Güncelleme Tarihi:
Dünyanın gazeteciler için en tehlikeli ülkesi olan Suriye’de Belçikalı öğretmen Pierre Piccinin da Prata ile birlikte nisanda kaçırılıp geçen hafta özgürlüğüne kavuşan İtalyan muhabir Domenico Quirico, yaşadıklarını şöyle anlattı:
KUSEYR’E GİTMİŞTİ: 6 Nisan’da Suriye’ye, Özgür Suriye Ordusu’nun korumasında girdim. Bizi Lübnan sınırındaki El Kuseyr kasabasına götürdüler. Rejim, yolları tuttuğu için çok dikkatli yol alıyorduk. Bu arada bir MİG savaş uçağı etrafımızı taradı.
ESAD’IN POLİSİ DEDİLER: Kasabadan çıkarken iki kamyonet yolumuzu kesti ve maskeli adamlar bizi alıp zorla kendi araçlarına bindirdiler. Bizi bir eve götürüp dövdüler. Kendilerini Esad’ın polisleri olarak tanıttılar. Ama sonraki günler bunların fanatik dinciler olduğunu anladık. Bizi kaçıran grubun bir sahte emirlik olduğunu öğrendik.
KAÇAKÇI İSLAMCILAR: Ebu Ömer adlı biri başlarındaydı. Bölgedeki erkekleri zorla üye yaparak kendi tugayını kurmuştu. Aralarında devrimciler, fanatik İslamcılar ve eşkıyalar vardı. Kaçakçılık yapıyorlardı. Sonra bizi El Faruk adında bir tugaya teslim ettiler. Suriye Ulusal Konseyi’ne bağlı bir devrimci örgüt. Kısacası Batılılar da bu sahtekârlara inanmış.
NUSRA İYİ DAVRANDI: Önce bizi 20 gün kırsalda bir evde tuttular. Hizbullah baskın yaptı, ölümden döndük. Sonra başka bir kasabanın içindeki eve götürdüler. Burası da savaş alanına döndü. Bu kez bizi El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi’ne teslim ettiler. Burada bize iyi davrandılar, belki sempatiyle bile baktılar diyebilirim. Bize kendi yedikleri yemeklerden verdiler.
REJİM KURŞUN YAĞDIRDI: Sonra tekrar Ebu Ömer’e iade edildik. Bu çeteci grupla haziran ayının başında yaşadığımız yerden kaçmak için çocuk-yaşlı yollara düştük. Ama rejim hep kurşun yağdırıyordu. Ölümle burun buruna geldiğimizdeki haykırışlarla sağır eden çığlıklar hala kulaklarımda. Çok zayiat verildi, çocuklar öldü. Ham şeftali yiyerek hayatta kaldık. Humus’a doğru devam ettik.
20 SANİYELİK MERHAMET: Reabruc kasabasında bizi resmen El Faruk grubuna sattılar. Bizi kuzeye, Türkiye sınırına götürüp bırakacaklarını söylediler. Sevindik, ama İdlib’e gelince umutlarımız yine tükendi. Bir Hitit ören yerine yakın bir askeri üste 4 hafta tutulduk. Ebu Ömer’den ailemi aramak için telefonunu istedim. Her seferinde gülüyordu. Ama bir defasında yaralı bir asker bana telefonunu verdi. 152 günde yaşadığım tek merhametli an, bu 20 saniye oldu.
Suriye’de 30 ayda 23 gazeteci öldürüldü. Dün de Fahreddin Hasan adlı Suriyeli muhabir bombalı saldırıda can verdi. El Hurra TV muhabiri Beşar Fehmi Kadumi’den 13 aydır haber alınamıyor.
İki kez sahte infaz
“Suriye’de çocuklar ve yaşlılar bile bize kötülük yapmak için yarıştılar. Sanıyorum Batılıları böyle aciz görmekten zevk alıyorlardı. İki kez sahte infazla korkuttular. Kaçmaya kalkınca üç gün ellerimiz arkadan bağlı, ayaklarımız havada, askıda bıraktılar. Sonunda pazarlıklar başladı. Bir gece Türkiye sınırına götürüp “Karşıya doğru yürüyün” dediler. Arkamızdan vuracaklarını sandım. Ama İtalyanca konuşmalar duyunca kurtulduğumu anladım.”
Muhalifler birleşti
Halep’te İslamcı muhalif gruplardan Tevhid Tugayı ile Fetih Tugayı, cuma günü düzenlenen askeri törenle birleşti. Piyade Okulu’ndaki törende tanklarla geçit töreni yapıldı.
Şam’da zil çaldı
Suriye’nin başkenti Şam’da dün yeni eğitim-öğretim yılı başladı. Ebu Rumaneh mahallesinde savaşın gölgesinde büyüyen çocuklar, heyecanla sıraları doldurdu.
Obama’dan İran’a Suriye mektubu
SURİYE’ye askeri müdahele kararından vazgeçen ABD Başkanı Barack Obama, İran’ın yeni cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile mektuplaştıklarını açıkladı. Dün ABC News’a konuşan Obama, “Bana kalırsa İranlılar nükleer meselenin kimyasal silahlar meselesinden çok da uzak bir sorun olmadığını anlamalılar” dedi.
KERRY DAVUTOĞLU’NU DAVET ETTİ
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ise Suriye’nin kimyasal silahlarıyla ilgili anlaşmayı görüşmek üzere Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu dün sabah telefonla arayıp Fransa’ya davet etti. Davutoğlu, bugün başkent Paris’e gidecek. Kerry, “Suriye’ye yönelik güç tehdidi hâlâ gerçek” dedi.