OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 21, 2003 00:00
Mezzo soprano Cecilia Bartoli, Pavarotti'den sonra İtalya'dan yetişen en ünlü ses. 1999'da arşivlerden çıkardığı unutulmuş Vivaldi aryalarıyla kaydettiği CD'si tüm dünyada 500 bin sattı. Ardından Gluck'un kastratolar için yazdığı aryalardan oluşan ‘‘Dreams and Fables’’ albümü Top 10 listelerine girdi, satışı yüzbinlere ulaştı. Grammy ve Gramophone ödülleri kazandı. Müzik Festivali'nde yarın akşam Aya İrini'de 19.30'da piyanist Angelo Errico eşliğinde konser verecek sanatçı bariton sevgilisi Oliver Widmer'la birkaç düet de yapacak. Biz sanatçıyı Zürih'teki evinden aradık. Ses, seks, yemekler ve sonbaharda müzik dünyasını sarsmaya hazırlandığı Salieri projesi üzerine kahkahalarla dolu bir söyleşi yaptık. Festival yöneticileri iki aydır yürekleri ağızlarında sizi İstanbul'a getirecek gemi seferinin kesinleşmesini bekliyor. Neden uçağa binmiyorsunuz?- Gemiyle yolculuk yapmak çok daha eğlenceli çünkü. İtalya'dan vapura bineceğim, Akdeniz'de güzel bir yolculuk yapacağım. Uçaktan çok daha uygar ve kolay. Yolculuk bir öğrenme fırsatı. Avrupa'da trenle yolculuk yaparım. Gerektiğinde uçağa da biniyorum. Ama ben eski moda bir insanım. Geçmişin büyük solistleri de konsere vapurla, trenle gidermiş. Hepsinin sahne yaşamı uzun sürmüş. Uçağın havalandırmayla nemi azaltılmış ortamında seyahat etmek sese yapılabilecek en kötü şey. Ayrıca vücutta ciddi gerilim yaratıyor.Klimaya yaklaşmama ve 1 milyon dolar teklif edilse bile stadyumda konser vermemenin dışında 'kesinlikle yapmam' dediğiniz neler var?-Müziği doğru ortamlarda paylaşmak isterim. Stadyumda mikrofon lazım. Ses sıradışı bir enstrüman, en doğal haliyle dinlenmeli. Dev hoparlörler insani boyutu yok ediyor. Bunu Pavarotti'nin stadyum konserlerinde görmüştüm. İlkelerime gelince: Konserden önceki gün dinlenirim, az konuşurum. Günde kaç saat egzersiz yapar, sesinizi nasıl korursunuz?-Muhafızla koruyorum!.. Sigara içenlerden, cereyandan, klimadan uzak dururum. Sesi vücudun herhangi bir parçası gibi düşünmek lazım. Paranoyaya dönüşmemeli. Gereken saygıyı gösterirsen sesini uzun yıllar korursun. Şarkı söylemeyi usta çırak ilişkisiyle annenizden öğrenmeniz size konservatuvar yıllarında ve sahnede ne kazandırdı, ne kaybettirdi?-Çok şey kazandırdı. Konservatuvarda şan dersimiz sadece iki saatti! Çok şeyi evde annemden öğrendim. Tabii annenin öğretmenlik yapması zor. Ama 15 yıldır şarkı söylüyorum. Demek ki bu tekniğe çok şey borçluyum.1990'ların başında dünya sahnelerinde birden parladığınızda eleştirmenler sesinizi büyüleyici, çok esnek fakat zayıf buluyordu. Bu sorunu ne kadar zamanda aştınız?-15 yılımı aldı! (Kahkahalar) Hálá hiç durmadan çalışıyorum. Sesin atletik yönü böyle gelişiyor. Özgüven kazandıran ise birlikte çalışılan ustalar. Barenboim'le çalışma fırsatını yakaladım. 21 yaşındaydım. Üç Mozart operası birden sahneledik. Daha sonra Boulez, Karajan gibi öğretmeyi seven büyük sanatçılarla çalıştım. 18. yy dönemine yürekten bağlı olduğunuzu söylüyor, kastrato repertuvarı üzerine çalışıyorsunuz. Sizce bu iki gelenek neden önemli?-Şarkıcı aynı zamanda aktör. Bu yönünü ortaya çıkarabilmesi için çok kaliteli şiir gerek. 18 yy.'da müzik metinle özdeşleşiyor, şiirsellik ön plana çıkıyor. Kastrato geleneği ise büyüleyici. Sesim de koyu tonda olmakla birlikte oldukça esnek. Kastrato repertuvarı çoğu kez sesim için soprano repertuvarından daha uygun. Kastratoların geniş bir skalası var: Altodan sopranoya uzanıyor. Çok sıradışı şeyler yapmak gerekebiliyor. Büyüleyici ve çok riskli. The Guardian'daki konser eleştirisinde kastrato repertuvarının sesinizi daralttığı yazılmıştı. Rus ruleti oynamaya devam edecek misiniz?-(Gülüyor) Neyse ki Londra'daki tek gazete The Guardian değil! Besteci ne yazmışsa ben onu söylüyorum. O resitalde Gluck seslendirdim. Anlaşılan bu gazeteci Gluck'u sevmiyor. Öyleyse konserime gelmek zorunda değil. Şarkı söylemek yaşamak gibi riskli. Ama müziğe enerji veren de risk. SALIERI'DE KEŞFEDECEK ÇOK ŞEY VARVivaldi ve Gluck'un ardından arşivlerden hangi bestecinin unutulan eserlerini çıkaracaksınız?-Gerçekten beni çok heyecanlandıran bir projede sıra: Salieri....Kötü şöhreti sizi korkutmuyor mu?-Kesinlikle hayır. Bu müthiş bestecinin eserlerinde keşfedilecek çok şey var. Ama bu keşiflerden hiçbiri Mozart'la ilgili değil! (Salieri'nin kıskançlıktan Mozart'ı zehirlediği yolundaki söylentilere değiniyor.) Bence 18.yy'ın en büyük bestecilerinden biri. İtalya'da doğup Viyana'ya gitmiş, saray bestecisi olmuş. Age of Enlightment Orkestrası ile Salieri'nin eserlerini kaydettik, ekimde piyasaya çıkacak. Sonra turneye çıkacağız. Canlandırdığınız opera kahramanları hayatınızda iz bırakır mı?- Haydn, Mozart operaları, Fiordiligi, Elvira gibi roller beni ruhsal açıdan da etkiledi. Her akşam sahnede gerçek insan olmanın erdemini öğreniyorsunuz, bu arada gerçek hayatın bir opera olmadığını da! Yoksa özel hayatınız felaketler zinciri haline gelebilir...Yılın yarısını kendinize ayırmayı hayal ediyordunuz. Başarabildiniz mi? 4 Haziran'da 37'ye giriyorsunuz, 40'ın eşiğinde radikal kararlar almayı düşünüyor musunuz, mesela leyleğin kapınızı çalmasını ister misiniz?-Anne olmaya karar verdiğimde 40 yaşına kadar beklemem! Eğer olursa dünyanın en mutlu insanları arasına girerim. Çocuk kadın için en büyük armağan. Vücudumun hazır olduğunu söyleyebilirim. Bu açıdan herhangi bir problem yok yani. Tersine istek var...NİYE BİRLİKTE SÖYLEMEYELİM?İstanbul'daki konser repertuvarını nasıl oluşturdunuz?- Yıllardır eserlerini seslendirdiğim büyük ustalardan oluşuyor repertuvar. Rossini, Bellini, Mozart gibi. Bununla birlikte Fransa, İspanya'dan eserler olacak. Resitale konuk olarak katılacak Bay Oliver Widmer ile Rossini ve Mozart'tan iki düet söyleyeceğiz.Herhalde o akşam aşk perileri de sahnede olacak. New York Times'ta hayatınızı 'Bay Oliver'la paylaştığınızı okumuştum. Daha önce birlikte resital vermiş miydiniz?-Avrupa'daki resitallerimiz için bir program hazırlamıştık. Madem çeşitliliği olan bir program sunmak istiyorum, İstanbul'a birlikte geliyoruz, birlikte tatil de yapacağız, öyleyse neden birlikte birkaç eser söylemeyelim? Neden bu mutluluğu paylaşmayalım?Çok şanslıyız doğrusu. Aşk insanın sesini parlatır, derler...- Birlikte çok seyrek resital veriyoruz. Bu açıdan şans denebilir. Fakat resitali ben vereceğim, Oliver Widmer sadece konuk olacak. Dinleyiciye çağlar ve besteciler arasında müzikal bir yolculuk sunacağım...NOT: Röportajın tam metnini Andante Dergisi'nde okuyabilirsiniz.
Yemek seks kadar haz verirÅžiirleri Vivaldi ve Gluck tarafından bestelenen P. Metastasio'yu severmiÅŸsiniz. DiÄŸer sanat dallarıyla ilgileniyor musunuz?-Bir kadınla konuÅŸuyorsunuz, tabii tüm sanatlar ilgimi çekiyor! Bence, ÅŸiir müzik demektir. ÇaÄŸdaÅŸ Ä°talyan yazarlarını, mesela Mario Rigoni Sterna'yı ilgiyle okuyorum. Klasik resmi seviyorum. Caravaccio, Guardi, Santoretto'nun resimlerini mesela. Bellini'nin heykellerini... Ama diÄŸer sanat dallarında yetenekli olduÄŸum söylenemez!Olsun, yemek piÅŸirmek de bir sanattır. ‘‘Yemek piÅŸirmek seks kadar haz veriyor bana’’, demiÅŸsiniz. En iddialı olduÄŸunuz yemeÄŸi sorsam...- (Kahkahalar) O sözü 23 yaşında söylemiÅŸtim. Herhalde çok toydum ve cinsellik konusunda pek fazla ÅŸey bilmiyordum. Öğrendikçe, seks ve yemek piÅŸirmenin hazzı konusunda çok ÅŸey keÅŸfettim! Mutfakta tercihim sebze yemekleri. Ve tabii makarna. Akdeniz mutfağının malzemelerini çok seviyorum. Balığı mümkün olduÄŸunca sade piÅŸiririm.KONSERDEN ÖNCE ÇİKOLATA YEMEMElinizi sürmediÄŸiniz, mutfağınıza sokmadığınız malzeme var mı?- Konserden önce kesinlikle çikolata yememem gerektiÄŸini biliyorum. Tabii bu konserden sonra yememem gerektiÄŸi anlamına gelmiyor! Bunun dışında her ÅŸeyi yerim. Önemli olan nasıl piÅŸirildiÄŸi, lezzeti.Madem söz makarnadan açıldı, spagettinin haÅŸlandığı suyu dökmeyi cinayet kabul edenlerden misiniz? Geçenlerde Ä°talyan bir köşe yazarımız, spagetti piÅŸtiÄŸinde suyunun buharlaÅŸması gerektiÄŸini yazmıştı.-Makarna piÅŸirmek çok kolay. Ä°yi piÅŸirmek istiyorsanız büyük bir kap alın, aÄŸzına kadar su doldurun. Kaynayınca makarnaları alın. PiÅŸince, suyu dökmeyip ne yapacaksınız ki? Önemli olan makarnanın kıvamında piÅŸirilmesi ve daha sonra güzel bir sosla servis yapılmasıdır. SöylediÄŸinizi hiç duymamıştım... En azından Sicilya'da böyle bir yöntem yok!Â
button