yanlış adam olduğunu anlıyorsunuz. Ya da en güvendiğiniz kişi, ona layık değilmiş meğer” demişti.

Yanlış adamı, yanlış zaman ve mevkide uzun süre muhafaza etmenin bedeli de ağır oluyor siyasette.

Yani “inadım inat” gibi takıntılara yer yok siyasette. Ama bazı kişiler yanlışlıkta ısrar ettiklerinde çabuk yıpranıyorlar ve bir gün bakıyorsunuz seçim sandığında dibe vuruyorlar.

Sözü Başbakanlık Müsteşarı Prof. Dr. Ömer Dinçer’e getirmek istiyorum.

Haberin Devamı

Bir bilim adamı olan Dinçer 1995 yılında bilim adına bir görüş ortaya koymuş, Cumhuriyet ilkelerinin zayıfladığını iddia etmiş, yerine yeni bir sistem önerisinde bulunmuş.

Bilim adamı kimliği ile yaptığı araştırmada elde ettiği sonuçların yankıları nedense 1995 yılında duyulmamış.

Bilim dünyasında da kimse çıkıp “Bu hoca ne demek istiyor?é diye sormamış.

Cumhuriyet savcıları da Dinçer’in bu sözleri ve araştırma sonuçları hakkında dava açmamış.

YÖK her zaman olduğu gibi ayakta uyumuş olmalı ki, üniversite çatısı altındaki Prof. Dinçer hakkında harekete geçmemiş.

Tabii bütün bunlar Dinçer’in görüşlerinde haklılığını ortaya koymuyor.

Aksine bu iddialar gün ışığına yeni çıktığına göre Dinçer’in önemli bir makam olan Başbakanlık Müsteşarlığı koltuğunda oturup oturmamasını tartışmalı hale getiriyor.

Ama CHP lideri Deniz Baykal’ın “Alın bu adamı görevden” buyruğu gereği değil.

Ne de Başbakan Erdoğan’ın “azil” yoluyla koltuğundan indirmesi gibi de değil.

Bence “gitmesini bilmek” ya da “istifa gibi bir müessesenin hâlâ var olduğunu” hatırlayarak Dinçer’in kendi iradesi ile koltuğu boşaltması gerekir.

Özetle “çekilmesini bilmek” idrakinin hayata geçirilmesinde Dinçer’in gereğini yapması lazım.

Ama nerde?

Hiç görülmüş, ya da eşine rastlanmış değil ki.

Haberin Devamı

Dış dünyada, yabancı ülkelerdeki yönetimlerde sık sık rastlanan bu “akıl yolu”, bizdeki yönetim zihniyetinin bir parçası haline gelmedikçe böyle istifaları daha çooook bekleriz.

Sevgiler,

Sezai

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!